Bende ki kitaplarını ara ara , dönemlere ayırarak okudum. İnsanın çaresizliğini kendine has diliyle aktarması, hayata dair umutsuzluğunu tüm satırlarda hissettirmesi, derin izler bırakan melankolik kahramanları sizi sarıyor ilk sayfalardan itibaren.
Çöllerde yaşayan umutsuz insan profillerini okudukça kendi durumunuzdan ve konforunuzdan rahatsız oluyorsunuz. Sosyalist ruhu kaybetmeden rejimi eleştiren yazar, çöl ile çevrelenmiş hayatları yalın bir dille anlatırken derin etki bırakıyor.
Okuduklarım arasında Can romanı ayrı etkiledi beni. “Yaşamak her zaman olanaklı, mutluluk ise hemen uzandığı yerdedir kişinin,” diye düşünür halkını bulmak için çöle düşen Nazar Çagatayev. Baş kahramanımız Nazar etrafında dönen olaylarda ne kadar umutsuzluk varsa da sonda bir mutluluğun ve dinginliğin geleceğinin inancını hissedersiniz. Kimi araştırmacılar, Can’ın kaynağının, Musa peygambere ilişkin Kutsal Kitap hikâyesi olduğuna dikkat çeker. Bu hikâyeye göre, Musa halkını firavun zulmünden kurtarmış, büyük eziyetlerle çölden geçirip vaat edilmiş topraklara ulaştırmıştır.
İçinde geçen bir ihtiyarı şöyle betimlemiş Platonov :
'' Ezeli yaşlılık ve sefaletten insana benzemez olmuştu. Fani ömrünü çoktan doldurmuş, tüm duyguları doyuma ulaşmış, aklıysa yörenin doğasını denenip tüketilmiş bir hakikat gibi ezber etmişti. Yıldızları bile, hem de binlercesini ezbere biliyordu, öyle alışmış, öyle bıkmıştı onlardan..''
İnsanları tahlil yeteneği, çevreyi gözlemleme vasfı çok fazla Platonov'da. Can' da insanlar için şöyle yazıyor :
'' Aslında insanlar akıldan ya da hakikatten değil, sırf doğdukları için yaşarlar ve kalpleri çarptığı müddetçe , çaresizlıklerini işleyip parçalara böler, kendi de sabırla çalışmaktan cevherini yitirerek viran olur. ''
Diğer okuduğum roman Çevengur. Roman Zahar Pavloviç'i anlatmaya başlasa da asıl merakından boğulan balıkçının oğlu Saşa 'nın hikayesidir anlatılan. Yine büyük bozkırlar, yine sıradan insanların büyük çaresizliği, dizi dizi insan portreleri.
Arizona Dream filmini, filmin müziklerini hatılrlayanlar meşhur cümleyi bilirler:
"the fish doesn't think, because the fish knows everything" Bu Platonov'dan çıkma bir cümledir aynen şöyle: Mutevolu bir balıkçı vardır ki, önüne gelene ölümü sorar, merakından dertlenirdi; bu balıkçı her şeyden çok balığı severdi, yiyecek olarak değil de, ölümün sırrını şüphesiz bilen özel bir varlık olarak. Ölü balıkların gözlerini gösterir ve şöyle derdi: "Bak akıl deryası. Balık yaşamla ölüm arasında durur, o yüzden hem dilsizdir, hem de bakışı ifadesiz; bir danayı al misal, o bile düşünür, ama balık düşünmez- o her şeyi zaten bilir."
Çevengur her okuyanda farklı yorumlamalara neden olacak bir kitap. Diğer roman Dönüş ve Mutlu Moskova. Mutlu Moskova da kahraman Moskova Çestnova’nın mutluluk anlayışı küçük yaşlarda güzel yemekler yiyip gezip tozmakken, sosyalist Rusya’da büyüdükçe gitgide komünizm arayışına ve toplumsal bir fayda sağlayabilme uğraşına dönüşür.
Platonov dünyası çok derin. Kitapları birbirinden güzel ve anlaşılması uğraş gerektiren kitaplar. Böyle bir yazarı daha bu yıl tanımış olmam, dört kitabını alıp okumam beni kesmedi. En yakın zamanda diğerlerini de edinmek istiyorum.