6 Şubat 2025 Perşembe

KOSOVA'DAYIZ

 

                           Bir Bosna atasözü şöyle dermiş;

''Seyahatin önünde ki tek engel kapının eşiğidir.''   Gezmeyi sevmeyen azdır herhalde. İnstagramda çoğu insan ne güzel eşiniz de sizin gibi gezmeyi seviyor diye yazıyor. Aslında çok da sevmez. Tüm seyahat planlarını ben yaparım, hep eşikten ilk atlayan benim, yeni yerlerin hayallerini en çok ben kurarım. Ama çok şükür eşim sevmese de benim bu heveslerimi engellemez, ortak olur. Bu kış Balkanlar fikri de benden çıktı tabi ki. Eşim sadece uçak biletlerini ayarladı ve gerisi burada..

                 Üsküp sonrası yakın bir yere daha gidelim diye araştırınca Sırbistan ve Bosna'yı gördüm. Sırbistan'a gitme gibi bir arzum yok boşnaklara yaptıklarından dolayı. Saraybosna yani kökenlerimizin şehrine ise bahar aylarında gitmeyi planlıyorum. En iyisi Sırpların tanımadığı Kosova'ya gidelim dedik.

                 Üsküp otobüs terminalinden farklı firmalarla neredeyse her saat minibüsler var. Yolculuk yaklaşık olarak 2-3 saat sürüyor. Sınırda ki yoğunluğa bağlı olarak değişiyor zaman. 



Otobüs terminalinde inince iki gün boyunca kalacağımız Bus Station Hostelde kaldık. Fazla insan yoktu ama iki gün boyunca otobüs terminale gidip bir yerlere gitmek için minibüsleri kullanacağımız için burası çok iyi oldu. Biliyorsunuz biz seyahatlerde araba kiralamıyoruz yerel ulaşımı kullanıyoruz. Çok hesaplı ve eğlenceli oluyor çünkü.
Rahibe Teresa Katedralinin tam karşısındaki bir kafede kahvaltı yaptık. Bu katedral Balkanların en büyük katedraliymiş. Katedral, hayatını insanlara adayan Arnavut asıllı Katolik rahibe ve misyoner Kalkütalı Azize Teresa’ya ithaf edilmiş. 

                    Kosova 1992 de Yugoslavya'nın parçalanması sonucu Sırbistan sınırları içinde kalmış. 2008 yılında da bağımsızlığını ilan etmiş, günümüzde 116 ülke tarafından resmen tanınmaktadır.



                       Bilinen tarihi, Roma İmparatorluğu’na kadar uzanan ülke, bir dönem Osmanlı İmparatorluğu’na da ev sahipliği yapmış.
Nüfusun yaklaşık %95’i Arnavutça konuşmakta geri kalan %5’lik kesim ise Boşnakça, Sırpça, Türkçe ve diğer dilleri konuşmakta.




                  Şehir merkezi de uzun bulvarlar, karışık bir trafik, camiler, kiliseler, restoranlar, kafeler, dükkanlardan oluşuyor.
Priştine başkent. 


                 Hünkar Cami şehrin en önemli yapılarından. Osmanlı döneminden kalmış tarihi bir yapı olan camii tipik Osmanlı mimari özelliklerini gösteriyor. Fatih Sultan Mehmet’in emriyle 1461 yılında yapımına başlanmış olan camii Fatih Camii olarak da bilinmektedir. Priştine halkı ve devleti için oldukça önem taşıyan bir yapıdır.  



                                Skanderbeg Meydanı ve Heykeli

              Priştine’nin merkezi kabul edilen bu meydan da insanlar bir aşağı bir yukarı geziyor. Şehrin kalbinin attığı bu meydan, yıl içinde pek çok panayır ve etkinliğe de ev sahipliği yapıyormuş. Meydanda Skanderbeg (İskender Bey) olarak bilinen ve 1423-1443 yılları arasında Osmanlı Devleti’ne hizmet etmiş bir asilzadenin heykeli de bulunmakta. Heykel Arnavut asıllı heykeltıraş Janaq Paço tarafından yapılmış.



                      Hayran kaldığımız içinde zaman geçirdiğimiz bir yapı da Kosova Ulusal Kütüphanesi oldu.  Kütüphanede ulusal gazetelerin arşivi, Avrupa Kütüphanesi, NATO Kütüphanesi, Çağdaş Sanat Kütüphanesi, Müzik Sanatları Kütüphanesi gibi birçok alt kütüphane bulunuyor. Kosova Ulusal Kütüphanesi, sadece içeriğiyle değil, aynı zamanda mimarisiyle de ilgi çekiyor. Hırvat mimar Andrija Mutnjaković tarafından tasarlanmış kütüphane binası  Bina, beyaz kubbeli bir yapıdan oluşuyor ve üzerinde metalik ızgaralar bulunuyor. Bu ızgaralar, binayı güneş ışığından korumak ve ısı yalıtımı sağlamak için tasarlanmış.


