6 Nisan 2014 Pazar
Antonioni Üçlemesi
Bu hafta boyunca kendime bir yönetmen seçip , her gece bir filmini izledim. Bu yönetmen kendine has yorumu olan, uzun diyaloglar yerine filmi kendi haline bırakmayı tercih eden Antonioni.. İtalyan yönetmenin birbirinden güzel filmleri var. Yirminci yüzyıl sinema sanatının yetiştirdiği en büyük “yalnız”larından biri olan 1912 İtalya doğumlu Michelangelo Antonioni, senaryo yazarlığıyla başladığı sinema kariyerini 1960’larda çektiği yalnızlık üçlemesi L’avventura ( Macera -1960), La-Notte ( Gece-1961) ve L’eclisse ( Batan Güneş-1962) filmleriyle devam ettirdi. Bu hafta içinde bu üçlemede ki filmleri seyrettim. İlk film Macera ( L'avventura ) ..
Lavventura : Film Anna’nın bir yat gezisi evden çıkmasıyla başlar, mimar sevgilisi Sandro’ya gider ve yanında da arkadaşı Claudia vardır. Anna’yla Sandro ilişkisini anlamaya çalışırız ancak eksik olan bir şey vardır, Anna adama kızgındır, biz de niye böyle olduğunu anlamaya çalışırız. Aynı Bergman filmlerinde olduğu gibi anlaşılmazdır. Daha sonra filmde ki ikinci kadın konuya hakim olur ama yine de ters giden bir şeyler vardır. Birbirine ne kadar yakın olsalar bile kadın erkek arasında bir uçurum hissedilir, iletişimsizlik temelde filmi ele almıştır.
Üçlemenin ikinci filmi La-Notte ( Gece-1961) ..Milano kentinin hareketli görüntüsünden, bir hastane odasında yatmakta olan kanserli hasta Tomasso’ya geçişle başlar film. L’avventura (1960, Serüven) isimli filmde Vitti’nin arkadaşının sevgilisi ile yaşadığı ilişki ve La Notte’deki Jeanne Moreau’nun kocasıyla arasındaki kopukluğu bu çöküş ve değerlerdeki çözülmenin güzel bir örneğidir. Bir çok filminde olduğu gibi burada da çağdaş insanın duygularının karmaşasını, belirsizliğini anlatır burada da. Filmde boş ve modern dünyanın simgeleri olan temalar iç içe geçer : Yalnızlık, ölüm karşısında çaresizlik, sevgi arayışı..
Üçlemenin son filmi Batan Güneş ( L'eclisse ).. Filmin çekim yılı 1962′dir. 1962 senesi tarihte Sovyet Rusya ile Amerika arasında gerçekleşen Küba’daki füze krizinin az öncesi ve nükleer tansiyonun en yüksek olduğu yıllardı. Soğuk Savaş da tüm hızı ile devam ediyordu. Filmin başında gördüğümüz ve birçok kez de Antonioni’nin bize gösterdiği kule bir anlamda bu nükleer savaş simgesi gibidir. Diğer iki filmde olduğu gibi yaşamın soğuk yüzünü burada da seyrederiz. Filmin konusunu anlatmak istemiyorum. Oldukça önemli bir yönetmenin etkili üçlemesini çok beğendim. Filmlerde Antonioni Jeanne Moreau dan vazgeçemediğini görüyoruz. Bu güzel oyuncunun attığı kahkahalara ben bayıldım..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Ben de hep niyetlenirim yönetmen ya da oyuncu haftaları ayları yapmaya ama şimdilik gerçekleştiremediğim bir hayal, böylece yönetmeni, oyuncuyu yakından tanımak kişisel sinema dağarcığımızı geliştirmek mümkün, bahsettiğin yönetmeni hiç duymamıştım, vakit bulsam da izlesem ben de :)
YanıtlaSilSevgiler
Antonioni italyan yönetmen , klasiklerden ve izlenmesi gerekenlerden biri. Ben çok az filmini seyretmiştim. Sonra ona ait filmleri de izlemek istedim. Yönetmenler gecesi yapıyorum bu günlerde zaten..
SilNe güzel bir şey yapmışsınız.Sayenizde bu yönetmeni de tanımış oldum bir film haftası da ben düzenleyeyim evde:))
YanıtlaSilben teşekkür ederim..
Sil