“Aman Allahım, ne güzel, ne güzel.
Yağsın durmadan, yağsın ve örtsün üstümü bu çiçek kokuları, nerdeyim ben?
Gözlerimde yaş, dilimde duâ. Öldüm ve bir bahçeye gömüldüm. . .”
Beyhude Ömrüm'de yazmış Mustafa Kutlu. Geçen hafta sonu birazda Çerkezköy içinde gezelim dediğimizde ben de Aman Allahım diye şaşkınlık içinde kaldım. Çok merak ettiğim Çerkezköy Tren istasyonuna gittik. Hem tren nereye saat kaçta gidiyor öğrenelim istedik ama günlük gidiş geliş biraz zor bir yerlere gitmek için çünkü günü öldüren saatlerde var. Yine de kocaman birbirinden soğuk binaların arasında istasyon kurtarılmış bölge gibi. İki eski binasıyla öyle sevimli ki. Ne zamandır böyle mutlu olmamıştım bu şehirde.
Sonbaharı yaşadığım bir yer oldu burası. Süpriz çiğdemler de günün neşesiydi. Tüm istasyonlar olduğu gibi kalsa keşke. Tren geçerken görmedim çünkü günde bir kaç kez geçiyor sanırım. Buradan da Çerkezköy Kartaltepe denen bölgeye gittik Yeni yapılaşan bir çok yüksek binanın bulunduğu tepe bölgesinin ortasında ağaçlıklı bölge. Yürüyüş yolları, piknik yerleri ile gerçekten güzel hizmet. Bu bölgede oturmak varmış çünkü belediyenin önem verdiği , insanların güzel şartlarda yaşadığı bir bölge.
Güzel bir yürüyüş, medeni insanların gezdiği çöp atılmamış ortam, mis gibi hava bizi iyice motive etmişti. Ama eve döndüğümüzde bir ses işittik ve hemen balkona koştum. Gördüğüm manzaraya inanamadım çünkü evimizin yan tarafı boş olduğundan belediye tarafından moloz dökülüyordu.
Devamlı çöp atılıyordu tamam buna daha alışamadık ama böylesini de görmedik. Artık çöp toplamaktan vazgeçtim çünkü ne yaparsam yapayım evin çevresinde ki çöp bitmiyor.
Okulda devamlı sosyal projeler yapmaya çalışıyoruz. Eğitimde son yıllarda buna çok önem veriliyor ve devamlı proje üretiliyor her sınıf düzeyi için. Bizimde bu sene ki projelerden biri Ailemle Eğitim Yolculuğum. Hem velileri eğitim seminerleri olacak hem okul içi projelerde ailelerle birlikte olmak amaç. Bu ay Ailemle Fidan dikiyorum projesini gerçekleştirdik. Okul bahçesine 5 tane meyve fidanı diktik.
Bu hafta keşfettiğim fırınlardan çok güzel hamur işleri aldık. Ama şöyle bir şey oldu, belki geçen haftanın üzücü olaylarından tansiyonum yüksek olmaya başladı. Bu da çok fazla başağrısı yapıyor. Kafam yerinde değil ve her gün tansiyonumu ölçüyorum.
Artık hamur işi, şeker almamaya başladım, bakalım ne olacak.
Yorucu bir okul sonrası koşa koşa eve geliyorum. Şu sıralar yürümeye bile halim yok aslında spor yapsam çok iyi olur ama bir yerinde ağrı varsa tüm hayatın etkileniyor. İçimden ne yürümek ne bisiklet sürmek geliyor. Bisikletimizi buralara getirdik ama daha bir kez süremedik.
Kafamı yerine getirecek işlere yoğunluk veriyorum . Okul sonrası biraz dikiş biraz mandala boyama biraz kitap okuma zaten akşam oluyor. Tansiyon stabil bir haftadır yüksek. Ağrı kesici de fayda etmediğinden içmiyorum artık. Biraz meditasyon biraz sessizlikte dinlenmeyle kafam ancak 3-4 saat sonra yerine geliyor. Biz anasınıfı öğretmenlerini en fazla 50 yaşında emekli yapmalılar. Ama emekli maaşları ve üniversitede okuyan çocuk gerçekleriyle bu haldeyiz.
Okulda dinlenme için on dakikamız bile olmayışı, sürekli gürültü içinde olmak, her daim bir etkinlik içinde olma gerçeği ( çünkü 4-5 yaş çocuklarının hızlı değişen ilgi anları, odaklanma sorunları) ile yıpranma çok hızlı.
Bu hafta boyunca öğrencilerimden gelen çiçeklerle günlerim çok renkliydi..
Çok sevdiğim kütüphaneye gidip biraz zaman geçirme ve yeni kitaplar alma. İşte hayatın basit ama çok güzel yanları. Gençler çalışmak için doldurmuş, arada sırada dışarıya çıkıp sosyalleşiyorlar. Onları bir köşeye geçip izlemek, zamanında Ankara Milli kütüphaneye ders çalışmaya gittiğimiz zamanları hatırlatıyor bana. Sanki bir asır geçmiş gibi üzerinden. Sanki bunları ben yaşamadım hiç öğrenci olmadım.
İki film önerisi..
Okul sonrası sadece bir gün kısa yürüyüş..
Bugüne de geldik çok şükür, bugün tatlı cuma! Hiç bitmesin dediğimiz tatil günleri. Umarım daha sağlıklı haftaya başlarım. Güzel ve huzurlu günlerimiz olsun!





.jpeg)






















Hiç yorum yok:
Yorum Gönder