                                 Üsküp'te görmediğimiz murallar burada her yerde karşımıza çıktı.




Pazarda dolaşmak çok güzel..



Seyahatimizin ikinci yarısında ikinci otel Manami Hotel oldu. Şehrin içinde şık bir otelde kalalım, keyifli saatler geçirelim isteyerek ve baya bir paraya kıyarak bu oteli seçmiştik. Ama bodrum dairesinde ki kahvaltısından tutun, bize verdikleri arka odalardan birinde klima ve restoran bacalarının gürültüsüne maruz kalmak canımızı çok sıktı. Oda değiştirmek istediğimizde 60 euro daha ücret istediler. Otel boş olmasına rağmen bizi memnun etmediklerinden hiç sevmedik. Puanlamayı da değerlendirmeyi de buna göre yaptık. Keşke daha ucuz bir otelde kalıp onca parayı gönlümüzce yemeye ayırsaydık..




    Kosova yemekleri de Üsküp benzeri. Bol börek, köfte ama çok lezzetli gerçekten.
Balkan mantısını her pastaneden alabilirsiniz. Furra denen fırın zincirlerinide çok çeşitli hamur işleri var. 
Mama Mantia da ünlü börekçilerden. Biz sokak aralarında bulduğumuz fırınlardan  da börek aldık, onlarda çok lezizdi. Üstelik çok uygundu fiyatlar. 


                                      Kosova köftesi yassı ve büyük Makedon köfteleri uzun. Biz Lezzetli ve doyurucu köfteleri Shaban Restoranda yedik.  Fotada görülen iki tabak köfte, bir salata ve iki ayran ve iki pide 9  euro.



               Pristine’nin merkezinde mükemmel bir vejetaryen restoran da keşfettik. Baba Ghanoush..Çok arada küçük bir dükkan. Başta çekinerek girdik içeri ama sonra bir anda kalabalık oldu. Fallafel tabağı aldık ve çok beğendik. Mezeleriyle çok lezzeliydi. 
              Bol bol yürüdük, bol bol da dinlendik. Seyahatlerimizi uzun bir dilime yaymanın en güzel yanı bu olsa gerek. Bir yere yetişme derdi olmadan istediğniz kadar oturup kahve keyfi yapıyorsunuz. Hem Üsküp hem Priştine kahve kalitesi açısından iyi değil ama yine de bundan mahrum kalmadık.


Güzel restoranlar listesi istiyorsanız;

1.Soma Book Station

                                                          2. Restaurant Pinocchio

                                                          3.SALT Prishtina
                                                          4. Sonder
                                                          5. Pishat



Kafelerin çoğunda sigara içiliyor. Bazılarında içen içmeyen ayrı.
1. Prince Coffee Shop
2. Matisse
3. Bike Friendly Cafe
4. Lulu's Cafe and Wine



Alışveriş merkezlerinde dondurma. ALBİ avm de..


Keyifli mekanlar..

                
                                  Kosova'dayken bir günümüzü ikinci büyük şehri Prizren'e ayırdık. Biliyorsunuz biz araba kiralamadan yerel minibüslerle ulaşımı sağlıyoruz. Otobüs terminalinden belirli saatlerde kalkan minibüslerle Prizren'e gittik. Ulaşım iki saati geçiyor ama etrafı izleyerek gittiğinizden hiç sıkılmıyorsunuz.



Prizren’de görmeniz gereken yerler;
Taşköprü
Şadırvan
Prizren Kalesi
Prizren Kalealtı
Cuma Camii
Sinan Paşa Camii
Bayraklı Camii
Maraş Camii
Emin Paşa Camii
Suzi Çelebi Camii
Müderris Ali Efendi Camii
Namazgâh (Kırık Cami)
Maraş
Prizren Rüştiyesi
Prizren Saat Kulesi
Gazi Mehmed Paşa Hamamı
Şemseddin Ahmed Bey Hamamı
Aziz Arhancel Manastırı
Aziz Spas Kilisesi





Ülkede şöyle bir kablo ağı var :)




                 Güzel geçen beş günlük Kosova gezimizi de böylece bitiriyoruz. Priştine havaalanı küçük ve sakin. Benim iki gün önce başlayan uçuş fobim en üst düzeyde. Bir kahvayle sakinleşmeye çalıştığım anlar. Allahtan uçuş süresi kısa.



Kosova Videomuzu izlemek isteyenler, haydi alın çayı kahveyi ..















