30 Haziran 2024 Pazar

Haziranın Son Cuması

                        Haziran ayı da bitti. Okullar kapandı, kurban bayramı kutlandı, biz öğretmenlerin seminer çalışmaları bitti. Artık yaz tatiline girebiliriz. Haziranın başından itibaren sıcakların başlamasıyla okullarda öğrencilerde çok kopuşlar yaşandı her sene ki gibi. Yalnızca biz okul önceciler son güne kadar bilfiil sınıflarda çalışıyoruz diye gözlemliyorum. Öğrencilerin yaşı büyüdükçe veliler okula gönderemiyor. Bunu kendi kızımda da çok yaşadım.

                       Sonrasında 9 günlük bayram tatiline girdik. Aslında başka planlarımız vardı ama olmayınca şöyle deniz tatili yapalım, dinlenelim dedik. Yurtta da gitmedik deniz şehri kalmadı aslında. Bir kez gittiğimiz yere ikinci kez gitmeyi sevmiyoruz ama yine Bodrum'a gitmeye karar verdik. Özellikle kızım her şey dahil otel olsun, havuz olsun diye isteyince son dakika uygun fiyatlı iki otel seçtik. Ama ben bir yunan adası da olsun diye de istiyordum. Yıllar önce gittiğimiz Kos adasına tekrar gidelim dedik ve çıktık yola.



                        Bizim gibi bayram tatili için yola çıkanlarla uzun ve kalabalık bir yol seyri yaptıktan sonra Bodrum'a gelip Dedeman Otelde iki gün kaldık. Gümbet'in tepelerinde olan bu otel fena değildi. Deniz kenarı değildi ama yolda öyle yorulduk ki iki gün boyunca bu havuzun kenarından kalkamadık. Geceleri Gümbet çarşıda dolaştık ama öyle uzaklaşmışız ki bu hayattan o kalabalık, giyimler, kuşamlar, bar kapısında ki iri yarı adamlar falan 30 yıl öncesinde de aynı şeyler.



                             Bodrum Porttan Kos adasına gittik diğer gün. Kos'a iner inmez sahilde yemek yedik ve bizim otele gidecek otobüsü aramaya koyulduk. Kos adasını daha önce gezdiğimiz için yarım pansiyon otel ayarladık kendimize. Amacımız hep otelde kalmak, dinlenmekti. Seçtiğimiz otelden çok memnun kaldık. Odalar çok yeni değildi ama sessizliği, hizmeti, yemekleri, kahvaltısı çok iyiydi. 


                     Oteli özellikle yaşlı Almanlar seçiyormuş, gürültü istemiyorlar, kargaşa istemiyorlar, kafalarını dinliyorlar. Ben de tüm yıl çocuk sesinden sonra bu huzura hasret kalmışım, öyle iyi geldi ki. Tabi kızım için çok monoton bir yerdi ama ben de Bodrum'a katlandım :)


                        Deniz dalgalıydı ama çok temiz ve kumluk bir denizdi. Bizimkiler havuzu tercih ederken ben hep deniz de yüzdüm. Hatta sabahları erken kalkarak uzun sahil boyunca yürüyüp denize giriyordum, sonra çıkıp bir kahve içip kahvaltı için bizimkileri bekliyordum. Bu erken kalkmalar sayesinde tüm günü çok verimi kullandım. Çok uyumak değil de böyle dolu dolu yaşamak bana çok iyi geliyor. 


Kahvaltı yapmadan kızım ve eşimi beklerken kahve içiyorum . Bir de yediklerime bakın :)



                                   Tatilde yanıma aldığım kitaplar Selim İleri'nin.


Yunan Adalarında olup dondurmasız bir gün olmaz..


Kos Adasından dönüşte Turgutreis'de bir otelde de 2 gece kaldık. Burası da her şey dahil bir oteldi ama Kos adasında geçirdiğimiz o nezih günlerden sonra kalabalıklığı, müzik terörü, yemek alanlarında ki göğüs göğüse muharebesiyle hatta son gün şezlong kavgasıyla burnumdan geldi. 



