8 Mart 2024 Cuma

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olumsuzluklar yaşadım, canımı sıkan küçük küçük olaylar oldu. Bazıları da çözülmüş değil. Kırk yaşından önce baş ağrısı nedir bilmezdim ama şimdi değişen yaş dönümü hormonlarıyla mide bulantılı ağrılar başladı. Filmlerde vardır ya başına bir eşarp sıktırırlar, aman aman diye dövünürler gerçekten onları şimdi çok iyi anlyorum. Burada yazdıklarım olumlu şeylere odaklı biliyorsunuz, o yüzden keseyim artık bu konuyu.

                                Hafta boyunca serin, gri bir hava vardı. Güneşin olmadığı bu zamanlarda bu griliği de çok seviyorum. Hayat biraz durgunlaşmış gibi geliyor. Fazla sürmeyince bu havalar insanın hoşuna gidiyor galiba. Haftasonu bahçemizde baya bir çalıştık. Aşağıya o videomuzu koyacağım. Azar azar da olsa bahçe mahsüllerini toplamak çok güzeldi. Bunları alınca onca emek, yorgunluk geçiyor.


Bir tabak dolusu şifalı bitki. Biberiye, marul, yeşil soğan, ballıbaba, adaçayı, nane..




Pazar günü hava daha güzeldi, sahilde tek başıma yürümek öyle iyi gelmişti ki..
Büyük çınar ağacımı uzun zamandır görmemiştim..


Bu hafta kütüphaneden aldığım kitaplar...


Okula gittiğimde köyde ki sisli, gri hava..



Bu hafta okulda bahçe bitkilerinden bezelye ve baklayı çalıştık. Arka bahçeye ektiğimiz baklalar baya bir büyüdü. Onları inceledik, bezelyeler de azar azar çıkmış. Bezelye resimleri yaptık. Artık büyümelerini ve toplamayı bekliyoruz. Sonra da yemeğini yaparız.


Öğrencilerimden biri beslenme çantasını açınca annesi tarafından konmuş bir süprizle karşılaştı. O da çok mutlu oldu ben de. Hemen anneyi tebrik ettim. Ama ne yazık ki her zaman böyle güllük gülüstanlık olmuyor sınıf. Hafta boyunca velilerden ikisiyle sorunlarda yaşadık. Bir öğretmeni üzüen en büyük şeylerden biridir bu, veli açmazı...



                                                               Bahçe işlerimizin videosu..

                           Bu haftasonu ramazan başlayacak. Bu ramazan hem oruç, hem ibadet yönünden okul dışında içe dönmeyi planlıyorum. Beni oyalayacak bir çok şeyden uzak kalmaya niyetliyim. Sanki biraz ruhumu arındıracakmışım gibi geliyor. Bu yüzden odaklanacağım şeyler değişecek planlarıma göre. Bakalım başaracak mıyım?  Blog yazmaya ve okumaya da ara vereceğim bu yüzden.

                                                                   Kalın sağlıcakla.....






1 Mart 2024 Cuma

Martın İlk Cuması

                        Mart ayı da geldi arkadaşlar. Ömrü olan görüyor işte. Mart çok uzun, hep soğuk ve gri olduğundan, bir türlü bahar gelmediğinden, kış desen değil yaz desen değil günlerin çok olduğu, belirsiz çalkantılı bir aydır, üstelik bu ayda doğmuş dünyaya gelmişim bir zamanlar. Hatta annem doğduğum gün çok soğuktu, hastane tabi ki o zamanlar sobalı ve soğuktu diye anlatır. Doğar doğmaz hastalanmışım, hey gidi günler çabuk geçti :)

                     Şubat  ayı günlük güneşlik geçti. Haftasonu bahçelere yayıldık, piknikler yaptık, kuzenler arkadaşlar bir araya geldik. Cumartesi instagramdan tanışıp gönül dostu olduğum bir arkadaşım da geldi bizim hütte'ye :)


                               Pazar günü de kuzenlere haber verdim, hadi güzel havayı kaçırmayalım piknik yapalım diye. Gerçekten de bereketli bir masa kurduk. Aklıma bir yerlerde okuyup not aldığım hadis geldi ki şöyle;

Vahşî İbni Harb şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbı:
– Yâ Resûlallah! Yemek yiyoruz, fakat doymuyoruz, dediler.
Resûl–i Ekrem onlara:
– “Herhalde ayrı ayrı yiyorsunuz!” diye sorunca:
– Evet, öyle yapıyoruz, dediler.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de:
– “Yemeği birlikte yiyiniz; besmele çekiniz; yemeğiniz bereketlenir” buyurdu.


                      Gerçekten de ne zaman eve misafir gelse bereket oluyor, eksilen olmuyor aksine çoğalıyor gibi geliyor her şey. Daha önemlisi birlikte olmanın verdiği enerji, olumlu duyguların yerine bir şey konamaz.


Annie Ernaux'nun iki kitabını almıştım. Biliyorsunuz yazar kadın sorunlarını, duygularını en iyi anlatan bir yazar. Boş Dolaplar ve Olay okuyup bitirdiğimde moralim bozulmuş, hatta çökmüş durumdaydım. Bir kadın olarak yazılanları sorguluyor, kimi zaman kendine yakın buluyor, öfkeleniyor ve acımayla doluyorsunuz. 
1960lı yıllarda olanlar günümüzde de yaşanmıyor değil. Bir çok kavram kişinin kültürüne, inancına, aile yaşantısına paralel şekilleniyor. Hele şu an genç bir kız annesi olarak empati kurmam yüksek dozdaydı normal olarak etkilenmem de bunla bağlantılı oldu.




                      Hafta içi okula giderken, derse girmeden okumalarıma devam ettim. Hava gündüz sıcak olmasına rağmen sabahları çok soğuktu. Sobamızı yakıp çaylar içildi.




Isı farkından çok sisli sabahlar yaşadık köyde. Derse girmeden ıssız ve sessiz sokaklarda gezmek çok güzel, o ayazı kemiklerinize kadar hissediyorsunuz..


Sınıfta bol kurabiyeli ve kekli günler geçirdik. Öğretmenleri ne seviyorsa çocukların ilgileri de ona göre şekilleniyor galiba. Çocuklar artık bir çok tarifi biliyor :)



                                      Ah bu Olay kitabı işte. Öyle canım sıkıldı ki okurken..



Sınıfta bir hafta boyunca salyangoz konusu işledik. Bahçeden bol bol topladık, inceledik, resimlerini yaptık, onlara yuva yaptık, tekrar doğaya bıraktık..


                                                    Hftanın keki mandalinalı kek!



                                   Bugün de biliyorsunuz Martın biri. Marteniçkalar yapılıyor Balkan ülkelerinde. Ben de Sofya'da almıştım bir tane. Yarın Kulübemize gidince bir dilek tutup ağaç dalına bağlayacağım. Galiba ilk leyleği görünce çözüyoruz.



Herkese mutlu ve huzurlu haftasonu dilerim...

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...