6 Nisan 2012 Cuma

nisan

            
                "nisan en zalimidir ayların, leylakları doğurtur ölü topraktan"

          T.S. Elliot  Çorak   Ülke 'de   böyle  der.  Nisan  geldi ama daha leylaklar  doğmadı. Hele kokusu,  ancak  mayısa  doğru  sarar  etrafı.Böyle mutlu olmaya  hazır  olduğumuz  günlerde  hep  paylaşalım isterim. 
 Arkadaşlarımla  geçirdiğim  güzel bir gün.. Hazırlanan  yemekler, sohpet...




Olmazsa  olmaz   salatamızı  yaptık..





Fırında   patattes  graten.. Yaımı  çok basit.  İnce  ince  halkalanmış  patatesler  baharatla  karıştırılır.  Borcama  konur.  Biraz süt,  krema ve  ufalanmış  beyaz peynirle karıştırılır. Fırında  pişirilir. Çıkmaya  yakın  rendelenmiş kaşar  konur  ve  afiyetle   yenir...


Ana yemeğimiz karides ve domates soslu kepekli makarna...



Arkadaşlar  gittikten sonra  bir film  seyredeyim dedim....Eşim yine mi bunalım filmi olacak dedi ama elime geçen de  Bergman'ın   Çığlıklar ve Fısıltılar  (   Cries and Whispers )  seyrettim.

Ingmar Bergman’ın olgunluğunun ve duygularının doruğa ulaştığı yapım, 1972 mahsulü 91 dakikalık bir sonat.  Ölümü, yaşamı, içimizde saklı kalanı ve dışa vurduklarımızın sahteliğini gözler önüne seren muhteşem bir duygu analizi.   Mekân kırmızı ve beyaza boyanıyor seyir boyunca. Renkler itibari ile bakılınca yönetmenin en sofistike filmidir çığlıklar ve fısıltılar. Görüntüler adlı kitabında şöyle yazar Bergman filmi için;

                 “Çığlıklar ve Fısıltılar dışındaki tüm filmlerim siyah ve beyaz şeklinde düşünülebilir. Senaryoda kırmızı benim için ruhun içini temsil etmektedir. Çocukken ruhun bir ejderha, mavi bir duman, yarı kuş yarı balık geniş kanatlı bir yaratık gibi gökyüzünde hareket eden bir gölge olduğunu hayal ederdim. Fakat ejderhanın içindeki her şey kırmızıydı.”

Güneşe  Bakmak,  Ölümle Yüzleşmek  kitabının  bir bölümünde Irvin Yalom,   Empatinin Gücü'nü anlamak; ölümün yarattığı yalnızlık ve bağlantı kurma gereksinimi için   bu  filmi  öneriyor..


Cries and Whispers



Gösterime girdiği dönemde pek fazla gişe yapamasa da yapım, beş Oscar adaylığına ve en iyi görüntü yönetmeni dalında bir Oscar’a sahip…Bergman  bir  düşünür olarak ele alınmalı. Bu filminde kardeşler aracılığıyla insanın en karanlık taraflarına bakmaya çalışıyor. Çok  beğendim,  yalnızlığı, insanın acizliğini,  korkuyu tamamen hissettim. Tekrar tekrar  izleyeceğimi sanıyorum.



Viskningar och rop 1972 film



Kırmızı duvarlar arasında kalmış beyaz elbiseli kardeşlerden ikisinin arasındaki sevgisizlik - iletişimsizlik, üçüncüsünün ölümünde sonuç buluyor.  Kabuklarını kırmaya yeltendiklerinde ölü dirilecek gibi olur, ama iki kardeş de gerektiği kadar fedakarlık yapmaktan korkar   ve yeniden eski kayıtsızlıklarına geri dönerler. Herşey sona erdiğinde hatırlanan, yine üç kardeş ve anna'nın çimlerde ve salıncakta geçirdikleri o mutlu gündür, yalandan ibaret de olsa...


10 yorum:

  1. canım valla eline koluna sağlık filmi de merak ettim ikinci kez izlerim dediğine göre güzel olmalı :D

    YanıtlaSil
  2. Ben planladığım ufak tatile çıktım. Siz Ankara ziyaretinde değil misiniz?

    YanıtlaSil
  3. günaydın,

    izlemedim; ne filmle ne de televizyonla aram iyi.ama karidesli makarnaya bayıldım:)

    YanıtlaSil
  4. makarna çok güzel görünüyor:))
    hayırlı günler,sevgiler:))

    YanıtlaSil
  5. merhaba kozmoda.com işbirliği ile cekılıs yapıyorum
    beklerım
    http://drycfc.blogspot.com/2012/04/kozmoda-sponsorlugu-ile-hediye.html

    YanıtlaSil
  6. bende bahçedeki leylak ağacının gözüne bakıyorum ama tık yok canım! sanırım mayısta açacak gibi nazlı nazlı:)) oysaki çok özledik kendisini!

    YanıtlaSil
  7. t.s. elliot'un en güzel mısrasıdır belki. güllerin, lalelerin ve -elbette- nergislerinlerin gölgesinde kalan leylak'a hakkını verir. biten kışın acısını unutturur, kişiyi yaza hazırlar.

    YanıtlaSil
  8. Tercih edilmiş bir yalnızlık lütuftur.

    YanıtlaSil
  9. çığlıklar ve fısıltılar, persona'dan sonra en sevdiğim bergman filmi.sen de çok güzel yorumlamışsın :)
    ayrıca bi makarna delisi olarak o makarnaya bayıldıım :))

    YanıtlaSil
  10. Nisan geldi, geçiyor ama hala yağmur ve açmamış çiçekler gömülü toprağa. Kardeşler arasındaki ilişkiyi insan doğası çerçevesinde irdeleyen bu filmi de listeme ekliyorum. Ellerine sağlık tüm o güzel yiyecekler için.

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...