25 Ağustos 2023 Cuma

Bugün Cuma

                      Bu hafta bizim için oldukça heyecanlı, stresli, mutlu, hayal kırıklığı duygu karmaşasını yaşadığımız hatta bu durumun sürdüğü bir zaman oldu. Zaten bu yazdan hiç bir şey anlamadık, hiç tatil,seyahat, gezi planları yapamadığımız bir dönem oldu. İlk önce benim emekli olma maceram, sonra olamamam, eşimin mecburi emekli edilişi, benim dilekçemi geri çekmem ve tüm psikolojimin alt üst oluşu..

Allah sağlık versin tabi ki bunlar gelip geçici şeyler. Şu zaman diliminde çok sıkışık ve bunalmış hissediyorum kendimi. Ama sabır diyorum, hiç bir şey aynı çizgi de ilerlemiyor hayatta inişler çıkışlar çok. Yavaş yavaş düzene girecektir her şey.

Şu sıralar duygularımızın tavan yaptığı diğer olay üniversite sonuçları. Kızım geçen seneden sonra tekrar sınava girip  kendi rekorunu kırmıştı. Biz de aldığı puana göre tercihler yaptık istekleri doğrultusunda. İzmir, Ankara, Sakarya, Eskişehir ve hiçte istemediğim İstanbul. Vee çıkan tercih İstanbul! Ne diyeyim kader ağlarını örüyor herhalde. Gerçi İstanbul'da tek üniversite yazmıştık Türk Alman Üniversitesi (devlet üniversitesi bu arada özel sanılmasın) işte o da tuttu. Bu üniversiteyi aslında çok da istedik imkanları doğrultusunda, dil öğretimi,iş imkanları vb.. İşte hayallerimiz gerçek oldu, umarım dili almanca olmadığı halde kolayca okur. Bizi üzen nokta okulun Beykoz'da olması -ki bu en güzel tarafı İstanbul'un keşmekeşinden uzak. Ama okulun kız yurdunun çok kısıtlı olması. Etrafta fazla yurt olanağının olmaması. Daha ilk yıldan tanımadığı insanlarla eve çıkmasını da istemiyoruz. Okul yurduna başvuracağız ama çıkmazsa her şey daha da zorlaşacak..

Bakalım haftaya başvurular olup sonuçlar açıklanacak galiba ama bunları hep düşünme yoğun strese soktu bizi. Eşimle gece uyanıp saatlerce yatakta dönüp duruyoruz. Büyük ihtimalle çocuğu öğrenci olan herkesin yaşadığı şeyler bunlar.


                          Dün eşimle biraz hava alalım diye sabah 9 da bisiklete binip sahil boyunca gittik. Sabah erken olunca masalar boştu, hava mis gibi, poyraz sert esiyordu ama bu bile öyle iyi geldi ki bize. Öğlene doğru iyice bunaltan havaların tadı sadece sabah erken saatlerde ya da akşam ezanından sonra çıkıyor.


                          Sonrasında kasabamızın halk plajına gelerek bir ağaç gölgesi bulup oturduk. Sabahtan hazırladığım peynir,zeytin, domates, salatalık vb ve termos çayımızla kahvaltımızı yaptık. Denize girenler dalgalara rağmen vardı, çoluk çocuk onları izlemek eğlenceliydi.




                     24 Ağustos eşimin doğum günü. Hatta bu ayda eşimin babasının da doğum günü oluyordu. Geçen yaz hep beraber kutlamışız ama şimdi ne kayınvalidem var ne dedemiz. Bu ay daha bir burukluk var. Eşimin doğum gününü de bağda yakın arkadaşlarımızı çağırarak kutladık. 





Okuduğum kitaplar gerçekten güzeldi. Hatta Annelerin Kutsal Pazarı kitabının filmi de varmış. Onu da seyretmek istiyorum.  




Annemler de kahvaltı günlerimiz ara ara devam ediyor. Denize karşı bir evde oturunca keyfimiz katmerli oluyor çok şükür. Keşke şöyle evim olsa böyle olsa diye hayallere kapılıp kendimi boş yere olumsuzlamayı çıkardım hayattan. Çünkü Allah en güzellerinden bir çoğunu verdi bana ve aileme, daha ne isteyeyim.
Youtube kanalıma şöyle basit yapılan bir pizza yapılışı koydum, belki hafta sonu yaparsınız.Şimdiden herkese güzel haftasonu dilerim!





18 Ağustos 2023 Cuma

Ağustos Cuması

                            Temmuz bitti gitti, yaz tüm sıcaklığıyla devam ediyor, günler gelip geçiyor. Bu yaz da bitti diyeceğimiz günler yakındır. Sıcaktan hiç bir şey yapmadığım zamandayım; az bir okuma, daha çok ev de boş boş oturuş. Film de seyredemiyorum şu sıralar, devamlı youTube. Ne güzel bir şey şu platform. İnsanlar da ne cevherler var, ne kadar güzel videolar çekiyor. Tv neredeyse hiç seyretmiyorum. Dışarı çıkıp bir yerlere gitmeyi de bıraktım sadece dün arkadaşıma gittim kahvaltı sonrası. 

Orhan Veli'ye kulak verdik;

"Duyduğum yoktu ne vakittir
Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede;
İçime gene
Yolculuk mu düştü, nedir?
Nedir bu yosun kokusu,
Martıların gürültüsü havalarda;
Nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk."

