Tatar Çölünde ki Giovanni Drogo'nun kendini kaderin akışına bırakması, Camus'nün hiç bir şeyle mücadele etmeyen Yabancı'da ki kahramanı Meursault'nun bıkkınlığı, Canetti'nin Körleşme romanında ki Peter Kien'in kendine kitaplardan dünya kurmasına benzer hayat anlayışım var. Çabalayıp alın yazısını değiştiren, iyileştiren ve belki de mutlu olanlar vardır tabi ki. Ama hayat boyunca didinip daha iyisine ulaşmanın anlamsızlığına karar vermiş durumdayım. Drogo çölün ortasında ki kaleye geldiğinde geri döneceğine dair inancı vardı da ne oldu? Genç teğmen Giovanni Drogo hayatın anlamı üzerine kafa yormamış, biraz hayatın akışına teslim olmuştu romanda. Otuz yıl boyunca güvenlikli bir şekilde düşman beklemekle ömrünü geçirir. Ama farkında olmadığı bir şey vardır, fanilik duygusu. İhtiyarlayıp da kaleden gönderilince başka bir savaşın içinde bulur kendini. Ölümü kabullenme ve fanilik duygusuna teslim olma.
Nereden mi geldi şimdi bunlar aklıma. Her şey hatırlatıyor faniliğimizi bana; ister güneşli bir gün olsun içimi ısıtsın yumuşacık, bir şey duruyordur diplerimde beni huzursuz eden. İster kahkahalarla güldüğümüz sohbet meclisimiz olsun bir saat sonrası yine elimde kalan ıpıssız yalnızlık duygusudur. İster ailece yaptığımız uzun seyahatler yaşamış olalım, çok yakındır elimde bugünlere ait fotoğraflarla hüzünleneceğim günler. Hepsinin nedeni işte bu fanilik duygusudur.
Geçen gün hava yağmurlu olsa da müthiş enerjik kalktım yataktan. Hemen şemsiyemi aldım çıktım fırına doğru. Bize uzak olanı seçtim fazla yürümek için. Kahvaltı öncesinde yaptığım yürüyüşleri çok seviyorum, küçük mutluluklarımdan biri diyorum. Hayat bu işte mutluluğunuz bir anda duvarda gördüğünüz soğan çuvalıyla yarım kalıyor. Aman Allahım öyle çok üzüldüm ki anlatamam. Bu bir gün önce ölen teyzenin ve gelininin çuvalıydı. İlk önce teyze covid oldu hastaneye kaldırıldı mahallemizde. Sonra elli küsür yaşında ki oğlu ve gelini oldu, karantinaya girdiler. Sonra teyzenin öldüğü haberi geldi. Oğlu ve gelinini de hastaneye yoğun bakıma aldılar. Dün Geçen günde gelini vefat etti geri de iki evlat bırakarak. Dün de evin babasının acı haberi geldi mahalleye. Bugün evlerinin önünden geçerken gördüm balkonda ki çuvalı. 7-8 kilo almışlar belki tüm kış kullanırız demişler ve tüm hayalleriyle birlikte duvara asmışlardı.
Nasıl da fani değil mi, nasıl da korkunç bir çaresizliği var insanın. Bunca çıplaklığıyla acımasız gerçekliğe rağmen mutluluk peşinde koşmamız ne kadar da gülünç..
Ey nefsim! Anladım ki, dünyanın nimet ve lezzetlerine alışmışsın ve kendini onlara kaptırmışsın! Cennet''e ve Cehennem''e inanmıyorsan, bari ölümü inkâr etme! Bu nimet ve lezzetlerin hepsini senden alacaklar ve bunların ayrılık ateşi ile yanacaksın! Bunları istediğin kadar sev, istediğin kadar sıkı sarıl ki, ayrılık ateşi, sevgin kadar çok olur. O hâlde, yazıklar olsun sana ey nefsim! Dünyaya niye sarılıyorsun? Bütün dünya senin olsa ve dünyadaki insanların hepsi sana secde etse, az zaman sonra sen de, onlar da toprak olacaksınız!”
