Kendi kendine yalan söyleyip, söylediği yalana inanan kimse sonunda işi, kendi içindeki, çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu olarak da kendisine ve çevresindekilere saygı duymamaya dek vardır. Kendi kendine saygısını yitirince içinde sevgi diye bir şey de kalmaz insanın. İçinde sevgi olmayınca oyalanmak, eğlenmek için kötü tutkulara, iğrenç şehvete bırakır kendisini, hayvanca yaşamaya başlar.bütün bunların tek nedeni insanın, çevresindekilere ve kendi kendine yalan söylemesidir. Kendine yalan söyleyen kimse herkesten çabukta gücenebilir. Gel gelelim, gücenmek bazen hoş bir şeydir, ne dersiniz? Onu hiç kimsenin incitmediğini, hakaret etmediğini bile bile, hiç yoktan bir hakaret yaratmak, iş olsun diye kendi kendine yalan söylemek, olayları büyütmek, bir sözcüğü diline dolamak, pireyi deve yapmak bazen insana zevk verir. Bunun böyle olduğunu bilir, bilir ya gene de önce kendisi gücenir, sonra da yürekten kin beslemeye başlar kendine hakaret eden insana...
Mayıs ayının sonunda başladım Karamazov Kardeşler'e.. Oldukça uzun , 1008 sy bir kitap. Ama olsun , hiç bitsin istemiyorum. Keyifle , düşüne düşüne okuyorum. Ama neredeyse 150 sayfam kaldı. Hele şimdi oldukça önemli bir yere geldim. İvan Fyodoroviç'in şeytanla hesaplaşması..
Dostoyevski'nin kolay, sade anlatımını seviyorum. Bizi yormadan anlatacağını anlatıyor, hayatın anlamını kavramamıza az kalıyor sanki onu okuyunca.. Bir aileyi, fertlerini etraflıca anlatırken kafasını kurcalayan Tanrı, inanç meselesiyle bizi de yoruyor.
Edward Hallett Carr, Dostoyevski adlı kitabında, “Peygamber Olarak Dostoyevski, Karamazov Kardeşler” değerlendirmesinde aktarıyor geniş bir bölüm halinde bunu.. “Ben çağın çocuğuyum, inançsızlığın ve şüpheciliğin çocuğu, her zaman böyle oldum ve biliyorum ki ölene kadar böyle kalacağım. İnanca olan bu susuzluk bana ne acılar vermiştir ve hala vermektedir, ona karşı kanıtlarım arttıkça, ruhum da daha da güçlü oluyor.”
Edward Hallett Carr Dostoyevski adlı kitabının değişik bölümlerinde, hapislik ve sürgün sonrası Dostoyevski ile öncesi arasında, politik eğilim ve dini inanç bakımından temel bir farklılaşma olduğunu bir çok kez ifade etmektedir. “Dostoyevski’nin hayatının ilk kırk yılında dinin hissdelir bir rol oynamamış olması, son yıllarındaki dine düşkünlüğünü kısmen açıklayan bir şey olabilir” diyCarr.
Keyifle okumalarım bitecek yakında..Yıllar sonra tekrar okumanın zevki de başka. Dostoyevskinin bu kitapta endişe ve sıkıntısını daha fazla hissettim. İlk gençlik yıllarımın özensizliğiyle okuduğum kitabı ,şimdi bir derece hazmederek okumaktayım..Dostoyevski inanmak ihtiyacını, buna kanıt aramasını, Alyoşa'dan çok İvan'da hissettiğimiz inanç savaşını kitabında bir oya gibi işler.
Dostoyevski insani gerçekliğin karanlıklarına daldıkça, günahın kutsalla ilişkisini gösterir bize ve suçsuzluğu değil bağışlanmayı vurgular . Acı çekişle insan ruhu anlamını bulacak ve insanlık sevgiyle kurtulacaktır. Gerçeğin acımasızlığını bize gösterir Dostoyevski.
Kitap sonrası yazılanları daha ayrıntılı okumak istiyorum. Hatta Karamazovi isimli Çek yönetmen Petr Zelenka imzalı filmide seyretmek amacım.