Merhaba Blog Ahalisi!
Bugün önemli haberlerim var size. Geçen ay hayatımız üzerine vereceğimiz kararlar arifesinde çok sıkıntılıydım. Bazı eşikler gelir, en doğru kararını vermek için ölçer biçer, uykusuz kalır, midene ağrılar girer, ne yapacağını kestiremezsin ya tüm olumsuz duyguları yaşadığım bir kaç hafta oldu bu ay. Burada fazla yazmadım bu sıkıntılarımı. Konunun açığa kavuşmasını bekledim, bir yolun belireceğine inandım ve sabrettim. Seçenekler arasından birini seçecektim mutlaka. Yararıma olup olmadığını zaman gösterecek artık..
Mesele kısaca şu; güzelim evimi, doğduğum ve yaşadığım kasabamı, annemi - babamı, akraba, arkadaş ne varsa her şeyi bırakıp hiç alakamızın olmadığı bir şehre taşınıyoruz. Şöyle Ege'de deniz kenarında bir köy demek isterdim ama değil. Şartlardan dolayı çok kalabalık bir şehre, Trakya dolaylarına gidiyoruz. Şehri söylemeyeceğim şimdi; oralarda olanlar bir ses verseniz, kimler var?
Daha önce gitmediğim bir bölge burası. Edirne, Çanakkale, Tekirdağ, Kırklareli hiç gitmediğim yerler. Eşim burada bir işe girdi ve ben de yanına gitsm mi gitmesem mi diye çok düşündüm ve kararımı gitmekte verdim. Tayinimi istedim ve çıktı.
Yani bize bu yaz yol gözüktü. Annemler ve diğer duyan tanıdık herkes çok şaşırdı tabi ki. Çünkü bir düzeni bırakıp gitmek çok zor ve aslında çok da gereksiz. Ama son yıllarda bir yerlere gitmek, kendi alanımdan çıkmak, kimsenin beni tanımadığı bir yerde yabancı olarak hayat başlamak arzusu çok baskındı. Emekli olup daha sakin bir yere de gitmek güzel olurdu ama bu pahalılıkta İstanbul'da üniversitede çocuk okutarak bu fanteziler biraz zor. Ayağımı sağlam basmam lazımdı, istediğim şartlarda bir okul bulursan eşimin çalışmaya başladığı şehre gidebilirdim.
İstediğim gibi bir okul vardı, araştırmalarım sonucu tam benlik bir köy ve okul buldum. Mayıs ayı il dışı tayinler açılınca hemen tercihimi yapıp sonucu bekledim. Bunca yıllık öğretmen olunca puanım da yüksek olduğundan burası kabul oldu.
Verdiğim kararla işler yavaş yavaş yoluna girmeye başladı. Evi de elden geçirmeye başladım, ilk çatıdan işe başladım. Zamanında koyduğumuz ve senelerce yüzüne bakmadığımız, unuttuğumuz ıvır zıvırı attık. Kütüphanemin kalan parçasını kardeşime verdim, kitaplarımı arkadaşlara dağıtmaya başladım. Çok sevdiklerimi aldım, bağevine götürdüm. Bazı eşyalarımı satışa çıkardım. Eşyayı olabildiğince azaltmaya çalışıyorum. Bir anda toplama işini yapıp yorgunluk yaşamak istemiyorum.
Bahçe işleri hiç bitmez. Bir bitki açar, kapar, dökülür, diğeri başlar sonra da aynı döngü de. Her mevsim farklı özelliklere sahiptir bitkiler. Bunu izlemeyi çok seviyorum. Bu güzelim bahçemi nasıl bırakıp gideceğim, buna neden ve nasıl cesaret ettim bilmiyorum. Ya da bu cesareti kendime göstermek istedim, en sevdiğim şeyleri bile bırakıp gitme özgürlüğünü yaşamak istedim. Ve buna adım atma çok zordu. Ara ara doğru mu yapıyorum diye de düşünüyorum hala..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder