8 Kasım 2024 Cuma

Bugün Cuma



                                     Bugün cuma!

                                  Bugün ara tatil başlıyor! 

                                  Bugün çok sevinçliyim!

             Tam 9 günlük ara tatilimiz başlıyor. Birinci dönemin ortasına geldik, ha gayret! Milli Eğitim öğretmenlere ara tatilin online eğitim olacağını son anda bildirince bir yerlere gitmek için plan yapamadık. Aslında bu mevsimde hem de böylesine uzun tatilde yurt dışına gitmek ne iyi olurdu. Neyse bizde yakın çevreye bir bakacağız.

Geçen haftasonu öğretmen arkadaşlarla bizde oturduk, sohbet ettik, yedik içtik, eğitim sisteminin altından girdik üstünden çıktık :)

              

                    Evde ki sehpama pazardan aldığım Amasya elmalarına koydum, her okuldan gelip yorgunluk kahvemi içerken önümde ki görüntüden acayip huzur duyuyorum.
                  Bu hafta da Jan Troell filmlerine devam ettim. Bir de bloglardan Vnf'nin bahsettiği kısa filmi seyrettim.

                      

                         Geçen günlerde instagramda sinema haberlerini takip ettiğim bir sayfa Mubi'de oynayan The Substance  ( Cevher ) filmini anlatmış, bazı klasik filmlere de ( The Shining, Psycho, Carrie, The Fly ) göndermeler yaptığını yazmıştı. Filmde ki sahnelerin tahammülü zor sahneler diye yazınca bende yorum olarak ' çok lazımdı böyle filmler, her gün dehşeti yaşadığımız bir dünyada '  diye yazdım. Gerçekten de onca benzer filmler çok  seyretmişindir;  sinema sanatı sonuçta her konuyu işleyebilir, özgür bırakılmalı, sanat böyle bir şey engellenemez diye düşünürken artık kötülüğü gösteren hiçbirşeye tahammülüm yok. Yaş ilerledikçe iyice tutucu oldum işte ne yapayım. 

                 Sonuçta ortaya fikrimi koymuştum, beğenen beğenmeyen olabilir ama şu sosyal mecrada hemen yargısız infazlar geliyor. Bana da hemen biri şöyle yazdı;

''He kurban bilmem ne köyünde yiğenine kızına tecavüz eden kişi de zaten bu filmleri izliyordu. Çiçeğini sula sen zikrini çek işine bak!

            Bana bunu yazana bakayım dedim 30 yaşında bir belgesel çekerek trt ödülü kazanmış bir kadın. Çok şaşırdım bu söylemine. Bende ona;

''sizde sanatınızla ne kadar güzel insansınız '' diye  yazıp alkış koydum sonuna. O da bana hemen cevabı yapıştırdı;

''ben güzel insanım demedim. Azıcık mantıklı düşün ve konuş.''

Devam eden ağız dalaşına kendimi sokmamak için sustum. Başka insanlarda olaya dahil oldu, birisi şöyle yazdı bu kadına;

''neden bu kadar saldırgan bir dil kullandınız ? Hanımefendi kötü bir şey söylememiş, hakaret etmemiş, karşısındakini rencide etmemiş.. sadece fikrini söylemiş. Şu üsttenci dilin çirkinliğinden ben utandım yahu.

Bu sefer ona şöyle yazdı;

''bu tür yorumlardan günde 937646 kere görüyorum. Sanat sadece çiçek böcek kırlı bahçe değil. İbret alınsın diye yapılıyor örnek alınsın diye değil. Siz toplumu simgeliyorsunuz bu tür anlatıların önü tıkanıyor. Zaten girişte sinopsis denilen yazıyla ne izleyeceğini gösteriyor ve fragman var izlemezsiniz olur biter! sen kızılcık şerbetini izle boş ver böyle filmleri

           Böyle uzayıp gitti olay. Niye anlattım bunu. Bunları yazan insanın bir belgesel çekip ödül olan bir nevi sanatçı aydın olması. Mesele sinema nedir ne değildir tartışması değil. Bana bir şey kanıtlamak zorunda değil ama benim gibi basit bir vatandaşa tepeden bir bakış. Belli ki profilime girdi baktı; örgüler, saksı saksı çiçekler, kurabiye, kekler. ( maşallah zikri de nereden anladıysa ) sonra bu nereden bilecek sanatın anlamını dedi verdi veriştirdi. Üzüldüğüm nokta bu dil. İnsanın birbirine yaptığı bu acımasız küçümseme. O tabi ki daha iyi biliyordur sinopsisi, body horror filmleri. Bize söz düşmez!

