16 Mayıs 2025 Cuma

Merhaba Cuma!

               Kalpten gelen sözler söyle, cekici dudaklara sahip olmak stiyorsan

             Güzel gözler, insandaki güzeli gören gözlerdir.

             Ince bir vücutsa arzun, ekmegini aclarla bölüs.
           
            Parlak saclar icin, ufak bir cocugun elleriyle saclarini oksamasina izin ver hergün
            Saglam bir durus icin, bilgi eslik etsin yoluna.

           Yardim eline ihtiyac duydugunda, göreceksin ki en büyük yardimi gene kendi elinden görüceksin 

            Ve yaslandikca yardima hazir iki elin oldugunu farkedeceksin, biri kendine  öteki digerlerine yardim uzatmak icin.
 
          Ne güzel söylemis Audrey Hepburn...Başkalarına yardım kadar kendimiz için de bir şeyler yapmak, bedenimize ve ruhumuza iyi bakmak asli görevimiz bu dünyada. Geçen günlerde bir arkadaşım anket yapmıştı instagramda. Ruhunuzu en çok hangisi besler diye. Seçenekler arasında doğa, sağlıklı beslenme, spor, rutinler vardı. Ben hepsi dedim , birini diğerinden ayırmak anlamsız. Bunları yapmak içinde büyük bir çaba gerekiyor hayatta. Hiç bir şey hazır bir tepside sunulmuyor. Belki de böyle çabalayarak, uğraşarak ulaşmak, kendini iyi hissetme de en önemli unsur. 
           Bunca renkli hayatta benimde içinden çıkamadığım, olmasını istediğim ama bir türlü olmayan şeyler, biraz zamana bıraktığım beklentilerim, emekli bir kocanın rahatlığını kıskanmam ve her durumda bunu sorun yapmam, sahip olduğum tek evladımın üzerinde ki hayallerim, beklentilerim, endişelerim normal bir insan hassasiyetinin çok üzerinde. Tamam her işte, her uğraşta elim var, kıskanılası işler yapıyor olabilirim ama bunlar bile  öyle yorucu ve yıpratıcı ki. İki aydır mesela kollarımda uyuşma başladı, çok sevdiğim el işlerime bile ara vereceğim bu gidişle. Bu duruma bile üzülmeye başladım. Çünkü dinlenme safhasına geçtiğimde bile ellerim kucağımda oturup dinlenemiyorum. Hep bir şeylerle uğraşıyorum.





                     Her birimizin farklı farklı sorunları, moral bozuklukları var. Hayatımı farklı gösterme çabasında değilim yalnızca bunu belirtmek isterim. Bunca yaşam zorluğu, iş, aile, eş dost meseleleri içinde insan olarak bir şeylere tutunmaya çalışıyoruz. Bunun için neler yaptığımı göstermek tek amacım. Böyle olsa bile faydalı bir şey yaptığıma inanıyorum.
Bu pazar Anneler Günüydü. Annem hayatta olmasına rağmen aramızdan ayrılan kayınvalidem, teyzelerim yüzünden içim hep buruk. Ama annem yaşıyorken onu mutlu etmek de en büyük amacım. 
                       Bu yüzden bu pazar çiçeklerimi aldım, pastamı yaptım ve annemi bize davet ettim. Gözlerinden ameliyat olan annem bir kaç aydır evden çıkmıyordu. Bu bile ona o kadar iyi geldi ki..
Havada güzel olunca balkon keyfi yaptık..




Kızımda bana çiçekler almış 💙





                                   Şehrimize mayıs gelmesiyle bahçeler coşmaya başladı. Apartman kapılarına ekilen çiçeklerin fotosunu çekmek için  sokak sokak gezdim. Ne yazık ki artık fazla kalmamış ama olanlarda muhteşem güzel. Şu yasemin kaplı yeşil bahçe kapısı benim. Daha yaseminler açmadı ama. 




Arkadaş buluşmaları yapıldı, okul sonrası ne iyi geldi hazır kahveler tatlılar.