1 Şubat 2025 Cumartesi

ÜSKÜP'TEYİZ

                  Bir seyahatimizin sonunda evde dinlenmeye çekilmişken sıcağı sıcağına zihnimde kalanları paylaşmak istiyorum. Sömestri tatilinde bu yıl ne yapsak diye düşünürken uygun bir uçak bileti bulunca rotayı daha önce hiç gitmediğimiz Makedonya'ya çevirdik. Kışın Balkanlar nasıl olur, o soğukta gezilir mi gezilmez mi diye hiç düşünmedik. Çünkü her şartta gezmeyi seviyorum. Soğuk ya da sıcak hava bizi engellemez hatta kar yağsa diye de çok dua ederim. Bu ocak ayı ne yazık ki tüm Avrupa'da ılık geçiyor. Gittiğimizde Balkanlar çok soğuk değildi, hava sıcaklığı 6 derece civarında olmasına rağmen hiç yağışa yakalanmadık. 

              On gün süren seyahatimizin ilk beş günü Üsküp'te kaldık. Daha sonra Kosova'ya geçtik. On gün boyunca genelde turlar tüm Balkan ülkelerini geziyor ama ben koşturmayı sevmiyorum. Bir şehre gidince en azından dört gün kalacağım. Tamam Üsküp, Kosova'da bu kadar gün kalmaya gerek yok ama olsun. Gitmişken her sokağını gezmek, acele etmemek, keyifle şehri yaşamak isterim. Bu kez de böyle oldu.


                 Otel yerine küçük bir apart daire seçmiştik. Merkeze yakın, ikea mobilyalarıyla döşenmiş küçük bir daireydi. Çok katlı olmamasına dikkat ederim her zaman. Çünkü deprem ve yangın fobim vardır yıllardır. (Son yaşadığımız o yangın olayında o kadar üzüldüm ki anlatamam ) Zaten bu fobi nereye gitsem varken bir de bunun gerçekleştiğine şahit olmamla anksiyetem on kat arttı. Apartman 5 katlıydı ki bu bile benim için çok yüksek. Fotolarından daha az katlı olduğunu sanıyordum, biz de 4. katındaydık.

                  Ne yazık ki Üsküp'te sigara içme sorunu var genelde. Bu apartman dairesine de girdiğimizde yoğun bir sigara kokusu vardı. Sahibi de bizimleydi, niye böyle deyince 'camları açıverin' demez mi?

Gece gündüz havalandırdık ama öyle sinmişti ki, bu benim için kabus oldu. Çamaşır makinesi vardı, her şeyi yıkadım, bu da benim manyaklığım işte ne yapayım 😀

Ertesi gün ev sahibesi gönül alma bir paket çikolata getirdi ama nafile 😃 Yine de keyifli kahvaltılar yaptık pencere önünde, çaylarımızı demledik, mahalleyi seyrettik. Apartman içi de çok güzeldi, 80liyıllardan kalma, bol pencereli ve bitkili..


                       Üsküp heykeller şehri olmuş. Bu heykellerin yapımı için para alınmış Avrupa Birliğinden ama bu kadar paranın bunların yapılışına harcamayı onaylamayan bir kesimde olmuş. Köprü boyunca ve sokaklarda çeşitli heykeller var. Özellikle köprüdekiler turistleri hemen çekiyor.


               Makedonya’nın başkenti  Üsküp yüzyıllar boyunca Osmanlı himayesinde kaldığı için Balkanların önemli bir şehri.  Bu nedenle şehirde Osmanlı dönemine ait birçok eser ve yapı  bulunuyor. Osmanlılardan sonra uzun süre Yugoslavya sınırlarına dahil olan Makedonya’nın 1991 yılında bağımsızlığını ilan etmesiyle Üsküp’te modernleşme çalışmaları başlamış.

Özellikle Vardar Nehrinin üzerinde ki asırlık Taş Köprü şehri hem yaşayış hem de farklı din gruplarına göre ikiye ayrılmış mahalleleri birbirine bağlıyor. 

Şehrin ortasından geçen Vardar Nehri Yeni Üsküp ve Eski Şehir olarak şehri ikiye ayırıyor. Yeni Üsküp bölgesinde heykeller, yüksek binalar ve geniş caddeler bulunurken; Eski  Şehirde tarihi yapılar, camiler  yer alıyor.

Üsküp, Makedonya’da ve uluslararası alanda Skopje ismiyle anılıyor. Şehirde çoğunluğu Makedonlar olmak üzere; Arnavutlar, Türkler ve Romenler bir arada yaşıyor.




                  Burada ki kalışımız beş gün olunca uzun uzun sokaklarda gezdik dolaştık.


                                                 Üsküp'te neler yapalım;

1. Şehrin en eski köprüsü Taş Köprü’ye gidip Vardar Nehrini seyredin..

