Bir cuma daha..
Bir hafta daha..
Bir gün daha bitti..
Gelsin geçsin diye beklediğim günler bunlar evet hızlıca geçiyor, artık çalışmak istemiyorum çünkü. Kesin kararımı verdim diyorum emekli olmak için ama üç senedir istememe rağmen hep bir şeyler çıkıyor ve devam ediyorum. Yine bir şey olacak ve bu isteğim olmayacak diye çok korkuyorum, fazlaca dile getirmek istemiyorum. Hayat hep beklenmedik şeylerle dolu, dua ediyorum ve bu beni rahatlatıyor.
Burada iki katlı bir binada oturuyoruz. Alt katta ev sahibi var, bizim katta iki daire var. Geçen ay yeni evlenmiş çift geldi. Artık aynı çatı altında oturan farklı insanlarız. Her yaştan var bu evde. Ama şansımıza çok şükür herkes birbirine saygılı ve anlayışlı. Çünkü apartman yaşamından çok korkuyordum; gürültü olur, kavga olur, her türlü insan girer çıkar diye. Sonuçta biz yıllardır müstakil bir evde yaşadık. Meğer ne büyük lüksmüş.. Şimdi Günün her saatinde her türlü sesi duyuyoruz, sanki bizim dairede geziyor insanlar, sabah erkenden sesler, gece geç vakitlere de kadar sesler..
Ama bunlar bence yine de burada en az düzeyde. O yüzden çok şükür diyorum..
Geçen gün yeni geline hoşgeldiniz oturmasına gittim. Hep kapıda karşılaşıyor, ayak üstü laflıyorduk. Daha sonra ne yaparsak birbirimize vermeye başladık, verilen tabaklar boş dönmez bizde yeni gelinimizde baya bir hamarat çıktı o da aynı şekilde vermeye başladı.
Urfa'dan gelmişler yıllar önce sonra eşiyle tanışmış burada evlenmişler.
Kahve eşliğinde saatlerin nasıl geçtiğini anlamadık.
Okul sonrası bu kahve ne iyi geldi..
Okul bildiğiniz gibi; enerjik 12 tane beş yaş çocuğuyla sabah erken başlayan gün ile dersten çıktığımda baya bir yorgun hissediyorum. Okul bahçesinde ki iki büyük meşe ağacını budadılar. Nereye gitsem şu ağaçları kesmeye başlıyorlar şansıma ama budama herhalde böyle oluyor. Yaza doğru daha gür çıkar belki de diyerek avutayım kendimi. Büyük bir dalı sınıfa aldım bende. Çocuklar ne sevindiler, ne oynadılar tüm hafta noyunca. Odunculuk oynadılar, ev yaptılar, at, eşek yaptılar. Bazen en pahalı oyuncaklardan daha işlevsel oluyor farklı materyaller.
Ben de sınıfta taş boyamalarıma başladım, beni gören bir kaç resim yapmayı seven çocuklar hemen yanıma geliyor, boyalarını alıp başlıyorlar bir şeyler çizmeye. Eylül ayında karalama yapan çocukların bu ay resimlerini görünce çok seviniyorum.
Ama sorunlarımız da var, bunun için okul sonrası en az haftada iki gün veli görüşmesine ayırıyorum. Bildiğiniz psikolog gibi seans yapıyorum, bunu yapmasak sorunları çözemiyoruz çünkü çoğu mesele anne-baba tutumlarından doğuyor.
Okul sonrası dinlenme, kitap okuma ve çiçeklerle uğraşma, bol dinleme. Ama bu hafta yine baş ağrılarım tuttu. Tansiyon mu diye kontrol ettim, neyse ki yükselmemiş. Çok fazla hastalık var acaba grip mi olacağım dye her gün kendimi kontrol ettim.
Yeni yıl hediye paketleri hazırlamayı seviyorum Bu zamanlar keyifle yaptığım işlerden. İçerik önemli değil, güzel bir paket en iyisi. Postacıyla gelen heyecan şu kışın gri günlerini şenlendiriyor.
