11 Aralık 2020 Cuma

Cuma Gelmiş

                                 Merhaba Cuma, merhaba blog ahalisi!

                                Valla zor bir işi yapıyoruz şu mecrada. Niye mi derseniz ; uzun uzun yazıların okunmadığı, blogların artık demode kaldığı ve bir çok insanın terkettiği bu nostaljik alana gelip okuyorsanız sonuna kadar bravo! Bir taraftan da çok üzülüyorum, yıllardır yazıyorum çünkü. Benim gibi yazan blogçular artık çok az. Eski blogçuları çok özlüyorum ama yapacak bir şey yok.

Kimse olmasa da okuyan , tarihte iz bırakmak amaçlı ve bir gün kızım dönüp dönüp okuyacak diye yazıyorum. Kimbilir belki torunlarım bile okur !

                              Hafta her zaman ki gibi geçti sağlık, sakinlik ve rutin bir çizgide . Çok çok şükrediyorum buna. Kötü olaylara rastlamadan süren hayat gibisi yok.


Ah okulum! Çocuksuz bu günleri de görecekmiş. Sisli puslu okul günlerimizi özledim. 


Ortancalarım bu aya kadar böylesine güzeldi ama bu hafta içi budama yaptım hepsine. Bahçeyi süpürdüm, gülleri de budadım, saksıları temizledim.


Kaktüslerimi daha korunaklı yere taşıdım. 


                        Balkonda olanları da bir masaya dizip iyice kuytu yere çektim. Soğuk havalarda bile bu şekilde dışarıda kalabiliyor kaktüsler. Hatta bir sene üzerlerine kar bile yağmıştı.


Bu hafta tabi ki kek yaptım. Havuçlu ve cevizli ...


Hatta kek olduğunu duyan arkadaşlar ertesi günü geldiler. Allahtan hava ılıktı. Biz de bu sefer arka bahçeye geçerek kahve ve kek eşliğinde sohbet ettik.


Bahçenin en güzel zamanı. Çünkü kiraz ağacım yapraklarını iyice sararttı ve döktü...


                 Bu hafta okuduğum ilk kitap Aydın Boysan'dan. Kitabı  Okurken onun konuşmasını dinliyormuşum gibi geldi.


Sonrasında Aziz Nesin'in aslında çocuklar için yazdığı bu kitabı okudum. Kurtuluş Savaşında unutulmayacak isimlerin hayat hikayelerini yazmış. Bilmeme rağmen tekrar okurken duygulandım. Diğer kitaba başlayıp 30 sayfa falan okudum ama bol siyasi görüş içerikli olunca çok şişip bıraktım. Off okuyamıyorum artık bu tür. Zaten boğazımıza kadar  politik her şeyimiz, aman kalsın!


                    Sabahları çayımı alıp koltuğuma oturup dergi okumayı çok seviyorum. Muhit dergisi de politik tarafı olan bir dergi ama bazı yazarlarını sevdiğimden alıyorum. Diğer kitap cep kitabı gibiydi, 2 günde okudum.




Mutfak camı manzaram...



                                Okula beraber gittiğimiz öğretmen arkadaşımda bu hafta eşiyle Covide yakalandı. Allahtan hafif atlatıyorlar. Onlar için de havuçlu kek yapıp götürdüm. İnşallah herkes şifa bulur şu hastalıktan. 


                            Sevdiğim öğretmen çift arkadaşım var eski okulumdan. Onların bahçesinde görüştük geçen gün. Hava çok güzeldi, biraz onların evine yürüyüş yapayım demiştim. Haberleri yoktu geleceğimden. Ben bahçelerinden içeri girerken onlarda evlerinden çıkıyorlardı. Onlarda yürüyüş yapacaklarmış, ellerinde bir paket vardı. Şu işe bakın; onu da bana uğrayıp vereceklermiş. 
Beni görünce çok şaşırdılar. İlk yeni yıl hediyemi de almış aldım. Aralık ayını çok seviyorum bu yüzden. Bir çok arkadaşıma hediye hazırlıyorum , kart yazıyorum. Öyle iyi geliyor ki bu süreç. 
Bu tür şeyler ıvır zıvır işler bir çokları için ama ruhumuza iyi geliyorsa neden olmasın!
Kısıtlı haftasonumuz hepimize huzur ve dinlence versin, iyi günler!
























