Yaz tatili mekanı ararken Budva ve sahillerine denk geldik. Uçak bileti, otel, yol parası diye araştırma yaparken de Cafe turun buraya yaptıkları turu inceleyelim dedik. Çünkü aktarma, yol, otel imkanı derken bir çok avantajını yakalayıp turla gitmeye karar verdik. Normalde turlarla yapılan gezileri sevmiyoruz ama bu gezi de bir çok avantajı da yakaladık. İlk olarak THY ile yaklaşık olarak 1,5 saatlik yolculuk yapıp Karadağ'ın başkenti Podgorica 'ya ulaştık. Buradan Budva'ya ulaşım genelde taksilerle. Kapıda birçok taksi gördük ama şehirle bağlantılı otobüs fazla yok sanırım. Biz turla sorunsuz olarak Budva'ya doğru yola çıktık. 1,5 saatte burası sürüyor.
Turlarla yapılan seyahatte en büyük sorun otellerin merkezde olmaması. Biz oteli de tur almadan inceleyip karar vermiştik. 3 ve 4 yıldızlı olanı vardı. Dışarı da çok zaman geçireceğimizden 3 yıldızlı olanda karar kaldık. Bu yazımda biraz otelden bahsetmek istiyorum. Otelimiz slovenska plaza Biz oldukça memnun kaldık. Bir takım aksaklıklar olmuyor değil ama genelde rahat ettiğimiz bir oteldi.
Otele gittiğimizde herşey dahil konseptli olduğunu da öğrendik. Gerçi biz fazla otelde olmayacaktık ama sabah ve akşam yemeklerini kullandık. Avrupa da genelde oteller oda kahvaltı. Otelin 4 yıldızlısı da aynı bünye de. Bizim yemekler ve tesis oldukça iyiydi. Genelde tatil köyü havasındaydı. Kendine ait havuzu var. Zaten Budva'nın en büyük plajlarından biri hemen önünde. Ama bu otele ait olmadığından şezlong için ayrı para ödüyorsunuz. Biz burası çok kalabalık olduğundan hiç kullanmadık.
Otelin avantajı hem merkezi bir yerde olması hem de otobüs istasyonuna da çok yakın olmasıydı. Çünkü bir çok yere otobüsle gittik geldik. Şimdi otelden birkaç foto. Daha sonra ki postlarda Budva'ya yakından bakacağız.
26 Temmuz 2015 Pazar
18 Temmuz 2015 Cumartesi
Görme konuşmadan önce gelir *
Bugün canım insan yüzü görmek istemiyor; geniş, uçsuz bucaksız bir şeye ve sana bakmak istiyorum!
-Sabahattin Ali-
* John Berger
12 Temmuz 2015 Pazar
Zaro Ağa
Zaro Ağa'yı duydunuz mu hiç ? Ben Sunay Akın'ın Ay Hırsızı kitabından öğrendim . 157 yıllık bir ömrü olmuş Zaro Ağanın. Eyüp Sultan mezarlığıyla Piyer Loti Kahvesi arasındaki bir mezar taşında şöyle yazmaktadır: "Az yaşa, çok yaşa, âkıbet bir gün gelir başa" Bu söz Zaro Ağa'ya ait. 157 sene yaşamış Zaro ağayı çok kişi bilmeyebilir. Bitlis'e bağlı Mutki ilçesi Meydan Köyü'nde 1777’de hayata gözlerini açmış. Yaşamı boyunca I. Abdülhamid ile başlayan Vahdettin ile biten 10 padişah görmüş. Boğazdaki Ortaköy ve Nusretiye Camileri, Selimiye Kışlası ve Dolmabahçe Sarayı inşaatında onun amele olarak emeği var. Kabakçı İsyanı, 93 Harbi, Tanzimat, Meşrutiyet, İstiklal savaşı ve Cumhuriyet'in ilanını görmüş.
20 kez evlenmiş ama çocuk ve torunlarının sayısını bilmiyor. İstanbul'da hamallık da yapmış yıllarca ve Hamallar Teşkilatı'nı kurmuş. Ama ilginç olan Amerikaya gidecek kadar ünlü olması. Dünyanın en yaşlı adamı Amerikaya davet edilir. İki Amerikalı , Zaro Ağa'yı daha zengin bir hayat vadi ile gizlice Amerika'ya götürür.. Amerikalılar ona özel bir kostüm giydirip, sirklerde "dünyanın en yaşlı insanı" diye gezdirirler. Ellerine boks eldiveni takıp "150 yaşında ama gençlere meydan okuyor" diye teşhir ettiler. Fotoğraf çektirmek 10 dolar, öpmek 15 dolardı. 150 yaşındaki Ağa'yı, eyalet eyalet dolaştırıp, sonunda beş parasız Tophane'deki tahtadan küçük evine bitkin bir halde bıraktılar. Bu seyahatten sonra zaten 157 yaşında vefat etmiş.
20 kez evlenmiş ama çocuk ve torunlarının sayısını bilmiyor. İstanbul'da hamallık da yapmış yıllarca ve Hamallar Teşkilatı'nı kurmuş. Ama ilginç olan Amerikaya gidecek kadar ünlü olması. Dünyanın en yaşlı adamı Amerikaya davet edilir. İki Amerikalı , Zaro Ağa'yı daha zengin bir hayat vadi ile gizlice Amerika'ya götürür.. Amerikalılar ona özel bir kostüm giydirip, sirklerde "dünyanın en yaşlı insanı" diye gezdirirler. Ellerine boks eldiveni takıp "150 yaşında ama gençlere meydan okuyor" diye teşhir ettiler. Fotoğraf çektirmek 10 dolar, öpmek 15 dolardı. 150 yaşındaki Ağa'yı, eyalet eyalet dolaştırıp, sonunda beş parasız Tophane'deki tahtadan küçük evine bitkin bir halde bıraktılar. Bu seyahatten sonra zaten 157 yaşında vefat etmiş.
