10 Mart 2023 Cuma

Bugün Cuma

                             Mart ayının bir cumasına daha gelmiş bulunuyoruz. Büyük depremin üzerinden bir ay geçti. İnsanlar yolunu bulmaya çalışıyor her felakette olduğu gibi. Televizyonda Ukrayna savaşını seyrediyorum. Büyük bir duyarsızlaşma haline geçiyoruz tüm olan bitenden haberdar olarak. Ateş düştüğü yeri çok fena yakıyor. İçinde bulunduğumuz güzel ve güvenli alanlarımızın her an bitebileceğini biliyorum. Ne olacağına dair hiç bir fikrimiz yok, güvencemiz yok. Ne yapmalı? Fazla da anlamlandırmamalı bu dünyada ki yaşantıyı.

                              Tüm dinlerde ki anafikir zaten bu değil mi? Kendini önemseme bu kadar çok, kendini bulmaya , tanımaya çalış, düzgün yaşa, Yaradanı farket, dünyada ki zaman kısıtlı ve bir geçiş alanı olan dünyaya çok da bağlanma. Şu sıralar okuduğum Atlıkarıncada Bir Tur Daha kitabında da yazar  Hint felsefesinde ki yaşam bakış açılarına odaklanmış. Yazar Terzani'nin kanser olup şifa bulmak amaçlı çıktığı uzakdoğu seyahatlerinde anlattıklarını okuyunca bunlara İslam görüşünde de aşina olduğumu görüyorum. 


700 sayfayı sindire sindire okudum. Terzani uluslurarası bir gazeteci ve aklın, bilimin yolunu takip etmiş, tedavisini Amerika'nın en ünlü hastanesinde olurken şifayı manevi yollarda arama ihtiyacı duyup yollara düşmüş biri. Maddesel dünyada her zaman bir şeyler eksik kalıyor. Ruhen bunu hissediyoruz. Her coğrafya da çeşit çeşit insanların farklı ama özde aynı hisler içinde olduğunu görüyoruz.
'''' Biz Batılıların huzursuzluğunun bir bölümü, dünyada olup biten her şeyle ilgilenmek hatta onu değiştirmek arzusundan ortaya çıkıyor olmasın? Doğu düşüncesi, bizim dışımızda ki hiç bir şeyin değiştirilemez, tek umudun bizim kendi içimizde gerçekleştirebileceğimiz değişiklik olduğunu ileri sürerken gerçekten büyük bir bilgelik sergiliyor olmasın?



Karavanımızı sattık ani bir kararla.  Prefabrik evimizi yaptırırken oluşan bütçe açığında kullanmaya karar verdik. Zaten haftasonlarımızı artık ev ve bahçesine ayırıyor, tatillerde de buna devam etmeyi amaçlıyorduk. Eğer emekli olursak ileri ki yıllarda tekrardan karavana dönmeyi düşünüyoruz. Her cumartesi ve pazar bağ evimize gidiyoruz. Seneye tamamen burada yaşamaya geçeceğiz. 
Sobayı yakıp ortamın sessizliğinde oturmayı çok seviyoruz. 


Bizim arsanın karşısında çok büyük bir meşe ağacı var. Şu an tüm yapraklarını dökmüş, baharı sabırsızlıkla bekleme de. Rüzgarlı günlerde evden ağacın sesini duyuyorum, içimi öyle mutluluk dolduruyor ki anlatamam. Bu arsa satılacak, ağaç kesilecek ve buraya bir apartman yapılacak diye ödüm kopuyor.
İbni Arabi Hazretlerinden bir söz aklıma düşüyor her seferinde;
'' Eğer bir ağacın gölgesinde dinlendiysen onunla arkadaş oldun demektir.Arkadaşlık hukuku gereği, varsa imkanın o ağacı sulaman gerekir''