                 Utah Üniversitesinde Frank Page'in bir dersinde bağlamlarına göre önerdiği filmleri izlemeye devam ettim bu hafta da. Gerçekten de harika ve izlenmesi gereken bir liste. Din, fundamentalizm alanında seçilmiş Elmer Gantry filmi 1960 yapımı 3 saatlik uzun bir film. Burt Lancaster nasıl harika oynuyor, ne varsa eski filmler de var dedirtiyor. Konusuyla din ve inanç ile insanların kitleleşip bunu aleyhinde kullanan insanların ne hallere sokulduğunu anlatan film de bir çok şey sorgulanıyor.  Temposu ve oyun gücü yüksek, ele aldığı kavramlar o yıllarda bile cesurca sorgulanmış, bazı sahnelerin saçmalığı bile öyle tatlı ki.
              Pawbroker düşük tempolu ama güzel bir film. Bir tefecinin hayatını anlatıyor.
Night Mother yine sevdiklerimden. Tek mekan, iki insan ve bol diyalog. Konuda çok hassas, intihara karar veren kızıyla annesi arasında geçen bir hesaplaşma.
            Ve bir belgesel Mountain Quenn, çok etkileyici bir hayat öyküsü. Zoru başaran tutkulu kadınlardan biri Lhakpa'nın öyküsü. Yine erkek engeli ve zulmü, dünyanın neresinde olursan ol değişmeyen olaylar ama kadınların her daim güçlü oluşu. Mutlaka izleyin..







Bahçe mahsullerimiz yavaş yavaş buzdolabımızı doldurmaya devam ediyor çok şükür.



Okulda bir takım çalışmalar..





                          Bu hafta da okulumuzda İl Sağlık Müdürlüğünden gelen doktorlar, hemşireler çocuklarla sağlıklı yaşam çalışmaları yaptılar bahçede. O sırada yan bahçede koyunlar, kuzular tam köyde olduğumuzu hissttirdi.





             Öğrencilerimle sebze bahçemizi temizledik. Marullarımızı toplayıp kısır yaptık. O sırada kocaman bir kelebek bulduk yerde. Meğer bu bir İmparator güvesiymiş. Ben de yeni öğrendim. Genellikle gece uçarmış. Zaten biz onu aldığımızda uçamıyordu, sersem gibi duvardan duvara kemdini vuruyordu. 






                  11 sene önce bu zambaklar tam bugünlerde bahçemde açmış ve bu şiirle ben paylaşmışım. Bu sene havalar soğuk gittiğinden zambaklar daha topraktan çıkmadılar. Beklemedeyiz..
Hafta boyunca Ağaçlar adlı kitabı okudum. Okul sonrası dinlenmek ve kitap okumak iyi geliyor.
Bu haftada böylece geldi geçti bile.
                  Herkese mutlu hafta sonları 💚








9 Mayıs 2025 Cuma

CUMA GELDİ!


                      Evet yine ne çabuk geldi değil mi? Her defasında mutlu oluyorum ne yalan söyleyeyim. Tüm haftanın yorgunluğu, kısa bir tatilin rehaveti, hafta sonuna dair beklentiler yani karmaşık duygularla başlıyoruz minik tatilimize. Bazı işler var cumartesi bile işe gidiyor insanlar, valla Allah kolaylık versin ne kadar zor, sinirleri yıpratıcı. Hiç bitmesin istenilen cuma gecesi ne yapacağımızı şaşırıyoruz. Ertesi gün erken kalkmayacağımızı bildiğimizden üzerimizde ki yükte hafiflemiş oluyor, içilen keyif çaylarının tadına doyum olmuyor, bir anda tüm haftanın yükü uçup gidiyor üzerimizden. Acaba bir ben mi böyle hissediyorum?

                   Geçen hafta cuma günü okuldu, pazar işiydi, yemek şu bu baya bir yorgun hissettim kendimi. Kızım bu hafta ilk kez kendine çiçek aldı. Annesini eleştiren o genç kızın böyle dönüşüm yapması hoşuma gidiyor tabi. Bakalım diğer bir çok konu da nasıl benzerlikler yakalayacağız, sabrederek ümitle beklemedeyim. Benden birşeyler alması hoşuma gidiyor tabi ki. Hele yıllardır süren ergen kız - anne çatışması beni de çok yordu. Çatışmalar bitmiş değil, hem o hem ben biraz daha sakinleştik galiba.Günümüz genç kızlarının çok çok sinirimi bozan, eleştirdiğim tüm istekler, hareketlere o da sahip. Bir çocuğunuz olunca bu dünyanın içinde oluyorsunuz isteseniz de istemeseniz de..


