1 Mart 2024 Cuma

Martın İlk Cuması

                        Mart ayı da geldi arkadaşlar. Ömrü olan görüyor işte. Mart çok uzun, hep soğuk ve gri olduğundan, bir türlü bahar gelmediğinden, kış desen değil yaz desen değil günlerin çok olduğu, belirsiz çalkantılı bir aydır, üstelik bu ayda doğmuş dünyaya gelmişim bir zamanlar. Hatta annem doğduğum gün çok soğuktu, hastane tabi ki o zamanlar sobalı ve soğuktu diye anlatır. Doğar doğmaz hastalanmışım, hey gidi günler çabuk geçti :)

                     Şubat  ayı günlük güneşlik geçti. Haftasonu bahçelere yayıldık, piknikler yaptık, kuzenler arkadaşlar bir araya geldik. Cumartesi instagramdan tanışıp gönül dostu olduğum bir arkadaşım da geldi bizim hütte'ye :)


                               Pazar günü de kuzenlere haber verdim, hadi güzel havayı kaçırmayalım piknik yapalım diye. Gerçekten de bereketli bir masa kurduk. Aklıma bir yerlerde okuyup not aldığım hadis geldi ki şöyle;

Vahşî İbni Harb şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ashâbı:
– Yâ Resûlallah! Yemek yiyoruz, fakat doymuyoruz, dediler.
Resûl–i Ekrem onlara:
– “Herhalde ayrı ayrı yiyorsunuz!” diye sorunca:
– Evet, öyle yapıyoruz, dediler.
Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de:
– “Yemeği birlikte yiyiniz; besmele çekiniz; yemeğiniz bereketlenir” buyurdu.


                      Gerçekten de ne zaman eve misafir gelse bereket oluyor, eksilen olmuyor aksine çoğalıyor gibi geliyor her şey. Daha önemlisi birlikte olmanın verdiği enerji, olumlu duyguların yerine bir şey konamaz.


Annie Ernaux'nun iki kitabını almıştım. Biliyorsunuz yazar kadın sorunlarını, duygularını en iyi anlatan bir yazar. Boş Dolaplar ve Olay okuyup bitirdiğimde moralim bozulmuş, hatta çökmüş durumdaydım. Bir kadın olarak yazılanları sorguluyor, kimi zaman kendine yakın buluyor, öfkeleniyor ve acımayla doluyorsunuz. 
1960lı yıllarda olanlar günümüzde de yaşanmıyor değil. Bir çok kavram kişinin kültürüne, inancına, aile yaşantısına paralel şekilleniyor. Hele şu an genç bir kız annesi olarak empati kurmam yüksek dozdaydı normal olarak etkilenmem de bunla bağlantılı oldu.




                      Hafta içi okula giderken, derse girmeden okumalarıma devam ettim. Hava gündüz sıcak olmasına rağmen sabahları çok soğuktu. Sobamızı yakıp çaylar içildi.




Isı farkından çok sisli sabahlar yaşadık köyde. Derse girmeden ıssız ve sessiz sokaklarda gezmek çok güzel, o ayazı kemiklerinize kadar hissediyorsunuz..


Sınıfta bol kurabiyeli ve kekli günler geçirdik. Öğretmenleri ne seviyorsa çocukların ilgileri de ona göre şekilleniyor galiba. Çocuklar artık bir çok tarifi biliyor :)



                                      Ah bu Olay kitabı işte. Öyle canım sıkıldı ki okurken..



Sınıfta bir hafta boyunca salyangoz konusu işledik. Bahçeden bol bol topladık, inceledik, resimlerini yaptık, onlara yuva yaptık, tekrar doğaya bıraktık..


                                                    Hftanın keki mandalinalı kek!



                                   Bugün de biliyorsunuz Martın biri. Marteniçkalar yapılıyor Balkan ülkelerinde. Ben de Sofya'da almıştım bir tane. Yarın Kulübemize gidince bir dilek tutup ağaç dalına bağlayacağım. Galiba ilk leyleği görünce çözüyoruz.



Herkese mutlu ve huzurlu haftasonu dilerim...

16 yorum:

  1. piknikler, kurabiyeler oh ne güzel :) ernaux seviyorum sırayla okuycam bütün romanlarını :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ernaux dili yalın, olaylar derin hele biz kadınların aşina olduğu durumlar. Okunup değerlendirilmesi derin mevzular..Benim canımı sıktı olanlar, yaşadıkları.

