''Her şeyin fani, vefasız oluşu, olayların üzerimizdeki izleri olan hatıraların da zamanla silinmesi, unutmak denilen o müthiş hem de kurtarıcı musibet, daha yaşarken hayat yolunda adım adım öldüğümüzü göstermiyor mu?”
Nurettin Topçu Var Olmak kitabında böyle diyor ve ben okuyorum, düşünüyorum yaşamı, insanı anlamaya çalışan bu kıymetli insanlar olmasaydı nasıl çıkardık diplerden. Unutmayı düşünüyorum, yazarın hem musibet dediği hem kurtarıcı bulduğu bu kavramı. Düşündükçe daha çok okumak istiyorum, daha çok anlam katmak hayatıma.
Bu hafta içinde kütüphaneye giderek iki kitap alıyorum. Allande okuyayım ben de diyorum, herkes çok seviyor. Nedense Latin Amerika yazarlarını sevmiyorum. O fantastik dünyalarını okumayı sevmiyorum. İnsanların yaşamları çok farklı, bana çok yorucu geliyor, kaosa giriyorum okudukça. Dili, anlatımı çok başarılı biliyorum ama o karakterlerin uçlarda oluşu, yaşanan bir çok şey beni öyle boğuyor ki. Ama okudum yine de Allande'nin hikayelerini.
Okul bahçesimizden her sabah roka, marul, yeşil soğan topluyoruz, kahvaltı saatinde afiyetle yiyoruz. Yemeyen çocuklar bile alıştı artık. Sınıflara girmeden koyunlar köy çeşmesine su içmeye geliyorlar, onları selamlıyoruz her sabah..
Hafta içi kurabiye yaptım babam için. Benim kurabiyelerimi çok seviyor, topluca yapıp kavanozlara koyarak her gün biraz biraz yiyor. Hiç bir pastanede böyle güzelini, lezzetlisini bulamıyormuş:) Ben de fırsat buldukça yapıyorum.
Bir arkadaşımla da okul çıkışı o aşırı sıcakların olduğu gün sahilde oturduk. Tam deniz kıyısı olsun dedim, en azından deniz esintisiyle kendimize gelirdik. Gerçekten de o bunaltıcı sıcak günde birlikte oturmak çok iyi geldi..
Hafta sonu bizim kızlarla geleneksel yaza merhaba partimiz için buluştuk. Arkadaşım evinin bahçesini öyle güzel yapmış ki!
Biz de yazlık elbiselerimizi giyerek gitmiştik. Videolar çektik, masayı yiyeceklerle donattık, gece geç saatlere kadar yedik, içtik, konuştuk.
İşte Yaz Partimizden görüntüler..
Güzel ve sıcak bir haftayı da böylece bitirdik.
Herkese mutlu cumalar!
Tam al fresco dining olmuş :)) Çok hoş..
YanıtlaSileveeet :)
Silayyy babana kurabiye yapman kavanozdan yemesi hayatın çokoş bir ayrıntısı :) allende sevmeyen de var yani çoook ilginç :)
YanıtlaSilAynen öyle, onları kavanozlara koyuyor, kimseye de vermiyor :)
SilHer kahve, çayın yanında keyifle yerler annemle. Büyük keyif bunlar :)
Bahçe sofrası şahane! Allende'yi hala okumayan varsa parmak kaldırabilirim. Kendisinin bilge ve muzip röportajlarını dinliyor, seviyorum ama hiçbir eserini okumadım. Ruhlar Evi hemen yanımdaki sehpada kol mesafesinde bekliyor.
YanıtlaSilBahçe sofrası şahane! Allende okumayan kaldıysa parmak kaldırabilirim. Kendisinin bilge ve muzip röportajlarını dinliyor, seviyorum ama hala bir eserini okumadım. Ruhlar Evi yanımdaki sehpada kol mesafesinde bekliyor. (Bundan önce anonim bir yorum çıkarsa o da benim, yine bir Google uyumsuzluk azizliği oldu)
YanıtlaSilevet anonim varmış, okumadan yayınladım kusura bakma.
SilMerhabalar.
YanıtlaSilNe mutlu size öğretmenim. Hayırlı Cumalar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Merhaba, hoşgeldiniz!
Silbahçedeki sofraya bayıldım, güzel bir dergi fotoğrafından fırlamış gibi. Allende'yi ben de okumadım. kurabiyeler nefis gözüküyor. bir de tarif olsaydı keşke.
YanıtlaSilBenim tarif fix :)
SilŞöyle;
150 gr teremyağ
1 yumurta
1 bardak pudra şekeri
1 bardak buğday nişastası
vanilya, kabartma tozu, az tarçın, karanfil tozu
Aldığı kadar un
margarin oda sıcaklığında yumuşamış olması lazım. hepsini yoğurup yarım saat en az buzdolabında bekletiyorum. sonra merdaneyle açıp şekillerle kesip 170 derecede 10-15 dakika pişiyor.