3 Kasım 2014 Pazartesi

Kasım Başlarken..

                       
                                Bu  karanlık  günlerde  her ne kadar  hoşgeldin kasım desekte  yazı  özlüyoruz.  Aslında  ben  kışı, karanlığı , bulutlu  gökyüzünü  severim.  Nedense  iki  haftadır üzerimdeki ağırlık, isteksizlik depresyona dönüşmek üzere . Ne  yapabilirim diye düşünüyorum. Spor  yapmak ,  yürüyüş iyidir ama kolumu  kaldıramıyorum. Sevdiğin arkadaşlarla görüş  bir araya gel  diyorum  kendime,  sonra  vazgeçiyorum. Mutfağa  gir kek,  kurabiye ..Yok  buna da  enerjim  yok.  
                             İsmet Özel'in  Ve'l Asr  kitabında ki  şu  satırları okuyorum bir yerde :  ''  Bir şeyler düşünüyor, sonunda düşündüklerinizin, duygularınızla eşgüdüm halinde bulunmadığını fark ediyorsunuz. Aklınız bir yerde, gönlünüz başka yerde. Sorumluluğunu hissederek yaptığınız işlerden zevk almıyorsunuz... Mecburen yaptıklarınız, isteyerek yaptıklarınız değil. Yapmak istediklerinize mecbur olmadığınızı kabullenerek yaşıyorsunuz..
                                 Kafka   Günlükler'inde  şöyle der :  Uyudum, uyandım, uyudum, uyandım; kepaze bir yaşam. Yaşanan olayları görmezden gelmeye çalışsakta  ülkenin  durumu, eğitimsizlik, gün geçtikçe  çoğalan suç oranı, insanın  başta  kendisine  nasıl  değer vereceğini bilmemesi, yozlaşan ilişkiler sizi  sosyal medya ile sarıp  sarmalıyor. Eninde  sonunda  etkilenecek bir  delik  buluyorsunuz. 
Ne  yazık ki kasımın bu ilk  günlerinde  umudumu,  yaşam enerjimi  kaybetmiş durumdayım. Zamana  bırakıyorum bende herşeyi. 
                               Geçen  gece durgun  ama  güzel  bulduğum konusu Paris'te  geçen  bir  film  seyrettim. Paris  olunca mekan,  tüm  filmleri  seyretmek istiyorum. Filmi seyrettiğim  sitede ki  yorumlara  bakarsanız  hiç seyretmezsiniz. ''  İki  moruğun yaşamı, çok  sıkıcı,  zaman kaybı ''  gibi  yorumları  okuyunca  yüzümde  bir gülümseme  oluştu.  Yazanlar  büyük ihtimal gençler. 
Film çok çok güzel olmasa da  Paris'te  gezdiğimiz  yerleri  görmek, yaşlı  çiftin ilişkisinde  geleceğe ait izlenimler  bulmak, yemek yedikleri restoranlar, kahve içtikleri  kafeleri  görüp içimin Paris  özlemiyle dolması  belki  beni  filme bağlayan nedenler.  Film de   yaşlı  çift Paris sokaklarında dolaşıp  Chez  Dumonet de  yemek yiyor, ünlü mezarlıkta  Beckett ve  diğerlerini  ziyaret  ediyor,   Taschen de  kitap  karıştırıyor  ,  güzel bir  otelde  kalıyorlardı. Bizimde   Paris'e  gittiğimizde  benzer  şeyleri  yapmamızdan  filmi farklı  bir gözle seyretmemi sağladı. Ayrıca  satır  aralarında ki  göndermeleri  yakalamak ayrı  bir ustalık. Godard'ın  Band of Outsiders  ait  göndermeler,  filmin sonunda  Jules et Jim  deki  gibi  dans etmeleri  müthişti.  
Bu  kadar  anlatıp  film  neydi  derseniz  Paris'te Bir Haftasonu..

                         

                         



18 yorum:

  1. Hemen listeye alayım ben bu filmi!! Zira Paris'te geçen her filmi ben de çok severim, senden de onay almışsa seyredilir bu film:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yakında paris filmleri serisi de yapacağım :)

      Sil
    2. Lütfen paris filmleri serisi yapın.2 hafta oldu Fransızca kursuna başlayalı ve yılbaşında Paris tatili hayalleri kurmaktayım:)
      Ama sormadan edemedim,Paris'te yılbaşı iyi bir fikir mi?Kalabalığı ve soğuk hava beni ürkütüyor.Bu konuda biraz fikir fena olmaz.Teşekkürler.

      Sil
    3. evet yapıyorum zaten. seyrettiklerim , seyretmediklerim..yılbaşında güzel olmaz mı paris, her haliyle güzel. her mevsim de faklı. gezme deyince soğukta olsa beni korkutmaz
      hatta farklı bir tatil olur. soğukta gezip sıcak kafelerde mola vermek, ısınmak için sergi , müze gezmek, hele bir de kar varsa parklarda gezmek çok güzel oluyor. belki eyfele çıkmak zorlaşır rüzgar , soğuk..