4 Temmuz 2015 Cumartesi
Haftasonu Kaçamağı
Geçen haftasonu Yalova'nın Termal ilçesinde bulunan Limak Butik otele gittik. Yıllar önce bir kış günü gitmiş spa keyfi yapıp çok memnun kalmıştık. Ramazan araya gireceğinden tatilimizin ilk günlerinde buraya haftasonu gidip dinlenelim dedik. Çam ağaçlarının ortasında küçük ama keyifli bir otel. Termale yıllardır gitmemiştik. Uzun aradan sonra gidince gözlerimize inanamadım. Her yer inşaat, bina, termal otel, dükkan ve insan. Özellikle araplar her yeri sarmış.
Ama otelden girince bunları arkada bırakıyorsunuz. Güzel bir dinlenme yaptık ama rahatsız olduğumuz konular da oldu. Otelde haftasonu olduğundan akşamları düğünler ya da davetlere denk gelebilirsiniz. İkindiden sonra havuz başında kafa dinlerken çalışanlar vızır vızır tepenizden geçerek akşama hazırlık yapıyorlar. Gün boyunca az elemandan dolayı da insanlar söylenip durdu haklı olarak. Çok ta kalabalık değildi otel halbuki. Akşam yemeklerinde her içeceğin ücretli olması ayrı bir gariplikti.
Neyse, ne yazık ki her alanda hep eksik birşeyler var şu ülkemizde. Ya görmezden geleceksin ya da sinir hastası olacaksın. Biz tatili dört gözle bekleyen çalışanlar olarak yüzde yüz mutlulukla gittiğimizden gözlerimizi kapadık :)
Gelelim fotoğraflara. Bir mekanı , yeri güzel gösteren bizim bakış açımız olmasa ne olacak buraların hali :)
Yalova aynı zamanda bilindiği üzere termalleri ve kaplıcalarıyla meşhur. Eski ismi “Pythia” olan Yalova Termal Kaplıcaları'nın M.Ö. 2000’de bir yer sarsıntısı sonucu termal suların yeryüzüne çıkması ile meydana geldiği sanılmaktadır ve günümüze kadar 5 farklı uygarlık dönemini eski Yunan, Roma, Bizans, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu yaşamış.
Atamızın talimatıyla restore edilerek O’nun son zamanlarında tedavisi için kaldığı ve diğer ülkelerin devlet adamlarını ağırladığı otel. Daha sonra el değiştirerek yenileniyor ve Limak Termal Butik Otel adını alıyor.
Her oda için hattatlar ve kalemkarlar çalışmış. Otelde toplam 48 oda bulunuyor. Oda numaraları Atatürk’ün doğum tarihi olan 1881’le başlayıp 1938’e kadar devam ediyor. 1938 numaralı odanın üzerinde sonsuzluk işareti ‘∞’ yazan kapı ise Atatürk’ün ölümsüzlüğünü simgeliyor.
Ama otelden girince bunları arkada bırakıyorsunuz. Güzel bir dinlenme yaptık ama rahatsız olduğumuz konular da oldu. Otelde haftasonu olduğundan akşamları düğünler ya da davetlere denk gelebilirsiniz. İkindiden sonra havuz başında kafa dinlerken çalışanlar vızır vızır tepenizden geçerek akşama hazırlık yapıyorlar. Gün boyunca az elemandan dolayı da insanlar söylenip durdu haklı olarak. Çok ta kalabalık değildi otel halbuki. Akşam yemeklerinde her içeceğin ücretli olması ayrı bir gariplikti.
Neyse, ne yazık ki her alanda hep eksik birşeyler var şu ülkemizde. Ya görmezden geleceksin ya da sinir hastası olacaksın. Biz tatili dört gözle bekleyen çalışanlar olarak yüzde yüz mutlulukla gittiğimizden gözlerimizi kapadık :)
Gelelim fotoğraflara. Bir mekanı , yeri güzel gösteren bizim bakış açımız olmasa ne olacak buraların hali :)
Yalova aynı zamanda bilindiği üzere termalleri ve kaplıcalarıyla meşhur. Eski ismi “Pythia” olan Yalova Termal Kaplıcaları'nın M.Ö. 2000’de bir yer sarsıntısı sonucu termal suların yeryüzüne çıkması ile meydana geldiği sanılmaktadır ve günümüze kadar 5 farklı uygarlık dönemini eski Yunan, Roma, Bizans, Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu yaşamış.
Atamızın talimatıyla restore edilerek O’nun son zamanlarında tedavisi için kaldığı ve diğer ülkelerin devlet adamlarını ağırladığı otel. Daha sonra el değiştirerek yenileniyor ve Limak Termal Butik Otel adını alıyor.
Her oda için hattatlar ve kalemkarlar çalışmış. Otelde toplam 48 oda bulunuyor. Oda numaraları Atatürk’ün doğum tarihi olan 1881’le başlayıp 1938’e kadar devam ediyor. 1938 numaralı odanın üzerinde sonsuzluk işareti ‘∞’ yazan kapı ise Atatürk’ün ölümsüzlüğünü simgeliyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Cuma Geldi
Merhaba cumaseverler! Merhaba dört gözle haftasonu tatilini bekleyen emekçi kardeşlerim! Şaka bir yana hızlıca geçen günler sonunda cuma gel...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...