18 Ağustos 2023 Cuma

Ağustos Cuması

                            Temmuz bitti gitti, yaz tüm sıcaklığıyla devam ediyor, günler gelip geçiyor. Bu yaz da bitti diyeceğimiz günler yakındır. Sıcaktan hiç bir şey yapmadığım zamandayım; az bir okuma, daha çok ev de boş boş oturuş. Film de seyredemiyorum şu sıralar, devamlı youTube. Ne güzel bir şey şu platform. İnsanlar da ne cevherler var, ne kadar güzel videolar çekiyor. Tv neredeyse hiç seyretmiyorum. Dışarı çıkıp bir yerlere gitmeyi de bıraktım sadece dün arkadaşıma gittim kahvaltı sonrası. 

Orhan Veli'ye kulak verdik;

"Duyduğum yoktu ne vakittir
Güvercin sesi, kumru sesi, pencerede;
İçime gene
Yolculuk mu düştü, nedir?
Nedir bu yosun kokusu,
Martıların gürültüsü havalarda;
Nedir?
Yolculuk olmalı, yolculuk."

                             Geçen hafta kızımın çok ısrarlarına dayanamayarak herşey dahil otel tatili yaptık. Böyle tatil yapmayalı çok uzun zaman olmuştu, artık  çok kalabalık tatil beldeleri hiç cazip gelmiyor, gezmeyi seven ben ev kuşu olmuş durumdaydım. Bu tembelliği kırmanın yolu da bir yerlere gitmekti. Ama gidilen yer en yoğun dönemde olunca amacına ulaşmadı. Bir an önce eve dönmeye can attım.


                   Otelimiz fazla kalabalık, curcunalı değildi çok şükür. İzmir Çeşme de Pırıl Otelde kaldık. Orta karar bir otel, denize uzak ama termal otel. Eşimin ağrıları için termal havuzu, kızım için büyük bir havuzu ve benim içnde güzel, korunaklı denizi vardı. Aile de herkes kafasına göre takıldı ki, bu da tatilin en güzel tarafıydı.


                          Otel deniz kıyısında değildi ama özel plajı vardı. Çeşme'nin deli rüzgarlarının etkilemediği korunaklı koyunda işte bu merdivenlerinden inince ki ilk şezlong benim oldu dört gün boyunca. Nedense plaja fazla insan da gelmiyordu. Bangır bangır müzikte yok, sabah kahvaltıdan sonra gidip havlumu attığım gibi şezlonga denize cup !


                     Sonrasında deniz sesi eşliğinde kitapokuma, biraz uyku, yeniden deniz, yemeiçme.. Bunlar çok güzeldi tabi ki, tatilin en güzel taraflarından biri belki de bu tür miskinlik. Akşamları Çeşme sahiline indik, Alaçatı'ya gittik ama bunlar çok eziyetti. Çünkü çok kalabalık her yer. Ve şöyle bir şey gözlemledim Çeşme de yıllar sonra, yerli turist çok az. Bu sene o kadar gurbetçi turist vardı ki inanamadım. Hepsi de nedense almanca ve fransızca konuşuyorlar kendi aralarında ya da çocuklarıyla. 



                                Tatil bitip eve dönünce koşa koşa bağ evimize gittik çok özlemiştik çünkü. Bir hafta da gidilmeyince ekilen bitkiler çöldekilere dönmüş. Bahçede bir köşeye taşlardan bir sedir yaptırmıştım, artık üzerine minderlerimizi koyup keyif yapabiliyoruz. Orada kitap okumayı çok seviyorum çünkü başımı kitaptan kaldırınca devasa bir meşe ağacını görüyorum.




Bahçemizde ki ilk mahsullerimiz. İlkbahara doğru evde ki patatesler filizlenince toprağa ekmiştim, onları topladık bu hafta. Annem küçük bir japongülü fidesi vermişti, ekmiştik, o da tutmuş hatta çiçek açmış. Nasıl güzel bir şey emek verdiğin şeylerin karşılığını almak..


Buraya yazmadığım zaman boyunca çok kitap okudum, neler okudum foto çekmemişim ama en son okuduğum Direniş. Çok beğendiğim bir kitaptı. 




Bazı geceler çok güzel geçti...