Tatil dönüşü okullara öğretmenlerle devam ettik. Her gün öğlene kadar seminerler oldu, sonrasında da arkadaşlarla buluşmalar yaptık. Bir hafta boyunca gece gündüz çok doluydum, çok yoğun günler yaşadım.
Bu hafta sonu da dahil olmak üzere yorgunluk çok fazlaydı. Umarım bu yaz tatilinde bol bol dinleniriz. Hafta içi yine bir seyahata çıkacağız. ee artık yaz geldiyse ben de gezebilirim :)
Kos adasında biraz video çekip YouTube kanalına koydum. İzlemek isteyenler buyursun..


               Uzun bir süre yine yokum. Kısmet olur da gezimizden dönersek buluşuruz. Allaha emanet olun, mutlu tatiller! 



14 Haziran 2024 Cuma

Tatil Cuması Geldi!!

                       Güzel kasabamızdan merhaba!

                  Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaşmak için. Yemyeşil bir doğanın eteklerinde maviyle kucaklaşan bu kasaba Marmara Denizi kıyısında. Son on yılda bir çok batı şehri gibi çok göç aldı, kalabalıklaştı artık. Yine de bu sahil kıyısında sabah erken saatlerde yürüyüş yapmayı, bisiklet sürmeyi çok seviyorum biliyorsunuz. Doğduğun coğrafya kesinlikle kaderini şekillendiriyor, üzerinde olduğumuz toprak parçası bizlere bir tür şans. Çok da böbürlenmeye gerek yok. 


Haziranın ortasına denk gelen bu cuma geçmişe dair bir döküm yapmadan memleketimden biraz bahsetmek istedim. Şimdi gelelim bu hafta yaşananlara.
Haftasonu köy okulumda beraber çalıştığım öğretmen arkadaşlarımla buluştuk. Ara ara buluşup kopmamaya çalışıyoruz. Bir arkadaşımız İzmit'te ev almış, taşınmıştı. Bizi kahvaltıya davet edince buluşma fırsatı deyip ona gittik. Tüm gün bol lezzetli, sohbetli, hasret gidermeli bir oturma yaptık.



Başka bir öğretmen arkadaşımda ne yazık ki öğrencilerini pikniğe götürdüğü gün bacağını kırdı. Ona da ziyarete gittim.


Hafta boyunca çok sıcaklar oldu biliyorsunuz tüm yurtta. Ne gündüz ne gece doğru düzgün bir şeyler seyredip okuyamadım. Canım Sonat tavsiyesiyle Canavar filmini seyrettim, gerçekten de ilginç film. Bir de Wife seyrettiğim diğer filmdi.





                          Okulların son haftasıydı bu hafta. Öğrencilerle bol okumalı, etkinlikli ve oyunlu bir hafta geçirdik. Okullar tam zamanında kapanıyor bence. Çünkü haziranın ortasında başlayan aşırı sıcaklar eğitimi olumsuz etkiliyor. Avrupa ülkeleri gibi temmuz boyunca uzatmamız imkansız. Buna ne şartlar müsade eder, ne iklim. 
Bu hafta Fatma Barbarasoğlu'nun hatırlatmasıyla başladığım Turgenyev'in Babalar ve Oğulları kitabını bitirdim.



                Sadık Yalsızuçanlar'ın Gezgin kitabını bitirdim. Gezgin, Mağribli bilge İbn Arabi’nin kendi ruhunda yaptığı manevi gezinin öyküsü.

'' Abdullah ' Hatırlıyor musun ' diye sordu.
Gezgin 'neyi ' dedi.
'' Bana ilk karşılaştığımızda 'kirli gözlerle bakma' demiştin.
Gezgin gülümsedi.
'' O günden beri o sözünü ne zaman hatırlasam ağlıyorum.'
'' Evet dedi Gezgin, ' gözyaşı bakışı temizler, insan her gün gözlerini onunla yıkamalıdır..


                                                               

                          Okulumuzda işkur'dan gelen ve temizlik işlerinde çalışan bayanlar oluyor her sene. Bu sene bizimle çalışan Kadriye Hanım bizden bir hafta önce işi bitti. Gitmeden önce vedalaşmıştık, son gününde benim masama ayrıca bir not bırakmış, çok mutlu oldum :)



Bu hafta kardeşim arkadaşlarıyla tatile gitmişti Ayvalık, Assos taraflarına. Gece kaldıkları evin fotosunu çekmiş, çok beğendim istedim ondan bu fotoğrafı. Gecenin sakinliğini ne güzel yansıtmış değil mi? Annemin cam önü fotoları zaten meşhur:) 
Ondan da bu fotosunu aldım.