Bazı sabahlar arkadaşımı bu noktada bekliyorum işe gitmek için. Sağda ki binalar çocukluğumun geçtiği, on yıl yaşadığımız yer. Karşıdan bu evlere bakarken içim hüzün ve sıkıntıyla doluyor. Zamanında bu arabaların olduğu yerde bir dere akıyordu. Etrafta kiraz, kavak ve zeytin ağaçları vardı. Dere kıvrılarak sol taraftan aşağı doğru iner, bizim evleri soldan geçer, bir kaç yüz metre sonra Marmara Denizine dökülürdü. Spor alanının olduğu yer derenin kıvrıldığı, kavak ağaçlarının çok olduğu yer. İlkbahar döneminde akışı artardı. Elimizde kavanozlar dereye iner, kurbağa yavrularını yakalamaya çalışırdık. O yıllarda da tek başına ağaçlar arasında dolaşır, üzerlerine çıkar, saatlerce ağaç tepesinde otururdum.
Şimdi kaybedilen ve bir daha dönülemeyecek bu dönemi hatırlamak, cennetten bir köşe evimizin çevresinin artık her yerde gördüğümüz beton manzarasına dönmüş olduğuna tanık olmak, bin bir çeşit insanın zamanında biz bize olmanın verdiği tanışlık duygusunu emmesine görmek öyle acı ki..


Köye kaçış..
Her gün aynı saatlerde yola çıkmak, gitmeye mecbur olmak, bir şeylere mecburen endeksli olmak iş hayatında en çok canımı sıkan şeyler. Özgürlüğümü yok eden bir mecburiyet. Beton yığınlarından kaçmak, doğanın gücünü daha çok hissettiğim köye gitmek ise çok güzel. Keşke kıymetini bilse şu insanlar..


Okulda ki saatlerde çocuklarla geçirdiğim zaman çok güzel. Çok kalabalık olmayışı beni bezdirmeyen unsurlardan ve daha keyifli çalışmama vesile. Daha altı yaşında ki bu çocuklar birlikte olduğum bir çok yetişkinden kıymetli.
Kendi, tasarladıkları yüzük, bilezikleri bana takıyorlar.



                    Bu hafta içi portakallı kek yaptık, portakal çekirdeklerini çimlendirmeye başladık.
Bir hafta da böyle geçmiş işte. Ara sıra Diyanetin sayfasına bakarım, özellikle cuma hutbesini okurum. Bu gün yazılanlardan bir paragraf paylaşmak istiyorum;
Ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “İmanlarına iman katsınlar diye müminlerin kalplerine huzur ve güven aşılayan O’dur.” Hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyuruyor: “Sizin en hayırlınız, kendisinden hayır umulan ve asla kötülük beklenmeyendir.
Hayırlı olmaktan başka derdim yok şu dünya da..






6 yorum:

  1. I feel exactly as you do. Man has strayed far from what is right and good and natural. I am tired of concrete and tar being poured over the land and trees continuously being cut down for profit. A quiet life, spreading daily kindnesses any way we can is what we should be doing instead of backstabbing and waging war. It makes no sense to me that Russia bombs its neighbors yet sends humanitarian aid for earthquake relief. Truly there is some missing link in the brains of certain people -- their egos and narcissistic behavior are destroying everything that is bountiful and beautiful. Every day I ask why and shake my head in disbelief. I used to teach young children and worked many years in the schools -- but when my boys graduated and moved away, I quit working. Sometimes I miss it. But when I was working, I always longed to be at home -- especially on good weather days. Take care.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dear Tammy, I will retire soon. I will take care of my garden more. I love nature, flowers and animals. I don't want to get world news either.

      Sil
  2. '' Eğer bir ağacın gölgesinde dinlendiysen onunla arkadaş oldun demektir.Arkadaşlık hukuku gereği, varsa imkanın o ağacı sulaman gerekir''
    Ne kadar güzel bir söz bu. :)
    İnsanların çoğunluğu bunu anlayabilse keşke...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hep bir özen, itina, duyarlılık var bu kıymetli insanlarda. Bizde en azından öğütlerine kulak versek, onlar gibi olmaya çalışsak..

      Sil
  3. Bu dünyada hepimiz hayırlı olalım..

    YanıtlaSil

Cuma Geldi

                                   Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...