Çerkezköy'ün tepe bölgesi denen yerde binaların arasında kurtarılmış bir yer var :) Haftasonu ağaçlık bir yerde yürüyelim diyerek gittik, hava buz gibiydi ama güneş ışıl ışıldı gökyüzünde. Büyük bir parkın ortasında gölette bulunuyor. Bir şehre ağaç ve su öyle gerekli ki. Sanki bu beton yığını şehirde değil gibiydik.
Kahve içmek için bir kafeye geçip dinlendik. Kitabım hep yanımda olur. Bu hafta kütüphaneden aldıklarımı okudum. Kolayca okunan iki kitap ..
Hafta boyunca güzel filmler izledim. 2025 Filmlerinden One Battle After Another ünlü isimlerle çevrilmiş. Temposu düşmeyen, ara ne saçma dediğim kısımları da olsa fena değil dediğim bir film oldu.
The Wisdom of Trauma Gabor Mate belgeseli. Travmalar, hesaplaşmalar, suçluluk duygusu, depresyon her insanın hayatında az ya da çok olan şeyler. Bu belgeselde de bunların neden olduğunu kendi teziyle açıklıyor Gabor Mate. Elinize bir kağıt kalem alarak izlemenizde fayda var, ben de bir iki not aldım ;
"Travma temel olarak benlikle bağlantı kopuşu demektir. Neden kendimizle bağlantımız kopar? Çünkü kendimiz olmak acı verir. Ardından bu hayat boyu süren bir dinamik olur."
"Hayatta kalmak için ya da çevrenize uyum sağlamak için iç sesinizi susturmaya ve özgünlüğünüzü kapatmaya çalışırsanız ne olur? Öfke."
"Herhangi bir şeye bağımlı olan kişide, travma söz konusudur. Bağımlılık, kişinin kendini kısa vadede rahatlatmasını sağlayan herhangi bir davranıştır. Olumsuz sonuçları olsa da kişi bu davranışından vazgeçemez: ilaç, alkol, nikotin, seks, kumar, alışveriş, yemek, oyun, iş, ilişkiler."
"Travmatize olmuş karakterin altında, kendini hayatı boyunca ifade edememiş sağlıklı bir birey vardır."
Anladığım Mate sağlıklı bireye ulaşmalısın , travmanı farkedip kabul edip onunla yüzleşmelisin diyor. İzlediğim bir başka filmde onunla bağlantılı gibi geldi. Bu da 2025 Joachim Trier filmi Sentimental Value.
Yönetmenin Oslo Üçlemesinden sonra bu filmini yakalayınca çok sevindim. Çünkü yine insana sorgulatıyor, içselleştiriyor. Ünlü bir yönetmenin terk ettiği iki kızıyla yıllar sonra anne evinde bir araya gelmesi, ailede ki her bireyin kan bağına rağmen ne kadar farklı kişiliklere, huylara sahip olup nasıl çatıştıklarına şahit oluyorsunuz. Bana Bergman ve kızı Linn Ullman'ı hatırlattı. Ama ünlü olmaya gerek yok, başarılı, hayatta iyi işlerle yer edinmiş bir çok anne babanın ne yazık ki çocuklarıyla aralarında eksik kalan, uçurumlar oluşturan yaşamları oluyor, büyüseler de aile kursalar da bu çocuklar hep bir öfke halinde oluyorlar.
Burada belki de Gabor Mate'ye kulak vermek lazım, bilmiyorum. Bence siz de art arda izleyin.
Bu filmlerden ayrı bir de içimi neşeyle dolduran White Christmas izledim. Çocukken bu tarz filmler çok seyrederdik belki onun özlemiyle olunca iyi geldi. 1950li yıllarda çekilen bu filmleri çok seviyorum. Şarkılar, danslar, enerjisiyle bu kötü zamanlarda saf ve temiz duygular hissetmek isterseniz gece oturun, yakın mumlarınızı ve başlayın izlemeye.. Böylece geçen bir haftayla aralık ayının ortasına geldik. Herkese mutlu hafta sonları 💗
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder