Büyük İtalya turumuzun son durağı Başkent Roma oldu. Roma gerçekten büyük bir kent. Oteller yönünden çok zengin ama çokta pahalı. Biz Vatikan'a yakın bir cadde de ki otelde kaldık. Buradan her yere yürüyerek gittik. Roma'yı ikiye ayırmakta fayda var aşağıdaki nehrin de ayırdığı şekilde. Sol taraf Vatikan bölgesi. Sağ taraf ise Antik Roma bölgesi. 2 günü sol tarafa, 2 günü de sağ tarafa ayırırsanız güzelce gezebilirsiniz.
Roma hakkında ne kadar yazsak az kalır. Ben kısa kısa Roma turu yapmak istedim.
Haydi buyrun !
Gerçek bir açık hava müzesi sayılabilecek Roma'nın en güzel meydanlarına o kadar çok ki :
Piazza Navona, Piazza del Popolo, Piazza dei Tribunali, Piazza della Repubblica, Piazza Venezia, Piazza Cavour… Ve en güzel caddeleri ;
Via Veneto, Via Margutta, Via del Corso, Via dei Condotti…
St. Angelo Kalesi Nehrin hemen yanında. Ortaçağ'da burası hapishane olarak kullanılmış. Fatih Sultan Mehmet'in oğlu Cem Sultan'da bir dönem burada esir olarak tutulmuş. Burayı da gezmek nereden baksanız 1-2 saat sürer. Giriş 10,5 EUR. Kalenin terasından da gerçekten manzara çok güzel. Vatikan hemen karşınızda.
Vatikan a girebilmek için oldukça sıkı bir güvenlikten geçmek gerekiyor. Kızımı bile şortla sokmak istemediler. San Pietro Meydanı ve bazilikası İtalyan polisi tarafından korumasına rağmen Vatikanın içinde güvenlikten İsviçreli askerler sorumlu. Kıyafetlerini de Michalengelo tasarlamış.
Galleria Borghese… Roma'nın göbeğinde harika bir cennet. Canova ve Bernini'nin heykellerini görmek için doğru adres. Villa Borghese bahçesinde gezinmek de ayrı bir güzellik.
Roma'da bir çok dükkanda hediyelik mutfak önlükleri, peçeteler işleniyor. Siparişinizi hemen alıp istediğiniz gibi dikiş makinelerinde önünüzde dikiyorlar. İsteyenler için Roma hatırası..
Pastificio adlı makarnacı herkes tarafından önerilen bir yer.Yılların makanacısı. Esnaf dükkanı görüntüsünde. Günde 2 çeşit makarna çıkıyor. Hep sıra oluyor önünde ve insanlar ya ayakta yiyor ya da makarnaları alıp İspanyol merdivenlerine gidiyor.
İspanyol Merdivenleri ve merdivenlerin bulunduğu Piazza di Spagna meydanı..
1723-1726 yılları arasında Francesco De Sanctis tarafından Kral XV. Louis için tasarlanan İspanyol Merdivenleri’nin yapım amacı üst bölümünde yer alan Trinita dei Monti Kilisesi’ne meydandan ulaşım sağlamaktır.
İspanyol Merdivenleri’nin alt kısmına Roma’nın ünlü çeşmelerinden olan kayık şeklindeki Fontana della Barcaccia yer alıyor. Şehrin en ünlü alışveriş caddesi olan Via Condotti de merdivenlerin hemen karşısında yer almaktadır.
Roma’da ki en eski cafe olan “Caffe Greco”. İspanyol merdivenlerinden inince hiçbir yere sapmadan karşınızdaki sokağa doğru yürüyün, lüks mağazaların arasında kendi halinde bilmeyenlerin ilgisini bile çekmeyecek bir yer.
Duvarlarda antika tablolar, eşyalar ve frak giymiş baş garson sizi “Paris’te Geceyarısı” filminde gördüğümüz Belle Epoque dönemine bir gezintiye davet ediyor.
Buradan sonra harika bir dondurmacı adresi vermek istiyorum hem de en ucuzundan. Gelateria La Romana..Tam Roma dondurması değil Rimini asıllı. Rimini ise İtalya’nın Adriyatik kıyısında yazın çok halk kalabalığı olan bir kasaba. Bu dondurma biraz daha farklı. Daha kremalı ve yumuşak. Bir kovası 20 dakikada bitiyor 16 dakikada ikinci kova hemen aşağıdaki atölyede yapılıyor. Kapıda hiç bitmeyen bir kuyruk var. Donmuş gibi değil soğuk krema gibi değişik bir his denemelisiniz
Nuovo (Navona)’da bulunan Fontada Dei Quattro Fiumi (Dört Nehrin Çeşmesi) Bernini’nin şaheseri. 138 Basamağı bulunan ve dünyanın her yanından yüzlerce insanı bir araya getirtip şarap eşliğinde şarkılar söyleten İspanyol Merdivenleri’nin hemen önünde konumlanmış, tekne şeklindeki Barcaccia Çeşmesi’nin hikayesi ise 1598’deki büyük Tiber Nehri taşkınına uzanıyor.
Pantheon’a eninde sonunda yolunuz düşüyor. Aramasanız bile kalabalık sizi oraya götürüyor. II. Vittorio Emanuele burada yatmaktadır ve antik Roma döneminden kalma, mimarı tam olarak bilinmeyen bu muazzam eserin “bütün tanrılara” adanmıştır.
Antik Roma gezinize Kolezyum'u gezerek başlayabilirsiniz. Kolezyum, Flavium karalları tarafından Roma halkına hediye olarak yapılmış bir amfitiyatro . Tribünler farklı sosyal statüdeki insanların ayrı olarak oturacağı şekilde tasarlanmış. Bir dönem meşhur gladyatör savaşlarına tanık olmuş ve günümüze kadar iyi korunarak ulaşmış. Dışarıdan çok görkemli görünüyor ama içi kötüymüş dediklerine göre. Biz girmedik.
Kolezyum sonrası hemen karşısında bulunan Forum'u gezebilirsiniz. Forum da dönemin ticaret bölgesi olarak biliniyor. Forum olduça geniş bir alana yayılmış. İçeride bazilikalar, üç sutunlu tapınaklar, surlar, hamamlar, bahçeler, kemerler bulunuyor. Detaylı gezmek isterseniz 2-3 saatinizi ayırmanız gerekiyor.
Geziler sırasında pizza molalarına ihtiyaç duyuluyor tabi ki. Nerede pizza yediysek hepsi çok güzeldi. Özel bir adrese gerek yok.
Sonrasında sağlı sollu açık hava müzesi niteliğinde Roma döneminden kalan bir sürü eser, kalıntı göreceksiniz. Düz yürüdüğünüzde sizi görkemli, yapısal olarak pastaya benzetilen Vittorio Emanuele II yapısı karşılayacak. Bu yapının bulunduğu meydanın adı Venezia.
Dediğim gibi Roma yaz yaz bitmez. Ben de azıcık ucundan birşeyler yazayım dedim. Bizim gittiğimiz zaman deprem de oldu Roma yakınlarında. Çokta korktuk. Bilindiği gibi deprem kuşağında , dikkat etmekte fayda var..