5 Aralık 2025 Cuma

İlk Aralık Cuması

 

                       Aralık ayı başladı. Eylül, ekim, kasım derken kışa geldik ve bu beni çok mutlu ediyor. Olduğum durumdan mutlu ve huzurlu olmaya bakıyorum çünkü doktor hayat tarzını değiştir dedi. Tuz yasak, haftada üç gün yürüyüş mutlaka, unlu yiyecekler azaltılmalı ve en önemlisi stres faktörü. Zaten hayat tarzım böyleydi, dahiliyeci doktor oturup niye böyle diye dert dinlemez . Olması gerekenleri saydı ve ilaçsız tansiyonu düşürmeye bakacağız çünkü sınırda. 

Bende oturup kendimi mercek altına aldım beni neler böylesine strese soktu diye. Sonuçta yaş elliye vardı, yılların yorgunluğu var cepte ve o gençlik enerjisi gerçekten de azaldı. Büyük değiştirilemeyecek faktörler var, bunları zamana bırakıp sabırla beklemem  lazım. Oyüzden küçük zaman aralıklarına böldüm mesela aralık ayı bitecek ve yılın yarısına geleceğim diye bir hedefim var. Böyle böyle varmak istediğim zamana ulaşacağım umudu oluşuyor. İçinde bulunduğum zamanın beni olumlu etkilemesini istediğim için olumlu düşünüp iş sonrası üç beş dakika meditasyon yapıp zihnimi sakinleştirmeye başladım. 


Okulum tam hayal ettiğim gibi. Baksanıza tam köy okulu. Tek katlı ve sadece anasınıfına ait. Karşıda ilkokul binası var iki katlı ve ben onlardan bağımsızım. Bahçemizde iki tane kocaman meşe ağacı var. İlk gördüğümde nasıl sevindim anlatamam. Şu sıralar yapraklarını döktü ve kargaların istilasında. Pencere kenarına masamı koydum, perdeler daima açık onları izliyorum hep. Çocuklar bile çok iyi gözlemci oldular, neler yaptıklarını ayrıntılı anlatıyorlar birbirlerine. Bahçede devamlı bulunan köpek ve kediler var, böylesine hayvan dostu bir okul olmamız büyük şans.. 



                        Köye gelince arabamı park edip inince ilk gördüğüm bu sıra sıra serviler. Sonra yürüyerek okulun karşısında ki fırından ekmeğimi alıyorum. Ve günlük işlere başlıyorum sınıfa girerek. Bu hafta içinde mesela öyle soğuktu ki derecenin eksi 1 olduğunu gördüm. 



                                       Sınıf ortamı da aynı evim gibi önemli benim için. Bu yüzden bir sene kalacağım zaten bu okulda aman banane demeden gelir gelmez boya badana, malzeme alımı gibi bir çok şeyle uğraştım.  Belki de bu kadar mükemmel olmasını istemem yüzünden böyle oldu, yorgunluk daha da arttı. Çünkü 12 yıldır çalıştığım okulumda uğraşarak hizaya getirdiğim sınıfı bırakıp bir bilinmeze geldim ve sil baştan başladım. Ve şöyle bir şey var arkadaşlar gençlikte kolaymış bu işler..
Son zamanlarda haberlerde gördüğüm çocukların birbirine zorbalığı ve lise çocukların yaşlı öğretmenlerine yaptıkları beni derinden üzdü. Zaten son yıllarda 5-6 yaş grubunda dahi çok farklılaşma ve olumsuz davranışlar görüyorum. Sınıfımda bile bu olaylar oluyor ve bunu çözmek için çok uğraşıyorum. Ailelerde çok yanlış tutumlara tanık oluyorum.
Belki de bunlar beni artık çok fazla etkilemeye başladı diye düşünüyorum. Elimden geleni yapmak için çabalarken psikolojim bozulmaya başladı.
Her okuduğum haberde her izlediğim videoda ağır darbeler aldığımı hissediyorum.