      Sil
  2. Hey! Kasım güzeldir:)
    Bu film bana iyi gelecek Buket.
    Hemen seyretmeliyim...
    Sonraaa... Paris'e yine yeni yendien gitmeyi hayal edeyim:)
    Du bi... Seni çoook özledim!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Valla ben de 20 yıl sonra aynı bu çift gibi tekrar
      gitmeyi hayal ettim. eğer gidersek kesin ben de bu kadın gibi olurum herhalde
      kocamda aynı. bi seyret bakalım beğenecek misin :)

      Sil
  3. Bu yazının altına imzamı atıyorum :)) Ama ne yazık ki ben yenik düşüp antidepresan ilaca başladım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dönem dönem batıp çıkacağız biz, ruhum ölene kadar böyle
      çalkantılı olacak bence. antideprasan iyidir bence. beyin kimyasallerimizin
      ara ara ayara ihtiyacı var. herşey olağandır diyorum. bunalımım geçecek diyorum
      bakalım işe yarayacak mı bu tür ümitler

      Sil
    2. buket ve füsun, size antidepresan niyetine bir film önermek istiyorum. equilibrium:)
      vaktiniz varsa, ilkin bi ön yazı okuyuverin:

      http://hayalkahvem.blogspot.com.tr/2012/12/eyvaaah.html

      Sil
    3. hemen baktım filme ve yazına hayal kahvem. ah senin blog yazılarını çok özledim. onlar
      ne sağaltıcı, zevkli yazılardı. facebookta yayınlıyorsun ama blogtaki tadı alamıyorum ben nedense. çoğunu zaten okumuştum. artık geri dön buralara !!

      Sil
  4. Canım, buketcim;
    Bende filmi hemen bekleme listeme dahil ettim. Gençler açısından bakıldığında yorumlar çok net olmuş ama zaten anlamalarını da beklemiyorum ne yazık ki çünkü çocuklarımız o bilinçle yetişmiyor. Sanki kendileri yaşlanmayacak hep o halde kalacak gibi kendilerinden büyüklere uzaylı muamelesi yapıyorlar. Bu konu sinirimi bozuyor düşündükçe. Neyse, filme dönelim, yeniden çok merak ettim. Dediğin gibi o gezdiğimiz sokaklar, kitapçı, restoranları yeniden görmek çok acayip bir duygu. Ben de Paris'e gittikten sonra oraya dair bütün filmleri yeniden izlemek istedim, hala da istiyorum.
    Ruh halime gelirsek, bu sıra ben de tıpkı yukarıda yazdığın haldeyim. Yazılarıma ilham oluyor aslında puslu, karanlık havalar ve yazmaya itiyor beni ama bu sıra çok depresifim, hiç bir şey yapmak istemiyorum hatta kek bile yapasım yok. Ülkenin durumu tabi tüm sıkıntıların en büyüğünü oluşturuyor, bizim için bir de uzaklık var tabi o da cabası. İşte bir acayip haller. Umarım kısa zamanda toparlar eski enerjime kavuşurum tabi sen de öyle:)
    Sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kime sorsam aynı Tuğba. kesin mevsimlerin etkisi, yazdan kopamayışımızın etkisi bence. dediğin gibi bloglara daha çok bakmaya , yazmaya başladık yaza göre. ama bugün pastırma yazı tekrar geldi bizim buralara . güneşli havanın etkisini hissettim hemen. bir kek yaptım o sevinçle ..film izleme mevsimimde başladı hem, o da güzel :)

      Sil
  5. Biran once mevsimin etkisinden kurtulmanizi ve bugunler de cok zor olsada mevsimin guzelliklerini gormenizi umit ediyorum. Film Paris temali olunca benim de listeme girdi, paylasim icin tesekkurler ;)

    YanıtlaSil
  6. Paylaşım için teşekkürler.Benim de favori paris filmlerim köprü üstü aşıkları ve amelie:):)

    YanıtlaSil
  7. Kafka ne derse güzel der..
    filmi aldım listeye :)
    ha bir de, sanki kış mevsiminin ayrı bir samimiyeti var. yani en azından bana öyle geliyor...

    YanıtlaSil
  8. sevgili Buket,
    döngüselliğe inanırım ben de; her zaman aynı enerjide kalamıyoruz. mutsuz olma yeter. hüzün ve durmak ihtiyacımız olabiliyor bazen...
    olumsuz film yorumlarının "hah bana göre film" dedirtmesini ben de yaşıyorum zaman zaman:) "genele hitap etmiyorsa sevebilirim" diyorum:)

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...