20 Haziran 2025 Cuma

Bugün Cuma!

                    Merhaba Blog Ahalisi!

                   Bugün önemli haberlerim var size. Geçen ay hayatımız üzerine vereceğimiz kararlar arifesinde çok sıkıntılıydım. Bazı eşikler gelir, en doğru kararını vermek için ölçer biçer, uykusuz kalır, midene ağrılar girer, ne yapacağını kestiremezsin ya tüm olumsuz duyguları yaşadığım bir kaç hafta oldu bu ay. Burada fazla yazmadım bu sıkıntılarımı. Konunun açığa kavuşmasını bekledim, bir yolun belireceğine inandım ve sabrettim. Seçenekler arasından birini seçecektim mutlaka. Yararıma olup olmadığını zaman gösterecek artık..

                  Mesele kısaca şu; güzelim evimi, doğduğum ve yaşadığım kasabamı, annemi - babamı, akraba, arkadaş ne varsa her şeyi bırakıp hiç alakamızın olmadığı bir şehre taşınıyoruz. Şöyle Ege'de deniz kenarında bir köy demek isterdim ama değil. Şartlardan dolayı çok kalabalık bir şehre, Trakya dolaylarına gidiyoruz. Şehri söylemeyeceğim şimdi; oralarda olanlar bir ses verseniz, kimler var?

                 Daha önce gitmediğim bir bölge burası. Edirne, Çanakkale, Tekirdağ, Kırklareli hiç gitmediğim yerler. Eşim burada bir işe girdi ve ben de yanına gitsm mi gitmesem mi diye çok düşündüm ve kararımı gitmekte verdim. Tayinimi istedim ve çıktı.

                Yani bize bu yaz yol gözüktü.  Annemler ve diğer duyan tanıdık herkes çok şaşırdı tabi ki. Çünkü bir düzeni bırakıp gitmek çok zor ve aslında çok da gereksiz. Ama son yıllarda bir yerlere gitmek, kendi alanımdan çıkmak, kimsenin beni tanımadığı bir yerde yabancı olarak hayat başlamak arzusu çok baskındı. Emekli olup daha sakin bir yere de gitmek güzel olurdu ama bu pahalılıkta İstanbul'da üniversitede çocuk okutarak bu fanteziler biraz zor. Ayağımı sağlam basmam lazımdı, istediğim şartlarda bir okul bulursan eşimin çalışmaya başladığı şehre gidebilirdim.

İstediğim gibi bir okul vardı, araştırmalarım sonucu tam benlik bir köy ve okul buldum. Mayıs ayı il dışı tayinler açılınca hemen tercihimi yapıp sonucu bekledim. Bunca yıllık öğretmen olunca puanım da yüksek olduğundan burası kabul oldu.


                 Verdiğim kararla işler yavaş yavaş yoluna girmeye başladı. Evi de elden geçirmeye başladım, ilk çatıdan işe başladım. Zamanında koyduğumuz ve senelerce yüzüne bakmadığımız, unuttuğumuz ıvır zıvırı attık. Kütüphanemin kalan parçasını kardeşime verdim, kitaplarımı arkadaşlara dağıtmaya başladım. Çok sevdiklerimi aldım, bağevine götürdüm. Bazı eşyalarımı satışa çıkardım. Eşyayı olabildiğince azaltmaya çalışıyorum. Bir anda toplama işini yapıp yorgunluk yaşamak istemiyorum.



                                             
                                            Son hafta da olsa derslerimiz devam etti..




Sınıfımda ki kızlardan birinin doğum günü oldu..



                                     Bahçe işleri hiç bitmez. Bir bitki açar, kapar, dökülür, diğeri başlar sonra da aynı döngü de. Her mevsim farklı özelliklere sahiptir bitkiler. Bunu izlemeyi çok seviyorum. Bu güzelim bahçemi nasıl bırakıp gideceğim, buna neden ve nasıl cesaret ettim bilmiyorum. Ya da bu cesareti kendime göstermek istedim, en sevdiğim şeyleri bile bırakıp gitme özgürlüğünü yaşamak istedim. Ve buna adım atma çok zordu. Ara ara doğru mu yapıyorum diye de düşünüyorum hala..


Bu hafta boyunca okuduğum kitaplar. Özellikle Cengiz Dağcı okumadıysanız deneyin. Ben de kütüphaneden alıp okudum hatta bu okuduğum ikinci kitabı.


                                 Erkek kardeşim bu hafta boyunca farklı mekanlarda sabah gezilerinde. 




                        Annemi okul çıkışı 76 yaşında ki teyzeme götürdüm. Kız kardeşler bayramda da görüşememişti. İki küçük teyzem vefat edince en büyük teyzem kaldı. O da kızıyla oturuyor. Biz geleceğiz diye çayları demlemiş, poğaçalar yapmış. İnsanın akrabası gibi yok..





                         Perşembe günü okul personeli ile bizim köye yakın bir alabalık mekanına gittik. Hafta içi olunca kimse yoktu, her yerde kuş ve dere sesi vardı. Okul personeli dediğim zaten 3 kişiyiz. Müdür yetkili öğretmen arkadaş, ben ve hizmetlimiz. Orada serpme kahvaltı aldık. Dediğim gibi mekan güzel, doğa güzel ama yine eleştireceğim kusura bakmayın ; üç kişilik diye para alınıyor ama böyle yerlerde gelenler çok zayıf oluyor. Onca paraya kahvaltı yapmak dışarı da gereksiz aslında. 

Yine de burada çok güzel dinlendik, sanki tüm senenin yorgunluğunu attık.


İşte böyle arkadaşlar..
Hayatımda bir dönem kapanıyor, yenisi başlıyor. Az buz değil tam 11 sene bu köyde çalıştım. Bu ağacın altında sabahları oturup köy minibüsünü bekledim. Sonra genelde tek yolcu olarak köye çıktım sabah 8 buçukta. Minibüsün camından aynı görüntüler mevsimlere göre değişerek aktılar gittiler. Kim bilir kaç kez gittim geldim bu yolları.
11 kez sınıfıma yeni öğrenciler geldi, büyüdüler ve gittiler. Onların anne babaları, kardeşleri derken kaç kişiyle muhatap oldum bilmiyorum. Çok şükür kimseyle kavgamız, sorunumuz olmadı. Güzel şekilde ayrıldık her seferinde.
Umarım bundan sonra ki hayat kısmım da sağlıkla, güzellikle geçer. 
Herkese mutlu hafta sonları!




















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bugün Cuma!

                    Merhaba Blog Ahalisi!                    Bugün önemli haberlerim var size. Geçen ay hayatımız üzerine vereceğimiz karar...