İmam-ı Gazalî
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilEvin içinde de yelek.. Terlikleri gidenlerin.. Saç fırçasındaki saçları..
YanıtlaSilOf çok zor.
yorumlara hemen basıyorum burada okuyorum Ceren. neyse..
Sil3 çocukları vardı en küçüğü 9 yaşında diğerleri büyük. eşi dostu
çok bir aileydi onlara sahip çıktılar. ama ne büyük acı değil mi?
adam öğretmendi bizim burada ki bir okulda. ama bir an da gittiler işte.
bu bana yakın olan bir olaydı ben de çok etkilendim.
ben de buraya bakmadan yukarıya yazmışım.
Siltamam o zaman.. allah kalanlara sağlık ve sabır versin.
Çok etkilendim, mekanları Cennet olsun...
YanıtlaSilAmin.. Benim de çok moralim bozuldu..
Silbende son postumda en alakasız yerde aklıma gelen Âşık Ruhsati deyişinden bir dörtlük paylaştım.
YanıtlaSilMevlam kanat vermiş uçamıyorsun
Bu nefsin elinden kaçamıyorsun
Ruhsati dünyadan geçemiyorsun
Topraklar başına vay deli gönül
yaş kemale erme halleri kendi adıma kırklı yaşlar sorgulaması zannımca Allah eksik koymasın
ah ne zamandır okuyamıyorum blogları. kendi yazımı yazıp bir iki blog okuyup çıkıyorum.
Silyazıların birikti , haftasonu okuyacağım inşallah..
kıyamam çok acı ya ne acılar yaşanıyor Allahım herkesin yar ve yardımcısı olsun..çok üzüldüm çok..
YanıtlaSilGerçekten ne acılar yaşanıyor ve hep çaresiziz bu konuda..
SilDuvara asılmış bir çuvalın anlamı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi. Çok üzüldüm aile için.
YanıtlaSilBen de çok etkilendim, haberlerde falan da hep duyuyoruz ama komşu olunca
Sildaha kötü oluyormuş insan..
Çok çarpıcı bir şekilde anlatmışsın ani ölümü, maalesef hayatın bir gerçeği, bir varız bir yok. Geçenlerde bir söz okudum nerede hatırlamıyorum, ilk önce ne boş laf dedim sonra üstüne düşününce derin ve gerçek geldi: "nefes alırken nefes al, yaşarken yaşa, ölünce öl." Yani yakınında ani ölüm olunca, insan yaşarken ölmüş gibi oluyor, ben öyle yorumladım bu sözü. Öldüğün zaman zaten öleceksin, ama yaşarken yaşamayla ilgilen. Kocaman sarıldım.
YanıtlaSilİnsan bir kez ölüyor evet, öncesinde düşünmenin faydası yok ama
Silölüm bilincinde olan tek canlı da insan. hep bu varoluş acısı bizimle
olacak bu yüzden..
Aslında hep vardı bu kadar farkında değildik ya da bu kadar sık farkettirmiyordu kendini bu salgına iyice ortaya çıktı ama görmeyen hala görmüyor farketmiyor malesef ölüm hiç bu kadar yakın olmamıştı sanki herşey boş çok düşünürsem çıkamıyorum içinden oyalıyoruz işte kendimizi 😔
YanıtlaSilBu kış daha da zor olacak diyorlar. ne büyük belirsizlik çöktü
Silhayatımıza değil mi? bilmiyorum bu salgından birşeyler öğrenmeliyiz belki.
çok tükettik dünyayı, kötülük aldı başını gidiyor, bilemiyorum :(
Yazdım yazdım sildim. Benim hislerimi de yazıya dökmüş gibisin. Ne dener ki? Ne varsa söylemişsin aslında.
YanıtlaSilKomşularınız için de çok üzüldüm. Mekânları cennet olsun.
çok hüzünlü her şey aslında..
SilHüzünlü bir yazı olmuş :( ama istediğimiz şeylerin peşinden gitmeyelim mi ? :(
YanıtlaSil