"Sabah olsaydı, kıyıda oturup çay içseydim, yosun kokusu içinde, yapayalnız."
Nar Kitabı - Faruk Duman

Dün sabah canım Sonat'a gitmek üzere yola çıktım, sıcak demedim sahilden yürüdüm, ne de iyi yapmışım. Saat 11 gibi yola çıktığımda sahilde fazla insan yoktu. Ağaç gölgesinde ki amcalar tek başına banklarda oturuyorlardı. Onların tek tek oturuşları, yalnızlıkları hep dokunur bana. Her gördüğüme selam veririm. Çok ilginç ben günaydın amca dediğimde karşılığında sadece ''günaydın'' diyen çok az oluyor. Hepsi uzun uzun cevap verdi yine bana. Hele bir teyze '' günaydın güzel kızım, günün güzel geçsin! selam verenlerin çok olsun, Allah her dileğini gerçekleştirsin '' diye uzun uzun dua bile etti. Dinimizde selam sadakadır, bunun anlamını daha iyi anladım. Öyle güzel bir şey ki hele böyle konuşmaya hasret insanları farketmek...


Bu sabah cuma pazarımıza gittik eşimle. Ee eşim artık emekli biliyorsunuz. Karıkoca tin tin her yere gideriz artık. Allahım inanamıyorum bunca yıl çalış çalış, iş güç, yollarda geçen zaman, para kazanma derdi, çocuk büyütme telaşı falan ve bir anda bitişte bulduk kendimizi. Hep derler ya nasıl geçti bunca yıl, bir şey anlamadım diye ne kadar doğru. 
Pazar sonrası anneme gidip kahvaltı yaptık hep beraber. Allahıma bin şükürler olsun, mutluluğun en güzeli bu; ailenle sağlıkla beraber olmak. Annemlerde hep tatlı vardır. Bugünde kemalpaşa tatlısı yapmış, bir de üzerine kaymak!
Şekersiz, karbonhidratsız yaşayamazlar :)
Bu hafta da böyle işte. 
Bir de şurada güzel bir yazım  var. Hadi buyrun!



8 yorum:

  1. Ne güzel yapmışsınız, okurun bile içi açıldı; linkteki yazı da pek hoştu, Kemalpaşa ve kaymak, sefanız olsun, artsın eksilmesin:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. teşekkür ederiz Buraneros, annemin tatlıları harikadır. yolun kocaeliye düşerse bekleriz, boşnak tatlılarımız her daim evde mevcuttur :)

      Sil
  2. Bereketli olsun ürünlerin. Bende biberlerden yakın zamanda tohum alacağım. Dolmabiber, balık biber, sarısivri biber, acı biber çeşitlerim var, tohum istersen ulaştırabilirim yine seneye fide haline getirip ekersin.
    Okuma yerinin yanına büyük yuvarlak kütük sehpa güzel gider bence.
    Tatil yapabildiğiniz için şanslısınız.
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim, senin tohumları saklıyorum. bu sene çok ekim yapamadık, seneye kısmetse bu işe daha çok önem vereceğim. devamlı şu evde otursak daha iyi bakabileceğim bitkilere çünkü. verdiğin domates tohumlarını hele çok merak ediyorum, inşlh tam kapasite tarıma geçerim :)

      Sil
  3. Çeşme beni geriyor Alaçatı daha da fena:) Karaburun da onlarla yarışıyor beş senedir. İnsan insan insan.. Akın akın. Yazın bu sahil kasabalarının kokusu bile değişiyor maalesef. Böyle böyle asosyal oldum sevgili Buket :))
    Becerebilirsem bu eylül sana geleceğim, haberleşelim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Karaburun biraz daha uçta ve yolu uzun ya Allahtan herhalde millet fazla tercih etmiyor. yazın akın akınız evet, biz bile 8 saat yol yapıp gidiyoruz. marmara denizinin temiz bir tarafı kalmayınca insan nasıl hasret tertemiz sulara. hele havası kekik adaçayı kokuyor sanki. bu sene hayallerim vardı, planlarım vardı. emekli olmuştum, ekime doğru kızıda üniversiteye gönderdikten sonra eşimle bir ev tutacaktık karaburunda. artık özgür olmanın verdiği rehavetle haftalarca tatil yapacaktık orada, hem de fazla insan yokken. ee insan plan yapar kader gülermiş :)

      Sil
  4. Bahçeden mahsül almak, ekilenlerin büyüyüp yetiştiğini görmek ne keyif verici bir duygu! :)
    Daim olsun. <3

    YanıtlaSil
  5. Ayy tatilinizi ben pek beğendim o plaja doğru yalnız bir tatile çıksam keşke... Bu sene iliklerime kemiklerime kadar yorulmuş gibi hissediyorum ama böyle güzel yazılar okumak o kadar iyi geliyor ki.. :)

    YanıtlaSil

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...