2. Türk çarşısının taş yollarında yürüyün, dükkanları inceleyin..

3. Davud Paşa Hamamı, Çifte Hamam; Murat Paşa Camisi, Arasta Camisi ve İshak Bey camilerine girin gezin, namazlarınızı kılın..

4. Öğle ve akşam yemeklerinde köfte ve güveçte kuru fasulye yiyin

5. Ücretsiz olan Üsküp Kalesi’ne çıkın ve şehri izleyin ..




6. Mustafa Paşa Camii’ni de görüp nehrin karşı kıyısına geçin


             7. Makedonya Meydanı’nı, Rahibe Teresa Evi’ni, Konstantin&Elena Ortodoks Kilisesi’ni gezin

            8. Skopje Merak restoranda yerel lezzetlerin tadına vararak güzel bir akşam yemeği yiyin.



9. Kuru fasulyelerin yapıldığı süslemeli güveçlerden satın alın..
10. Karnınız acıktığında fırınlardan börek alarak açlığınızı bastırım. Her lokantada çok lezzetli olan köftelerden mutlaka yiyin.



         

  11. Sultan Murad Camii’ne ve Osmanlı Saat Kulesi’ne de uğrayın.

                  12. Teleferikle Vodno Dağı’na çıkın , dünyanın en yüksek ikinci haçı olan Milenyum Haçı’na çıkıp şehri buradan seyredin.



                                   13. Soğuk havada biraz ısınmak için kafelere girip sıcak bir kahve içip yerel lezzet triliçenin tadına bakın. Şöyle bir gerçekte var, neredeyse tüm kafelerde sigara içiliyor. Biz Mulliri'de oturabildik, sigara dışarı da içiliyordu. 
                               14. Yerel kıyafetleri inceleyin..




                     15. Eski Türk çarşısında sıra sıra minik dükkanları ziyaret edin, objeleri inceleyin, ayak üstü yiyeceklerin tadına bakın..
16. Vakit namazları geldiğinde minarelerden gelen ezan sesini dinleyip kendinizi evinizde gibi hissedin, yüzyıllık camilere girip o manevi havayı hissedin..




17. Şehirde bulunan kiliseleri, Rahibe Teresa Evini ziyaret edin..



                      18. Türk Çarşısının sonunda bulunan pazarda gezin, ucuz bir şeyler bulma garantili..



19. Brütalizm temsil eden postane binasını görün..



                  20. Şehre çok uzak olmayan Matka Kanyonuna gidin, doğanın güzelliğine şahit olun,..


Velhasıl buraya en fazla iki gün yeter denen Üsküp'te biz dolu dolu beş gün geçirdik. Gece gündüz yürüdük, sokakları arşınladık resmen. Leziz yemekler yedik, yorulunca kahveler içtik, Yahya Kemal'in izini de sürdük bu şehirde. 
Şöyle bir şeye de tanık olduk , şehir de çöp olayı çok fazla. Bizden daha çok çöp atanlara rastlayacağımı düşünmemiştim Avrupa'da. Bu kadar az nüfuslu bir ülkede her köşede atık, çöp görmek şaşırtıcıydı. Hele sigara olayı bizim yıllar önce ki halimiz. Minibüslerde bile sigara içiyorlardı. 




Son olarak burada günbegün çekip hazırladığım videomu da buraya koyuyorum.
Bundan sonra ki rotada buluşmak üzere!
Bir Yahya Kemal şiiriyle bitiriyorum..


Üsküp ki Yıldırım Bâyezıd Han diyarıdır,
Evlâd-ı Fâtihân’a onun yadigârıdır.
 Fîrûze kubbelerle bizim şehrimizdi o;
Yalnız bizimdi, çehre ve rûhiyle biz’di o.
 Üsküp ki Şar Dağı’nda devâmıydı Bursa’nın.
Bir lâle bahçesiydi dökülmüş temiz kanın. 
Üç şanlı harbin arş’a asılmış silâhları
Parlardı yaşlı gözlere bayram sabâhları.
 Ben girmeden hayâtı şafaklandıran çağa,
Bir sonbahârda annemi gömdük o toprağa.
İsâ Bey’in fetihte açılmış mezârlığı
Hulyama âhiret gibi nakşetti varlığı.
 Vaktiyle öz vatanda bizimken, bugün niçin
Üsküp bizim değil? Bunu duydum için için.
 Kalbimde bir hayâli kalıp kaybolan şehir!
Ayrılmanın bıraktığı hicrân derindedir!
 Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sene,
Biz sende olmasak bile, sen bizdesin gene.




KOSOVA'DAYIZ

                             Bir Bosna atasözü şöyle dermiş; ''Seyahatin önünde ki tek engel kapının eşiğidir.''    Gezmeyi ...