31 Aralık gecesi eğlencesi bana hep saçma gelmiştir. Herkes o gece mutlu, eğlenceli, dertsiz olmak zorundadır; eğlenecek , dağıtılacak mekanlar ararlar insanlar ya da en azından evlerde tv başına çoluk çocuk geçerek eğlenmeye hazır olunur. Böyle düşünürüm ama yeni yıl hazırlıkları, süslemeleri, noel babalar, ışıltılar , çam ağaçlarını çok eğlenceli bulurum. Bir ay boyunca bıkmadan görsellere bakarım sosyal medyada.
Yılbaşı ağacı Anadolu kökenli olduğu sanılıyor. Ağaç kültürü Türkmenler ve Alevilerde oldukça etkili olan birşey. Yılbaşı kutlamaları Türkiye'ye 1929 yılından itibaren devlet büyüklerinin kutlamaları ile girmiş.Muazzez İlmiyye Çığ'dan asıl hikayeyi öğrenelim :
''
Çam ağacı süslemek tamamıyla Türk adetidir. Yeni Türk devletleriyle münasebetimiz bize yepyeni şeyler öğretiyor. Eski Türklerde yerin göbeğinden göğe kadar bir ağaç tasavvur ediliyor. Bu hayat ağacı. Sümerlerde de var. Bir ucunda göktanrısı duruyor. Türklerde güneş kutsal ama tanrı olarak kabul edilmiyor. 22 Aralık'ta güneş yeniden fazla olarak dünyayı aydınlatmaya başlayacak. Günler uzamaya başlayacak. Türklerin göktanrısı gün ile geceyi tanzim ediyor gökte. Sözde gün ile gece sürekli münakaşa halinde. 22 Aralık'ta gün geceyi yeniyor. Bunu "Yeniden doğuş bayramı" Türkler kutluyorlarmış. Türkistan'da bir ağaç varmış, akçam, ve bu akçam başka yerde yetişmiyormuş. Akçam getirip eve koyuyorlar, akçamın altına o sene Tanrı onlara güzel şeyler verdi, güzel bir yaşam verdi diye Tanrı'ya hediyeler koyuyorlar. Dallarına da ertesi sene için Tanrı'dan niyaz ettikleri şeyler, adak olarak istedikleri şeyler için paçavra veya kurdela koyuyorlar. O günlerde büyük bayram, şenlik yapıyorlarmış. Aileler toplanıyor, büyükler varsa ziyaret ediliyor, özel yemekler yeniliyor, güzel elbiseler giyiliyor. Bu adet Türkler yoluyla Avrupa'ya geçti. Konunun Noel'le alakası yok. İznik Konsili'nde pagan adeti görülen bu adeti İsa'nın doğuşu olarak kabul edelim diyorlar ve bu adet Hristiyanlara geçiyor. Ama ağaç süsleme pek yok, 16. yy'da Almanya'da başlıyor, daha sonra Fransa'ya geçiyor ve dünyaya yayılıyor."
Neyse o gecede zorlama eğlenceyi sevmesemde yeni yıl ruhunu seviyorum. Her sene bıkmadan her aralık ayında neredeyse aynı şeyleri yapıyorum. Kurabiyeler, yeniyıl pastası, noel babalı çoraplar, kırmızı elbiseler, vazoda kokinalar, yeni yıl kartları.
Bu pazar günü de yeni yıla doğru geçirilen bir gün. Sabah perdeyi araladığımda dışarıda ki gri soğuk havayı görünce bu pazar evdeyim ne güzel diye içimden geçirdim. Zencefilli ballı çay hazırladım kendime. Yeni gelen kitaplarıma tek tek baktım. Ne güzel birşey, bir yığın yeni kitaptan hangisine başlayacağını düşünmek, karar verememek. Bu hafta yine dayanamadım yeniyıl çorapları aldım kendimize. Haftasonunun en büyük eğlencesi tv'de seyredilen eğlenceli bir film. İçinde kar, aşk, müzik olunca değmeyin keyfimize..
Dün gelen kargoyla birbirinden güzel kitaplara sahip oldum. Hemen Çetin Altan'ın kitabından başladım. Bazı yazarlarımızın kendine ait özelliklerinden bahsediyor. Ara ara not alıyorum, başka bir postta anlatmak üzere. Bir kaç gün kitaplar sehpa üzerinde kalır ve sonrasında kütüphanemde yerini alır.
Kasabamızda iki üç çiçekçi var ve genelde aynı tür çiçekler getirir. Hep büyük bir şehirde olsaydım şunu yapardım dediğim konulardan biridir bu. Yavaş yavaş nergisler çıkmaya başladı. Ama burada yok. Yeni yıl üzeri kokina aradım ama getirmiyorlarmış. Geçen sene yurt dışında çektiğim fotolara bakıp iç geçirdim bende. Öyle güzel düzenlemeler yapıyorlar ki. Bunca insanız bir kasaba da yaşayan ama gerek duymuyoruz bir demet çiçeğe. Yalnıza belli günlerde belli kişilere vermek için aklımıza geliyor.
Geçen yıl biz de kızımla kurabiyeler yapmış, yanına da çam mumuzu koymuştuk. Bu yıl kurabiye işine daha başlayamadık. Bol bol kış kekleri yapıyoruz. Sonra da anane ve dedeye götürüyoruz. Onlar da her pazar kekin geleceğini biliyorlar.
Artık pazar günü bitip gece başlamak üzere. Akşam yemeği, pazar banyosu, biraz kitap okuma, okul çantasını, formalarını hazırlama falan bir bakıyoruz ki yataktayız. Her gece bu gün de sona erdi, nasıl da hızlı geçti , ben bir şey anlamadım diye düşünüyorum. Dün ameliyat olup hastanede yatan halamın ziyaretine gittim. Biz gezip tozarken, yer içerken ne kadar çok insan var canıyla uğraşan. Belki bir gün bize de sıra gelecek. Sonrasında hastaneden çıktım, arkadaşlarla buluştum ama canım sıkkındı bu yüzden.
Hep diyorum , asıl önemli olan sağlık. Yeni bir yıla girerken kendim, ailem, tanıdık , tanımadık herkes için sağlık ve huzur istiyorum. Sonrasında herşey gelecektir nasıl olsa.
Yeni hafta bize iyilik, esenlik getirsin !