29 Nisan 2022 Cuma
Hoşgeldin Cuma!
22 Nisan 2022 Cuma
Merhaba Cuma
Bu ay ki Sabit Fikir dergisinde yazan , okumayı dört gözle beklediğim Orkun Galolar Ters Karga köşesinde şöyle başlamış yazısına;
'' Sıkıldım, sıkılırım, sıkılıyorum. Ne çok duyuyoruz bu kelimeleri farkında mısınız? Yapacak şeyler bulma konusunda çoğu kez yetersiz kalıyoruz tamam da günü geçirmek gayesiyle bir ömür geçer mi?
Şimdi bir çocuk sıkılınca önüne bir tablet ya da telefon konuyor ya eskiden kendi oyununu kendin yaratırdın. Mandallardan oyun kurar, sandalyeleri ters çevirip üzerine binerek araba yapardın. Şimdi daha çok şey var ama amaçsız kalmış gibiyiz.
İşe, okula, kahveye git gel, zamanı doldur. Hafta sonu dışarı çık, yaz tatilini planla, bir hafta tatil ancak yap. İşinle yat kalk, öğrenciysen sürekli ders çalış ama hiç kitap okuma! Bir sürü şeyle ilgilen ama ortada hiç bir şey olmasın. Ne çağ ama!
Hedeflerimizi kaybetmiş gibi değil miyiz? Daha doğrusu bir hedefimiz var mı? Hedefi olmayan insanın canının sıkılmasından daha doğal ne olabilir ki? ''
6 Nisan 2022 Çarşamba
Sezai Karakoç Okuma Saati *
Enis Batur'un Pervasız Pertavsız kitabını okurken geldiğim bölümde Sezai Karakoç'la ilgili yazıya rastlayınca aylar öncesi aklıma geldi. Çünkü kıymetli yazar, şairimiz kasım ayında vefat etmişti hatırlarsanız. Ülkemizden bir yıldız kayıp gidince o ay olmasa da , gelen ayda vefat eden hakkında bir çok şey yazılır çizilir. Özellikle dergiler o ayın konusu olarak bu dünyadan göçüp giden sanatçıları seçerler.
Özellikle dikkat ettim, Sezai Karakoç'u siyasi ve dünya görüşüne yakın medya dergileri yer verdiler. Ama belli başlı büyük dergilerden ses çıkmadı, içinde ki yazarlarından da değinen fazla olmadı. O ay dergiye tema olarak ısıtıp ısıtıp önümüze sürdükleri Dali, Kafka vb. yazıları devam etti.
Acaba bu durumu kafaya takan ben miyim yalnızca diye düşünmedim değil. Çünkü bizden olan, kıymetli ve gerçek sanatçılara vefa, ölümünde bile görüş farklılıkları süzgecine takılıp kalmıştı. Çok çok kızdığım bir konu bu, sanat, bilim vb. bir çok konu da ortak değerlerimizde bile ayrışmamız, sahip çıkmamamız.
Dün Enis Batur okurken şu paragrafa rastlayınca gerçekten de doğru analiz yapanlar da var bu ülke dedim. Şimdi okuyalım;
'' Yirmi yıl olmuş, edebiyat dünyamızda iki ''cephe'' nin biribirine sağır kalışını eleştiren yazılar kaleme almıştım peşpeşe. Şüphesiz, o dönemde de bu ayrışmaya yüz sürmeyen iki avuç has şair, yazar vardı, şimdi de olduğunu gözlemliyoruz; ama önyargılar , dünya görüşü ya da hayat anlayışı farklılıklarının körüklediği kafa çevirişler okur çoğunluğunu hep etkiledi, sonunda kaybedenlerin kendilerinden başkası olmadığını bile algılayamadığı insanlar. Bu körelme, gün geldi, ait sayıldıkları ''cephe'' lere bakışlarını da miyoplaştırdı kaldı ki: Görmemeye alışmışlardı.
Kimi ilgilendirir bilemem ama , anımsatmak isterim. Benim Sezai Karakoç'la ortak yönüm çok fazla olmasa gerektirir - aynı kuşaktan değiliz, dünyagörüşümüz ve hayat anlayışımız neredeyse iki ayrı uçtadır; onun yeri cennetse benimkisi besbelli cehennemdir, konumuz burada şiir olduğuna göre; Gün Doğmadan'ı okumadan , ince eleyip sık dokunmadan olmaz derim.''
Büyük üstadı rahmetle anarken Enis Batur'un da işaret ettiği bu muazzam şiirle bitirelim .
1 Nisan 2022 Cuma
Nisanın İlk Cuması
Aralık Ayının İlk Cuması
Kara cuma mı Kara Kasım mı ne varmış, mutlaka eksikler bu dönem alınmalıymış, her şey yarı yarıya ucuzluyormuş, heme...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...