      Sil
  2. Martın ilk cuması, yine okudukça huzur dolduğum, hatta yanınıza gelip size sarılmak ve beraber çay içmek istediğim bir yazı oldu. İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz. Çok sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaa :) Bunca olumsuzluklar için de biraz içimiz ısınsın da istiyorum. yoksa her insanın içini şişiren, bunalıma sokan çok şey var ama sağlığımız yerindeyse çok da önemli değil çoğu şey diye düşünüyorum.

      Sil
  3. Sevgili arkadaşım biz martçenikayı sol bileğimize bağlarız, leyleği görünce çiçeklenmiş bir ağaca bağlarız. Senin martçenika çok tatlı imiş, yıllar önce Moldovada görev yapan eski müdürlerimden biri bana oranın martçenikasını fotoğraf atmıştı, aynı senin ki gibi idi. Senin ki bileğe takılan cins değil kıyafete takılan modellerden. Dileklerimiz kabul olsun, benim de bileğime annem bağladı bu gün.
    Ufaklıkların ellerine sağlık kekler çok güzerl maşallah.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aa bak önemli bilgiler aldım senden, çok teşekkür ederim. Bileğe bağlananlardan var bende taktım bugün. Yarın da bunu temsili bir ağaca bağlarım sonra çözerim :)

      Sil
  4. "Ömrü olan görüyor işte".
    Bir cümle bu kadar sade ama bir o kadar da ağır böyle olur işte. Kalabalık sofralar, hafızamda hep bahsettiğin şekliyle kaldı çocukluğumdan beri; "bereketi olur artar, eksilmez."
    Senin marteniçkaya bayıldım, ben bileğe bağlanandan aldım. Haydi bakalım leylekli günlere :) <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ömür gerçekten elimizden bir şey gelmediği zamanlara da çok endeksli. Çok da her şeyi kafaya takmamak gerekiyor. Olursa yaşayıp göreceğiz diyorum çoğu zaman ama insanız yine de üzülüyor, hayal kırıklığına uğruyoruz. Öyle de böyle her şey bizler için..
      Çok kalabalık masaları seviyorum, bunların oluşması için çaba harciyorum yoksa bir çok insan gibi aman zaten tüm hafta yoruluyorum şimdi misafirle mi uğraşacağım derdim. ama dünya da güzel şeyler çaba istiyor. eğer bir bahçem varsa olmayan akrabalarım, arkadaşlarımda yararlansın, keyfine varsın isterim. bana zor gelmiyor bu yorgunluklar..
      Benim aldığım marteniçka elbiseye iliştiriliyormuş, öyle yazdılar. ben de evime astım zaten :)

      Sil
  5. Şu Cuma yazıların sayesinde ülkeye dair umutlarım nasıl yeşeriyor, öyle güzel etkinlikler ki yansıyanlar ve elbette çocukların ortaklaşması ve neşesi, ve elbette senin içtenliğin öğretmenim. Bu ülkenin bazı çocukları daha şanslı sanki:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnan benim gibi hatta daha iyisi ve heveslisi binlerce öğretmen var ülkede. Yeter ki hızları kesilmesin, onaylansın. Ben artık 30 senelik öğretmen oldum, enerjim
      aslında gençler gibi bile değil ama çocuğum için nasıl olmasını istiyorsam öyle yapmaya çalışıyorum Buraneros..

      Sil
  6. Sana baktıkça köyde öğretmen olabilir miydim diye soruyorum kendime. Çık şanslı çocukların. Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zeynepcim seninde o gençlerle yaptıkların, çabaların müthiş. Yıllar geçtikçe
      bu işten keyif almaya başladım ama enerjimizde yaşla orantılı gitmiyor biliyorsun. Ben köye sakinlik için kaçtım, şehirde çok çocukla böyle olamazdım. Yaş grubu ve teneffüssüzlük bizim branşın en büyük dezavantajları..

      Sil
  7. Olay'ın filmi de var, ben seyretmeye cesaret edemedim. Kitabı okurken hem oldukça yakın bir zamanda Avrupa'nın göbeğinde, Fransa'daki kadın haklarının haline, konuyu bilmeme rağmen, yine de inanamayıp hayret ettim. Hem de taşralılık ve eğitimlilik çevresindeki (ön)yargı ve etiketlere ayrı bileylendim. Ernaux eşsiz bir gözlemci ve kişiselden toplumsala projeksiyon yapan arşivci.
    Sofralarınız bereketli, paylaştığınız insanlar keyifli olsun. Kareli örtülere, sıcacık sobalara selam..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Filmini ben de seyredemem galiba. Hangi ülkede olursa olsun kadının
      mecbur ve yalnız bırakıldığı 'olay' bu. Bu konu açılınca acayip öfkelenip cinsiyetci oluyorum, kimse kusura bakmasın..

      Sil

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...