Cumartesi pazar güneşin artık kemiklerimizi ısıtmasıyla bizde bir çok insan gibi kendimizi dışarı attık.  Küçük masamızı, sandalyelerimiz alarak sabah saat 10 gibi sahile gittik. Hazırladığım kahvaltıyı burada yaptık. Ne yazık ki bizden önce orada oturanlar torbalar dolusu çöpü bırakıp gitmişler, onları toplayıp biraz çevre temizliği yaptık.
Sonrasında saatlerce oturduğumuz burası çok güzel. 




                      Eve gitmeden hadi bir pasta kahve keyfi de yapalım diyerek yeni açılan bir mekana gittik ama ne yazık ki uçmuş fiyatlar. Hep böyle diyorum, bir daha gitmeyeceğim falan ama insan işte farklı mekanlar farklı şeyler de denemek istiyor. 


Yürüye yürüye uzun zamandır gitmediğimiz bir yere daha gittik eşimle. 4 sene önce bu bahar ağacının altında piknik yaptığımız bu arsanın yerinde devasa blok blok apartmanlar yapıldığını görünce kalbim öyle kırıldı ki anlatamam. Niye bu kadar acımasız, açgöz olduk, niye her şeyi yok ediyoruz?
Gerçi artık kadınları bile bu kadar çok katlederlerken binalara üzülmek ...


Pazartesi okula gittiğimde bahçenin değişmiş halini görünce baharın gücünü hissettim. Biraz güneş çıkınca nasıl da değişiyor her yer..

Ne tuhaf ömrümün sonuna kadar
Kelimelerle yaşamam.
Ağaçtan çok ağaç sözünü
Denizden çok deniz sözünü
Sevmem.
Halbuki bir sabah erken uyanınca
Balkona çıkmak da güzel.

Sabahattin Kudret AKSAL

                  Okul çıkışı İzzet Amcaya uğradım. Neredeyse 80 yaşına gelmiş ama evinin bahçesine her türlü şey ekiyor biçiyor. Zaten ne varsa yaşlılarda var. Hatta yan arsa boşmuş, araştırmış sahibi Rize'de görev yapan bir doktormuş. Ondan izin isteyerek bu arsaya da ekecekmiş. Bir çok genci biliyorum, çalışmak zor gelen, işten işe girip çıkan. O kadar çok böyle hikaye dinliyorum ki. O yüzden hayatının en zahmetli yaşlarında bile üreten bu insanlara çok saygı duyuyorum.


Bizim sınıfta hep toprakla uğraştı bu hafta..



                  Okuldan eve döndüğümde temizleyip artık oturmaya başladığımız balkonumda bir yorgunluk kahvesi yapıyorum. Oturduğum yerden şu karşı apartmanı görüyorum ağaçlarımın arasından. 3. katta yaşlı komşularımız vardı geçen seneye kadar. Onlar da balkona çıkar, karı koca otururlar, karşıdan bana el sallar, gelene geçene laf atarlardı. Ama sırayla vefat ettiler sene başında. Onların balkonunu öylece, terkedilmiş, oturdukları sedir bomboş ve yerde ki saksılarda kurumuş çiçekleri görünce damlalar süzüldü gözlerimden.Sardunyaları oysa nasıl rengarenkti...




Bu hafta birbirinden güzel filmler izledim. Ama şunu söyleyeyim bana güzel geleni siz beğenmeyebilirsiniz. Ben durağan geçen, fazla aksiyon içermeyen filmleri çok seviyorum. Belki bunun nedeni kafamın artık ses, gürültü, silah vb. gibi günümüz deforme malzemelerini çekmemesi. Zamanında çok izledim, korkusu ayrı, aksiyonu ayrı ama artık filmlerde bile huzuru, bir mesajı, hayatın içinden oluşunu arıyorum.
Kaç haftadır Niazi Diasamidza'nın o muhteşem film müziğini dinliyordum. Tekrar Tangerines izlemek farz oldu diyerek filmi açtım.Hala izlemediyseniz hemen diyorum. 
Genelde tv izlemiyorum ama doğada geçen sahneleri ilgimi çekince Sutak filmi de izledim. Kırgız dağlarında yaşayan bir ailenin hikayesi.
El Planeta bir yerden görüp izlediğim Amalia Ulman'ın yönettiği absürt komedi diyor ama bence hiçte öyle değil. Bildiğin dram. Anne kız ilişkisi belki bende komedi bir hal yaratmadı, her anne kız ilişkisi gibi..