                  
                        Okul çıkışı eve geliyorum. Dediğim gibi biraz zihin dinlendirme çalışmaları, ev işleri derken sokağa çıkıp yürüyecek rotalar bulmaya çalışıyorum. Çerkezköy çok kalabalık bir şehir ve araba sesinden inşaat gürültüsünden dışarı çıkmak istemiyorum. Ama yine de yürümem lazım deyip devamlı kazılan yollarda atlaya zıplaya yürümeye çalışıyorum.
Akşam üzeri evlerin arasından kaybolan güneşin ışıklarını görüyorum  neyse ki gökyüzü insanı yalnız bırakmıyor.


                   Pencere önü yaptım bu eve taşınır taşınmaz. Çünkü yere kadar inen camlı bir evim olmadı şimdiye kadar. Bağevinde var ama orada da oturamıyoruz ki henüz. Dışarısının çoraklığını kesen saksı bitkilerimi koydum ve bu bile kendime ait bir dünya oluşturmama yetti. Eve dönmeyi çok seviyorum, işimi de bitirdiysem hemen kitabımı , işimi alıp geçiyorum köşeme. 
Herkesin bir köşesi vardır değil mi evinde..Devamlı oturulan koltuklar, kanepeler aile bireyleri arasında sessiz bir sözleşmeyle paylaşılmıştır. Benimde yeşil koltuğum, battaniyem ve önümde sehpam mutlaka aynı yerde durur. 
Bu hafta Ali Ural'ın Güneşimin Önünden Çekil kitabını okudum hatta yeniden okudum çünkü daha önce okuduğumu anımsadım. Yine de bırakmadım. Edebi diliyle bir çok ünlü ve önemli insanı kısa kısa okumak güzeldi.




        Hafta boyunca izlediğim filmlerden bahsedeyim. Mindwalk 1990 yapımı bir film.  Bir fizikçi, bir politikacı ve bir şairin Fransa'nın turistlik Mont Saint Michel'de ki karşılaşmalarıyla başlayarak uzun uzun konuşmalarla devam ediyor. Böyle diyaloglu ve düşündüren filmleri çok seviyorum. Ama biraz yorucu da oluyor çünkü bir taraftan da ne dediklerini düşünürken baya bir efor harcıyorsunuz. 

Train Dreams yeni bir film. Yönetmen Paul Dano'un Wildlife filminden sonraki ikinci uzun filmi. Yüksek tempolu bir film değil aksine olağan hayatlara şahit oluyor, yavaş yavaş ilerliyor, bu dünyada yaşayan bir yaşama şahit oluyor. 1900lerde bir tren yapımında oduncu olarak çalışan Robert'in hayat mücadelesine şahit oluyoruz. Güzel zamanların nasıl kötüye dönüp yaşam mücadelesinde ki bu adamın nasıl yalnızlaştığını ve kendini soyutladığını izliyoruz. Benim sevdiğim tarz yani bol aksiyon gizemli olaylar değil de yavaş tempoda geçen bir hayatın doğayla bütünleşerek anlatılması. 

Önüme düşen Mc Cabe ve Mrs Miller filmi de bir Robert Altman western filmi. Cohen şarkıları eşliğinde süren filmde anti vahşi batı tarzında film izliyorsunuz. 

Les rendez-vous d’Anna (Anna’nın Buluşmaları, 1978) filminde Chantal Akerman’ın otobiyografik etkileri bu kez yarattığı Anna karakterinde görülmekte. Filmin konusu bir film yönetmeni olan Anna Silver’ın son filminin gösterimi için gittiği Köln, Brüksel ve Paris hattında seyahat ederken tanıdığı ya da tanımadığı kişiler ile ilişkilerini anlatıyor. Bana Akerman'ın feministliği cinsel özgürlükle canını istediğini yapmaya çalışması sonucu daha da mutsuzlaşan bir kadın izlenimi verdi.



                     Bizim mahalleye yakın bir koruluk var aslında ıssız değil devamlı arabalar gidip geliyor. Bizde biraz yürüyelim dedik ama 100 metre gitmedik köpekler sardı etrafımızı. Valla ben köpekten korkan insanım. Hemen rotayı eve çeviriyoruz. Gel de sinir olma, ağaçlı bir yol bulduk iki yüz metre, onda da yürümeden dön.
Bu haftalık bu kadar . Mutlu hafta sonları herkese!




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İlk Aralık Cuması

                         Aralık ayı başladı. Eylül, ekim, kasım derken kışa geldik ve bu beni çok mutlu ediyor. Olduğum durumdan mutlu ve hu...