         Bunun gibi bir aşağılamayı yıllar önce Satantango filmini seyredip burada yazınca biri yazmıştı. Sana düşmez bu tarz filmleri yazmak, sen otur kekini yap demişti. 

       Yaa arkadaşlar böyle işte, her kavramın tapusu var, her kavram birilerinin tekelinde. 

         Döneyim ben börtü böceğime :)


                              Bahçemin renkleri, bereketi, güzelliğine ne demeli!


Bizim kasabadan bol bol sonbahar manzarası çektim sizin için..


                                      Köyümüzde de serin ama güneşli bir hafta vardı . Yapraklar iyice sarardı, dökülmeye başladı. Kasım ayı öyle güzel ki! Okul çıkışı yürüyüşlerim devam etti çok şükür..
                      Bir sabah okula geldiğimde zil çalmasına 15 dakika vardı, orada olan öğrencilere hadi çocuklar gelin biraz ormanda yürüyelim dedim. Çevreyi inceleyerek kısa bir tur attık.


                                  Okul bahçesinde ki hurma ağacından olmuş meyveleri topladık, püre yaptık ilk olarak sonrasında da hurmalı muhallebi pişirdik.



                Akrabalarımdan biri ayağını kırmıştı, geçmiş olsun paketi hazırladım. Ziyaretine gittim. Elma baskılı paketimi görünce çok sevindi..



              Minibüste gidip gelirken kitap okuduğumu gören bir öğrencimiz '' öğretmenim niye bu kadar çok kitap okuyorsun? '' diye sordu. Tabi bir öğretmen olarak uzun uzun nedenini anlattığımı tahmin edersiniz. 



En sevdiğim nakış işlerim devam ediyor..




                  Bugün güzel bir gazete yazısı okudum. Çok sevdiğim Fatma Barbarosoğlu bugün Paterson filmini seyretmiş, bazı noktalara dikkat çekmiş. Yazısında;
''Dış dünyanın verileri azaldıkça iç alemin sınırlarını genişletmek için bekler gönül.Fakat bazen gönül dahi kendi sesini duyamaz olur. İçinde birikeni yoluna koyamayınca kendinden kendine varan yolu kesmiş olur. Yolu düzenleyecek olan nedir? 
               diye soruyor. Yazıyı okumak isteyenler buraya

             Seyrettiği filmden ilham alarak İsmet Özel'den bir şiir okuyor. Bir parça bizde nasipleniyoruz, bakın şu mısraların anlam yüküne..

                         Şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
                            taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
                               kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
                                 bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
                                    tütmesi gereken ocak nerde?
  
              Bu haftada böyle. Herkese sağlık ve huzur dolu günler dilerim!






























4 yorum:

  1. Fotoğraflar nasıl içimi açtı, iple çekiyorum cuma yazılarını.
    Diğer konu ile ilgili de, fikir ayrılıkları hep vardı ama nefret dili, tahammülsüzlük, şiddet artık daha sık görülüyor toplumumuzda. Sosyal çürüme, ekonomik zorluklar, zayıflattı içinde yaşadığımız toplumu. Nasıl geri dönülür bilmiyorum. İnsanlar sosyal medyada daha pervasız, daha acımasız. Mubi izleyip örgü örmek, kitap kurdu olup kek yapmak neden aykırı şeyler olsun. Asıl bunların hepsi olunca mutlu oluyor insan. Bunu anlamayan da huzursuz, eleştirel. Bilmiyorum, benim de içimi dökesim var galiba :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz !
      Ne yazık ki nekadar kendimizi geliştirmeye çalışsak da bencillik ve çok bilmişlik
      önde gidiyor. Sanat aslında insanı insan yapar. Bana bunlar yazıldığında
      yazan kişiyi daha farklı düşünmüştüm. Kimdir bu deyip baktığımda çok şaşırdım.
      Bildiğin bir belgesel çekip trt ödülü kazanmış bir kadın. Çok şaşırdım
      diline. Çek git çiçeklerini sula demiş. yazık valla aydın dediğimiz insanımız
      böyleyse, yazık!

      Sil
  2. Merhabalar.
    Bu Cuma, 9 günlük ara tatiliniz başladığı için çok neşelisiniz, çok sevinçlisiniz. İnsanın, kendini sevindirecek ve neşelendirecek şeylerle karşılaşması ne güzel! Size iyi tatiller dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tatili kim sevmez :)
      Sabah erken uyanmak yok, uzun uzun kahvaltılar, bol dinlenme, Görülecek
      onca yer. Hayali bile güzel!

      Sil

Bugün Cuma

                                      Bugün cuma!                                   Bugün ara tatil başlıyor!                               ...