17 Nisan 2014 Perşembe

Jacques Tati Zamanı

                              Enis  Batur'un  Enis Batur'dan Sinema  Yazıları   adlı  kitabını  okurken  bir çok film adı not almıştım.  Hiç  seyretmediğim yönetmen  Jacques  Tati  filmlerini  bu  hafta buldum. İlk  olarak  Mon Oncle  (  türkçeye  Amcam  olarak çevrilmiş )  seyrettim.  Başlarda  sıkıcı  bulsam da  ilerleyen dakikalarda  neşeli  bir  filmde  buldum  kendimi.  Özellikle  dönemin Paris'in  yaşamını,  pazarlarını,    müziklerini  görmek insanı  oldukça keyiflendiriyor. Filmde ki  Mr. Hulot  oldukça  sevimli  ve  komik bir  karakter.  Anlatılanın arkasında modernizmle ince ince  dalgasını  geçiyor yönetmen..Yönetmen Tati filmlerinin  iki unsuru varmış.  ' Eşyanın Sesi   ve  Hız '  .  Birçok eşyanın  abartılı sesini , ıslıkları,  makine gürültülerini duyuyoruz  abartılı  olarak  film  boyunca. 1950 lerde  seyrettiğimiz  mekanikleşme çabaları,  evlere  gelen  modern eşyalar,  insanlara gösteriş için  alınan  eşyalar,  rahatsız  edici eşyalar bize  şimdi de  tanıdık  geliyor.  Tati  yalnızca modern  ve  zengin  hayatı  değil  geleneksel yaşamı da  paralel  olarak  sunuyor bize.
                       

                                      

                                   Fransız yönetmen Jacques Tati'yi 5 Kasım 1982'de kaybettik. 1946'da dostu Fred Orain ile Cady Films adlı yapım şirketini kuran ve ilk üç filmini bu şekilde çeken Tati'nin  çok  fazla  filmi yok.  Seyrettiğim ikinci filmi   Playtime (  Oyun Vakti ).. Yıllar süren bir prodüksiyon olan Playtime  yönetmenin  yine moderniteyi  ele almasından  oluşuyor.  Bay  Hulot   yine  filmin  baş kahramanı.  Filmde Monsier Hulot'un serüvenleri anlatılmaktadır; kahramanımız Paris’teki bir Amerikalı memur ile görüşmek zorundadır, fakat teknoloji dolu modern mimariler arasında kaybolur. 
Hulot turistlerin arasına istemeden de olsa karışır ve bir Amerikalı turist grubuyla Paris’i dolaşırken ondan beklenecek kargaşayı da oluşturur.


                          


                                   Bu  iki  filmle  Tati  sinemasına  adım  atmış  oldum.  Üçüncü  seyrettiğim film   Bay Hulot'un Tatili.. Film de Tati  hem  filmi  yönetmiş hem de Bay Hulot rolünde oynamış. Ağzında piposu, elinde şemsiyesi, dar paça pantolonu ve buruşuk şapkasıyla tuhaf yürüyüşlü, hiç konuşmayan bu Şarlovari romantik karakter gözüktüğü diğer filmlerde de olduğu gibi modernleşmenin getirdiği yabancılaşmayı eleştirip bu değişime adeta Don Kişot gibi direnirken, geleneksel ahlâk değerlerini derin bir saflıkla savunur. Bu eskiye bağlı kendi halindeki naif karakter tüm iyi niyetiyle etrafına yardımcı olmaya çalışırken türlü sakarlıklar yapar. Diyalogların çok az iştildiği filmde güldürücü ögeler sessiz sinema dönemi filmlerin tarzını andırır.
Vikipedi den  aldığım  bilgiler şöyle :  Basit insanı simgeleyen "Bay Hulot" yaz tatilinde külüstür arabasıyla Fransa'nın Atlantik kıyısındaki bir tatil yöresine gelir. Fransa'da2. Dünya Savaşı sonrasında artan refah düzeyi ile birlikte gittikçe popüler hale gelen tatil yapma alışkanlığı, orta sınıf halkın kalabalıklar halinde sahil kasabalarına hücum etmesine yol açmaktadır. "Bay Hulot" bu tatil vesilesiyle ülkesinin çeşitli politik ve sosyal katmanlarını iğneleme fırsatını bulacaktır.
"Bay Hulot'nun Tatili", ileriki yıllarda Jacques Tati'nin tarzını sürdüren Rowan Atkinson'un oynadığı "Mr. Bean Tatilde" (2007) gibi filmlere de ilham kaynağı olacaktır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...