Nereden not aldım bilmiyorum Utah Üniversitesinde Frank Page'in bir dersinde bağlamlarına göre filmler önerdiği yazıyordu. O uzun listeyi alarak ilk filmden başladım. İsterseniz benimle siz de başlayabilirsiniz. 
İlk film Türcülük/ ekoloji alanından film Never Cry Wolf. 1983 yapımı film de buradan
bakabilirsiniz. Belgesel tadında Kutuplarda geçen bir adam ve kurt etrafında dönen bir film.İkinci film sapkınlık,suç, damgalama alanından Straight Time. D.Hoffman oyunculuğuyla, konusuyla çok beğendim. 1978 yapımı film burada



Bu hafta tek bir kitap okudum hatta tam da bitmedi. Nazan Bekiroğlu'nun 38 yıllık iş hayatının bitip emekli olmasıyla oluşan duygularını anlattığı ilk bölüme bayıldım.Mihrican Fırtınası hep okumak istediğim kitaptı bu yüzden. Kendimde emekli olup olmama ikilemindeyim uzundur. Şu anlatılanları kemiklerime kadar hissettim..

“Elimde bir parça kâğıt, ‘İlişik Kesme Belgesi’. Ben artık bu yerli değilim. Adım sistemden çıkacak, posta adresim kapanacak, kimlik kartım geçersiz kılınacak, eşyalarım envanterden, adım kütükten düşecek. Odamın anahtarını iade edeceğim ve her şey tamamına erecek. Kapı üstünden ismim çoktan düşmüş olacak, odam orada durmazken ben artık çay odasında bekleyeceğim. Her sabah işe gidiyorum diye aynanın karşısına geçmeyeceğim, daha özenli hazırlanmayacağım. Sol elimin ayasındaki mühür, en güzel elbisem olmayacak. Bilgisayarın kapağını kaldırmayacağım.
"Yaktığım ateşlerde en evvel benim yanmışlığım, göze aldıklarım, gözden çıkardıklarım. Atlatamadığım nöbetler, geçen/geçmeyen cinnetim, kendi kendime konuşarak yürüdüğüm sokaklar, niyesiz seçimlerim. Sizin uğrunuza feda ettiğim koca yaşamım, ertelenmiş gençliğim, iptal edilmiş olgun yaşlarım, yoksulluğum ve o meşhur yalnızlığım. Ne varsa sizin içindi. Lâfı mı olur? Helâl ve hoş olsun."



Rebecca Solnitt'in Orwel'in Gülleri adlı kitabını bir arkadaşım önerdi ve not ettim hemen. Çünkü Orwell o kurgu yazılarının ötesinde bir bahçıvan, bahçe severmiş. Hatta bahçecilik Solnit'e göre siyasi bir uğraşmış. Eğer savaşın tam tersi olacak bir şey varsa bu da bahçe oluşturmak diyor. Aynı Tangerines filminde savaşın ortasında mandalina bağını terketmeyen o yaşlı adam gibi. Hatta dünyanın sunduğu güzelliklerin kıymetini bilen biri onun dertleriyle kederlenebilir diyor.
İşte bu benim dedim, bir çok insana göre çiçek böcek peşinde, ortalık yıkılıyor siyasette şu şu oluyor diye ama sen çiçek gezme tozma peşindesin diye alt metin de çok yorum alıyorum herkesten. Ama alın bakın ! Keder bende daha çok aslında. Solnitt'e katılıyorum dünyanın nimetlerini, güzelliğinin ne kadar çok farkındaysan üzüntün, kederin daha fazla.
Ben yine güzelliklere yoğunlaşacağım, paylaşacağım ve bu yarattığım dünyada yaşayacağım. 
Tam 11 sene önce bu tarihte Nice şehrindeymişiz 💜 Kızım ne kadar küçükmüş 💜


Vee son olarak bugün bana gelen cuma çiçeğimle iyi hafta sonları dileyeyim.








Merhaba Cuma!

                Kalpten gelen sözler söyle, cekici dudaklara sahip olmak stiyorsan              Güzel gözler, insandaki güzeli gören gözlerd...