Tüm yılı geçirdik, eğitim hayatımda yani öğretmenliğimde de tam 30. yılı doldurmuş bulunuyorum. Seneye kısmetse devam edeceğim. Bugün de öğrencilerimize karneleri dağıttık. İki gün sonra da Kurban Bayramı olduğundan küçük hediyeler hazırladım karnelerle birlikte.


 Bizde yarın erkenden yola çıkacağız kısmetse. Yılın yorgunluğunu deniz kenarında atmak istiyoruz. Neredeyse bir hafta yokuz. 
Ben de biraz blog dünyasından uzaklaşacağım.
Tatil anılarımla sağlıkla dönmeyi ümit ederek herkese iyi tatiller, hayırlı bayramlar demek istiyorum..











7 Haziran 2024 Cuma

Cuma Geldi

 ''Her şeyin fani, vefasız oluşu, olayların üzerimizdeki izleri olan hatıraların da zamanla silinmesi, unutmak denilen o müthiş hem de kurtarıcı musibet, daha yaşarken hayat yolunda adım adım öldüğümüzü göstermiyor mu?”

Nurettin Topçu Var Olmak kitabında böyle diyor ve ben okuyorum, düşünüyorum yaşamı, insanı anlamaya çalışan bu kıymetli insanlar olmasaydı nasıl çıkardık diplerden. Unutmayı düşünüyorum, yazarın hem musibet dediği hem kurtarıcı bulduğu bu kavramı. Düşündükçe daha çok okumak istiyorum, daha çok anlam katmak hayatıma.
Bu hafta içinde kütüphaneye giderek iki kitap alıyorum. Allande okuyayım ben de diyorum, herkes çok seviyor. Nedense Latin Amerika yazarlarını sevmiyorum. O fantastik dünyalarını okumayı sevmiyorum. İnsanların yaşamları çok farklı, bana çok yorucu geliyor, kaosa giriyorum okudukça. Dili, anlatımı çok başarılı biliyorum ama o karakterlerin uçlarda oluşu, yaşanan bir çok şey beni öyle boğuyor ki. Ama okudum yine de Allande'nin hikayelerini.



Hafta içi okulumuzda ..
Sabah çiçekler getiren öğrencilerim..




Okul bahçesimizden her sabah roka, marul, yeşil soğan topluyoruz, kahvaltı saatinde afiyetle yiyoruz. Yemeyen çocuklar bile alıştı artık. Sınıflara girmeden koyunlar köy çeşmesine su içmeye geliyorlar, onları selamlıyoruz her sabah..



                 Hafta içi kurabiye yaptım babam için. Benim kurabiyelerimi çok seviyor, topluca yapıp kavanozlara koyarak her gün biraz biraz yiyor. Hiç bir pastanede böyle güzelini, lezzetlisini bulamıyormuş:) Ben de fırsat buldukça yapıyorum.
Bir arkadaşımla da okul çıkışı o aşırı sıcakların olduğu gün sahilde oturduk. Tam deniz kıyısı olsun dedim, en azından deniz esintisiyle kendimize gelirdik. Gerçekten de o bunaltıcı sıcak günde birlikte oturmak çok iyi geldi..


                   Hafta sonu bizim kızlarla geleneksel yaza merhaba partimiz için buluştuk. Arkadaşım evinin bahçesini öyle güzel yapmış ki!
Biz de yazlık elbiselerimizi giyerek gitmiştik. Videolar çektik, masayı yiyeceklerle donattık, gece geç saatlere kadar yedik, içtik, konuştuk. 
İşte Yaz Partimizden görüntüler..






Güzel ve sıcak bir haftayı da böylece bitirdik.
Herkese mutlu cumalar!




Cuma Geldi

Merhaba cumaseverler! Merhaba dört gözle haftasonu tatilini bekleyen emekçi kardeşlerim! Şaka bir yana hızlıca geçen günler sonunda cuma gel...