Gidenler için ya da devamlı gidenler için bir şey ifade etmeyebilir ama benim için çok çok güzel bir geziydi. Tamam turla gittik ama oldukça özgür keşifler yaptık. Jolly turdan aldık biletlerimizi. Otelimizin dört yıldızlı ve güzel olduğunu söylediler. Bunların dört yıldızıyla bizimkiler arasında dağlar kadar fark var. Bizim için otelin merkezi yerde olması önemliydi. Jolly Tur öyle de olduğunu söyledi ama değildi ne yazık ki. Tur programında olmayan bir otelde kaldık. Oldukça kötüydü. Neyseki bu keyfimizi kaçırmadı.
Kalenin içine girdikten sonra gotik katedral St.Vitus'u görmelisiniz. Bu katedral, halen yapıldığı tarihteki heybetini ve gizemini koruyor sanki. Katedral etrafında küçük kiliseler de var.
En çok dikkatinizi çekecek bina gotik mimarisiyle St.Vitus Katedrali
olacaktır.1344 yılında Prag’ a resmen imzasını atan 4.Charles tarafından
yaptırılmış. Dışındaki yaratık figürleri kötü ruhları engellemek için eklenmiş.
Kalede ayrıca bir de Oyuncak Müzesi bulunuyor.
Bu görkemli yapıların içinde , ara sokaklarda geze geze yürüyerek Charles Köprüsüne indik. Vlatava Nehiri
üzeri birçok köprüden belki de en önemlisi Charles Bridge. Yine
15yy. sonlarına doğru bitirilmiş bu köprü birçok savaş, direniş, ve doğal afet
görmüş olmasına rağmen halen kulesi le dimdik ayakta. Bu köprü'de sağlı sollu
birçok heykel gerçekten görülmeye değer.
600 yıllık bu köprü 515
metre boyunda ve 10 metre yüksekliğinde. Köprünün ilk
yapımında taşları birleştirmek için yumurta kullanılmış. Üzerindeki 30 heykel
Çek tarihindeki olaylarla ilgili olarak 1683 ve 1928 yılları arasında
yerleştirilmiş. En meşhuru da herkesin elini sürdüğü Peder John ve köpeğinin
heykeli..
Köprü üzerinde böyle güzel şeylere de denk geliyorsunuz. Çok kalabalık ama ben bunu da seviyorum. Küçük ve sakin bir yerde oturduğumdan sanırım...
Aziz John Nepomuk’un heykeline geri dönersek, efsaneye göre dönemin kralı,
azizden kraliçenin sırlarını söylemesini istemiş, aziz söylememek için direnince
azizi öldürüp Karl Köprüsü’nden atmış. Zamanla bu azizin heykeline dokunmanın
dilekleri gerçekleştirdiği inancı yayılmış. Günümüzde köprüyü geçen turistler de
bu heykele dokunup dilek tutarlar. Eee bende dileğimi tuttum tabiki.
Köprüden her nekadar ayrılmak istemesekte ilerleyerek Stare Mesto (Eski Şehir) geldik. Kale bölgesinden daha hızla gelişen Stare Mesto, 10. yüzyılda surlarla
çevrilmiştir. 13. yüzyılda Judith Köprüsü’yle, 14.yüzyılda ise Karl Köprüsü’yle
Mala Strana’ya bağlanması üzerine bölge şehrin ticaret merkezi hâline gelmiştir.
Bu gelişmelerin üzerine krallar da bir kraliyet sarayı inşa ettirip burada
yaşamaya başlamışlardır.
Stare Mesto Meydanı’nın tarihi 10. yüzyıla kadar gidiyor. Pazar yeri olarak kurulan bu meydan, günümüzde restoranlar, kafeler, hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu bir turizm merkezi hâline gelmiş. Tur otobüslerinin şehir turları bu meydandan başlar.
Stare Mesto Meydanı’nın tarihi 10. yüzyıla kadar gidiyor. Pazar yeri olarak kurulan bu meydan, günümüzde restoranlar, kafeler, hediyelik eşya dükkânlarıyla dolu bir turizm merkezi hâline gelmiş. Tur otobüslerinin şehir turları bu meydandan başlar.
Stare Mesto’da turistlerin en çok ilgisini çeken yapısı da bu astronomik
saattir. Astronomik saat yapılışıyla ilgili efsaneye göre; bu saat yapıldığında şehrin
ileri gelenleri saatin mükemmelliğinden öyle çok etkilenmişler ki saati yapan
ustanın gözlerine, bir daha başka yerde bu saatin aynısını yapmasın diye, mil
çekmişler. Ama bu usta ölmeden önce saatin mekanizmasını bozmuş ve saat başka
büyük bir usta tarafından tamir edilene dek yıllarca çalışmamış.
Saat üç bölümden oluşur. Bunlar; en üst dairenin üstünde, her saat başı 12 havarinin göründüğü pencere bölümü, değişik zamanları gösteren saat bölümü ve burçları gösteren takvim bölümüdür. Her saat başı meydanda toplanan ziyaretçilerin merakla izlediği gösteri, meydanın en büyük eğlencelerinden biridir. Saatin üstündeki her figürün bir görevi olduğu gösteride önce bir elinde kum saati tutan ölüm saatine bakar ve diğer eliyle ölüm çanının ipini çeker; bunun üzerine ahşap pencereler açılır, arkadan İsa ve 12 havari geçer. Pencereler kapanır ve bir horoz ötüşü duyulur. Saatin sağ yanında olan bitene anlam vermeye çalışan bir Türk figürü, solda elinde para kesesiyle bir cimri ve bir de kibirli insan figürü de bulunur.
Saat üç bölümden oluşur. Bunlar; en üst dairenin üstünde, her saat başı 12 havarinin göründüğü pencere bölümü, değişik zamanları gösteren saat bölümü ve burçları gösteren takvim bölümüdür. Her saat başı meydanda toplanan ziyaretçilerin merakla izlediği gösteri, meydanın en büyük eğlencelerinden biridir. Saatin üstündeki her figürün bir görevi olduğu gösteride önce bir elinde kum saati tutan ölüm saatine bakar ve diğer eliyle ölüm çanının ipini çeker; bunun üzerine ahşap pencereler açılır, arkadan İsa ve 12 havari geçer. Pencereler kapanır ve bir horoz ötüşü duyulur. Saatin sağ yanında olan bitene anlam vermeye çalışan bir Türk figürü, solda elinde para kesesiyle bir cimri ve bir de kibirli insan figürü de bulunur.
Şehir merkezinde işte böyle ilginç durumlarada rastlıyorsunuz. Vitrinlere oturmuş insanlar , ayaklarını su dolu akvaryumlara sokmuşlar hem gelen gideni seyrediyorlar , hem siz seyrediyorsunuz, hemde bu küçük balıklar tarafından ısırılıyorlar. Bir çeşit masaj galiba...
İşte ilk günün akşamı oldu bile.. Gecede durmak yok. Ama devamı diğer posta :))