2 Ekim 2016 Pazar

BOLOGNA ' da Yapılması Gerekenler

                          Yazın yaptığımız  İtalya gezisinin ilk şehri Bologna.
                         Havaalanından şehre ulaşım oldukça kolay.  Guglielmo Marconi Havaalanı şehir merkezine 15 km uzaklıkta ve shuttle otobüsleri ile ya da taksi ile şehir merkezine gidilebilir. Otobüs durağı ile tren istasyonu aynı yerde bulunuyor.



 Dünyanın ‘en geniş el değmemiş ve bozulmamış eski şehri’ne sahip olan Bologna’da, Roma döneminden yapılar, 12.-14.yy’dan kalma kemerler, kubbeler, destekli tonozlar, Ortaçağdan kalma şehri çevreleyen orjinal surlar, kiliseler ve kuleler hala ayakta. 12. yüzyılda şehirde asilzadelerinin yaptırdığı 100’e yakın kule yer alıyormuş.  Kuleleri ile aslında Bologna bir nevi dünyanın ilk gökdelenler şehri, hatta bir tarihçi şehri ‘Ortaçağ’ın Manhattan’ı olarak tanımlamış. 




                     11. yüzyılda kurulmuş Avrupa’nın en eski üniversitesine ev sahipliği yapan Bologna, hala önemli bir üniversite şehri  ve 100.000 e  yakın gencin şehirdeki varlığı Bologna’ya canlı, dinamik ve özgür bir ruh katıyor. Nüfusun çoğunun eğitim ve kültür seviyesi son derece ileri  ve politik eğilimi sosyal demokrat ve sol görüşlü olan şehrin bir ismi de ‘BOLOGNA LA DOTTA – BİLGİLİ BOLOGNA’.


                  Bologna  bir ‘Revak’lar şehri. Neredeyse eski şehirdeki tüm binaların önünde, sırtı bağlı bulunduğu binaya dayalı, ön cephesi açık, üstü örtülü, sütunlar ve payelerle taşınan revak geçitler yer alıyor. 60 kilometreye yayılan bu üstü kapalı kaldırım geçitler, yürüyenler için yağmur ve karda doğal şemsiye görevi görüp rüzgardan korunmaya yararken,  yazın sıcak günlerinde ise doğal gölge ve serinlik sunuyor.


                     Şehrin görülmeye değer en güzel bölgesi Piazzo Maggiore’yi çevreleyen tarihi eski şehir bölgesi. Ayrıca üniversitelilere ve Palazzo Poggi müzesine ev sahipliğ yapan Via Zamboni, tiyatro bölgesi  Piazza Verdi, şık butiklerin yer aldığı Via Oberdan, antikacıların yer aldığı Via San Vitale, via Rizzoli ve via dell’Inferno arasında yer alan Musevi mahallesi ve de botanik  ev sahipliği yapan Üniversite bölgesi bir başka görülmeye değer bölge.



Şehri tepeden görmek için Torre degli Asinelli’ye tırmanın. Yanyana yer alan iki kule Asinelli (96mt yüksekliğinde) ve Garisenda(48mt yüksekliğinde) zaman içerisinde yerçekimine karşı koyamayarak Pizza Kulesi gibi hafifçe eğilmişler. Daha düzgün ve daha yüksek olanı Asinelli’nin tepesine 498 adet daracık ahşap basamak tırmanarak çıkıyorsunuz, ancak şehrin 360 derece manzaraları tüm bu zahmete değiyor. 



               Via Piella 18 no'daki küçük pencereden bakınca Venedik'teymiş hissine kapılıyorsunuz. Yürüyüp gittiğiniz sokak üzerinde ki bu pencereyi farketmek biraz zor. Önünde birikmiş insanlar sizin doğru adreste olduğunuzu gösterecektir..




                                       Santa Maria della Vita Kilisesi



                    Kilisenin arka bahçesinde yer alan sanat eseri kesinlikle görülmeye değer. Mezarına konulmak üzere olan İsa’nın etrafında toplanmış sevenlerini tasvir eden gerçek boyutlu kiremit renkli figürler gerçekten çok etkileyici. Hristiyanlıkta ilk  ‘yas’ kavramını işleyen enstelasyonda her figürün katlanılmaz acısı ve kederi sanki dudaklarında ve mimiklerinde donup kalmış, Meryem Ana’nın yüzündeki sessiz bir çığlık ifadesi iliklerinize işliyor.







                      Hazır taze makarna almak için tabii ki 1880' den beri Paolo Atti'ye gitmek gerekli.




                                   Sokaklarda rastladığım grafittiler ayrı bir yazı konusu..






               İtalyanca yemek menülerinde rastladığımız  ''Bolognese'', ya da bizim deyişimizle bolonez sosun buradaki geleneksel adı Ragu. Bologna için fiks tavsiye Tagliatelle al Ragu ya da Lasagne al Ragu.


Restore edilip yeniden açılan dev samanlık görünümündeki Mercato di Mezzo pazarına gidip damak tadınıza uygun lezzetler bulabilirsiniz.  Kentin geleneksel pazarlarının bulunduğu Quadrilatero semtindeki yapı, şık manavlarıyla tanınmakla birlikte, birçok restoran içeriyor. Üst kattaki Eataly pizzacısı odun fırınında, organik buğdayla butik pizzalar hazırlıyor. Zemin kattaki restoranların ise taze makarnaları meşhur. Cevizli, taleggio’lu, balıklı, prosciutto’lu tortelini’yi mutlaka tatmalısınız.