                             Geçen hafta kızımın çok ısrarlarına dayanamayarak herşey dahil otel tatili yaptık. Böyle tatil yapmayalı çok uzun zaman olmuştu, artık  çok kalabalık tatil beldeleri hiç cazip gelmiyor, gezmeyi seven ben ev kuşu olmuş durumdaydım. Bu tembelliği kırmanın yolu da bir yerlere gitmekti. Ama gidilen yer en yoğun dönemde olunca amacına ulaşmadı. Bir an önce eve dönmeye can attım.


                   Otelimiz fazla kalabalık, curcunalı değildi çok şükür. İzmir Çeşme de Pırıl Otelde kaldık. Orta karar bir otel, denize uzak ama termal otel. Eşimin ağrıları için termal havuzu, kızım için büyük bir havuzu ve benim içnde güzel, korunaklı denizi vardı. Aile de herkes kafasına göre takıldı ki, bu da tatilin en güzel tarafıydı.


                          Otel deniz kıyısında değildi ama özel plajı vardı. Çeşme'nin deli rüzgarlarının etkilemediği korunaklı koyunda işte bu merdivenlerinden inince ki ilk şezlong benim oldu dört gün boyunca. Nedense plaja fazla insan da gelmiyordu. Bangır bangır müzikte yok, sabah kahvaltıdan sonra gidip havlumu attığım gibi şezlonga denize cup !


                     Sonrasında deniz sesi eşliğinde kitapokuma, biraz uyku, yeniden deniz, yemeiçme.. Bunlar çok güzeldi tabi ki, tatilin en güzel taraflarından biri belki de bu tür miskinlik. Akşamları Çeşme sahiline indik, Alaçatı'ya gittik ama bunlar çok eziyetti. Çünkü çok kalabalık her yer. Ve şöyle bir şey gözlemledim Çeşme de yıllar sonra, yerli turist çok az. Bu sene o kadar gurbetçi turist vardı ki inanamadım. Hepsi de nedense almanca ve fransızca konuşuyorlar kendi aralarında ya da çocuklarıyla. 



                                Tatil bitip eve dönünce koşa koşa bağ evimize gittik çok özlemiştik çünkü. Bir hafta da gidilmeyince ekilen bitkiler çöldekilere dönmüş. Bahçede bir köşeye taşlardan bir sedir yaptırmıştım, artık üzerine minderlerimizi koyup keyif yapabiliyoruz. Orada kitap okumayı çok seviyorum çünkü başımı kitaptan kaldırınca devasa bir meşe ağacını görüyorum.




Bahçemizde ki ilk mahsullerimiz. İlkbahara doğru evde ki patatesler filizlenince toprağa ekmiştim, onları topladık bu hafta. Annem küçük bir japongülü fidesi vermişti, ekmiştik, o da tutmuş hatta çiçek açmış. Nasıl güzel bir şey emek verdiğin şeylerin karşılığını almak..


Buraya yazmadığım zaman boyunca çok kitap okudum, neler okudum foto çekmemişim ama en son okuduğum Direniş. Çok beğendiğim bir kitaptı. 




Bazı geceler çok güzel geçti...




"Sabah olsaydı, kıyıda oturup çay içseydim, yosun kokusu içinde, yapayalnız."
Nar Kitabı - Faruk Duman

Dün sabah canım Sonat'a gitmek üzere yola çıktım, sıcak demedim sahilden yürüdüm, ne de iyi yapmışım. Saat 11 gibi yola çıktığımda sahilde fazla insan yoktu. Ağaç gölgesinde ki amcalar tek başına banklarda oturuyorlardı. Onların tek tek oturuşları, yalnızlıkları hep dokunur bana. Her gördüğüme selam veririm. Çok ilginç ben günaydın amca dediğimde karşılığında sadece ''günaydın'' diyen çok az oluyor. Hepsi uzun uzun cevap verdi yine bana. Hele bir teyze '' günaydın güzel kızım, günün güzel geçsin! selam verenlerin çok olsun, Allah her dileğini gerçekleştirsin '' diye uzun uzun dua bile etti. Dinimizde selam sadakadır, bunun anlamını daha iyi anladım. Öyle güzel bir şey ki hele böyle konuşmaya hasret insanları farketmek...


Bu sabah cuma pazarımıza gittik eşimle. Ee eşim artık emekli biliyorsunuz. Karıkoca tin tin her yere gideriz artık. Allahım inanamıyorum bunca yıl çalış çalış, iş güç, yollarda geçen zaman, para kazanma derdi, çocuk büyütme telaşı falan ve bir anda bitişte bulduk kendimizi. Hep derler ya nasıl geçti bunca yıl, bir şey anlamadım diye ne kadar doğru. 
Pazar sonrası anneme gidip kahvaltı yaptık hep beraber. Allahıma bin şükürler olsun, mutluluğun en güzeli bu; ailenle sağlıkla beraber olmak. Annemlerde hep tatlı vardır. Bugünde kemalpaşa tatlısı yapmış, bir de üzerine kaymak!
Şekersiz, karbonhidratsız yaşayamazlar :)
Bu hafta da böyle işte. 
Bir de şurada güzel bir yazım  var. Hadi buyrun!



Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...