               Bologna yürüyüşü sırasında en çok görkemli meydanlarda vakit geçeceksiniz. Bu  meydanların en ünlüsü  Maggiore. Kentte, buluşma ve tüm yolların kesişme noktası olan bumeydan günün her saati nefes almak, kahve içmek için ideal. Maggiore Meydanı’nın simgesiyse San Petronio Bazilikası. Yapımına 1390 yılında başlanan katedral, dünyadaki en büyük beşinci katedral ve ana girişinde 15. yüzyıl sanatçısı Jacopo della Quercia’nın etkileyici yarı-kabartma eserlerinden bir koleksiyon bulunuyor. Cappella dei ReMagi’nin içinde İtalya’nın en eski orgu, Dante’nin İlahi Komedya’sından sahneleri resmeden freskler ve devasa bir güneş saati var. 


                     Piazza Maggiore’nin doğusuna açılan sokaklar meyve-sebze ve şarküteri alışverişi için enfes lezzetler sunan dükkanlarla dolu olan Quadrilatero bölgesi.



            Palazzo del Podesta’nun fısıldıyan duvarları çok ilginç. Burada kulağını duvara dayamış insanlar göreceksiniz. Gerçekten de tam karşınıza biri geçip arkasını dönüp duvara birşeyler fısıldadığında siz herşeyi duyuyorsunuz. Bu duvarda bunu deneyimlememek olmaz.


Önerilecek bir çok ünlü ünsüz restoran var. Çoğu harika pizzalar, makarnalar yapıyor. Bu küçük pizzacı bizim otelimizin arkasında bulunuyordu. Herkesin ellerinde pizza kutularıyla çıktıklarını görünce deneyelim dedik. Bir büyük pizza 3 euroydu. İtalya da şimdiye kadar yediğimiz enucuz pizzaydı. Tadı da harikaydı. Diğer zamanlarda buradan yedik.




                              Tüm İtalya’nın en saygın mutfağına sahip bölge, Parmesan peyniri, Parma jambonu, tortellini ve lasagna, dünyada Bolognes sos olarak bilinen ragù sosu (et, domates, soğan, kereviz, havuç, beyaz şarap ve baharatlar) gibi İtalyan’nın dünyaca ünlü gastronomik lezzetlerinin yaratıcısı.  Bologna’da yemek adeta kutsal bir deneyim.  Her sokakta her biri özgün ve karakterli şarküteri, enoteca, kafe, osteria, ristorante, patisseria’ya rastlıyorsunuz. Hem lezzeti hem de yemek deneyimini ciddiye alan Bologna’lıların her biri adeta bir gurme edası ile öğle ve akşam yemeklerini yiyor. İşte bu sebeple şehrin bir başka lakabı ise ‘BOLOGNA LA GRASSA – ŞİŞMAN BOLOGNA’



Rönesans ressamlarının izinde Zarif San GiacomoMaggiore Kilisesi, Lorenzo Costa imzalı 15. yüzyıl freskleriyle bezeli. Üniversitenin diğer tarafında bulunan, Bologna’nın güzel sanatlar koleksiyonu Pinacoteca Nazionale, kentin Rönesans ressamlarının ve efsane Raffaello’nun eserlerine yer veriyor; 14. yüzyıl sanatçısı Vitale da Bologna’nın yoğun, parlak renkli eserlerini kaçırmayın.






                         Bologna’nın 6 Sırrı
            Gelelim dilden dile dolaşan Bologna’nın altı tane sırrına..
           1: İlk sırrımız, yukarıda anlattığım Neptün Çeşmesi’ndeki Neptün heykelinin parmağı. Açıyı değiştirdiğimizde heykelin elini benzetme yapıyorlar 
           2: Yine yukarıda ses geçiren duvarlarından bahsettiğim Palazzo del Podesta’nun en ufak bir sesi duvarlarından bir başka kişiye iletiyor olması ikinci sır
           3:  Venedik Penceresi.
           4: Dışarıdan bakıldığında 1, içerisine girildiğinde 7 kilisenin olduğu Sette Chiese Kilisesi. 
           5: Strada Maggiore’deki Casa Isolani’nin tahtadan yapılmış bir geçidi var. Bu geçidin tavanına saplı bir ok görülüyor. Rivayete göre bu okun tavana saplanma sebebi, asil bir zat-ı muhteremin karısının kendisini aldatması sonucu onu okçulara vurdurtmak istemesi. 
           6: Bologna’nın son sırrı San Luca Kilisesi’ne giderken 666 tane kemerin altından geçilmesi. Bu haliyle de 3,8 km ile dünyanın en uzun kemeraltısı (porticosu) oluyor.

8 yorum:

  1. Tam bir sene önce bir gün gezebildiğim Bologna'yı sizinle gezmek ayrı bir keyif verdi. Bir çok yeni bilgi edindim. İlginç olan da bu zaten. Herkesin farklı bir gözle görmesi farklı noktaların farkına varması çok güzel.

    YanıtlaSil
  2. Nasil guzel anlatmissiniz. Gittim gezdim sizinle.

    YanıtlaSil
  3. Dört dörtlük bir gezi yazısı eline sağlık! Keyifle okudum :)

    YanıtlaSil
  4. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  5. Bologna'ya 4 yıl önce gitmiştik sanırım. Çizmenin ortasında olması nedeniyle hergün kşi başı 12 euroya başka bir şehre seyehat etmiştik. Şehrin merkezindeki neredeyse tüm binalar çok eskiydi, Maggiore Meydanı’nındaki kafelerde dondurma yemek ve taş banklara uzanıp geleni geçeni izlemek güzeldi.
    Bolonya'da ve bir çok Avrupa şehrinde şehir merkezindeki çarşılar bol yağış nedeniyle revaklı sanırım ama gerçekten çok hoş.

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...