26 yorum:

  1. seni okumak çok zevkli arkadaşım. sevgiler

    YanıtlaSil
  2. Ben severek okuyorum. Fotoğraflarına bakmayı da çok seviyorum. İnstagramın bir gün tükeneceğini düşünüyorum. Blog dünyasını blogcular için toplayıcı bir misyona sahipken instagram kullanıcısını yalnızlaştırıyor. Hem oraya uzun uzun, içinden geldiği gibi yazılmıyor. Ara ara bilinçli olarak mola vermekle birlikte blog yazmaktan bıkmadım hiç. Hem iyi ki bu postu hazırlamışsın... Nasıl içaçıcı, neşe verici... Gidip fotoğraflara bir daha bakıyım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aman Rusyena sen hiç bırakma, ben de senin sayfanı çok seviyorum..

      Sil
  3. Şu keklerine var ya, hastayım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kaç yıl önce gelmiştin balkonda oturmuştuk. bir daha da
      kısmet olmadı ne yazık ki. bu dönem de istesek de olmaz. off ya :(

      Sil
  4. Blog yazarlarını -tabii kendimi de- nesli tükenen pandalar gibi hissediyorum bazen. Bir parmak hareketiyle geçilip gidilen onca ağdansa burada emek verip bir şey ortaya koymak buraları bilmeyenler için pek anlaşılır olmasa gerek :) Eski blog yazarları belki teker teker ortamı terk ediyorlar, ama yeni blog yazarları da aramıza katılıyorlar :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yeni blogcularda var baya. Ben 10 senedir yazıyorum
      nasıl da geçti bunca yıl diyorum. iyi ki de yazmışım. ara ara eski
      yazılarıma dönüp bakıyorum, bu bile benim için çok güzel bir şey..

      Sil
  5. Draga mea,
    Prajitura cu nuci si morcovi... trebuie incercat! Multumesc de idee.
    Poza suberba la masa cu frunze ingalbenite si delicii!
    Cele mai calde salutari,
    Mia
    Mia

    YanıtlaSil
  6. Bazen artık geçti bırak yeter diyorum kendime blog için. Bir yanım böyle dese de bir yanım tesadüfen karşıma çıkmış bir kareden, modelden herhangi birşeyden kafamda post tasarlarken buluyorum kendimi, çelişkideyim. Ah okullar nasıl hüzünleniyorum gördükçe bizim eve zil sesi gelirdi ilk zamanlar çalıyordu okula giden olmasada duyunca üzülürdüm, bahçe işleri çiçeklerle uğraşmak çok güzel, en istediğim şey, kek harika görünüyor bu hafta benimde aklımda browni vardı bir türlü yapamadım, mutfak manzarası da şahane. Aziz Nesin'in bu kitabını okumadık, oğluma da mutlaka okutuyorum Şimdiki Çocuklar Harikayla sevdi ilk başta, bunu da okuyalım. Yılbaşı hediyeleri ne güzel, aklımdan çok şey geçse de harekete geçemedim, çok değişken bir ruh halim var, bir an hevesliyim bir an herşeyden bıkmış, özene bezene birşeyler yapanları görünce hadi diyorum ama bakalım.. Mutlu haftasonları..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Derya sen de mi balıksın ya da ikizler. ben balık olunca ruh halim çok dalgalanım
      yaşıyorum. bakma böyle pozitif şeyler paylaşmama devamlı. günde kaç posta gözlerim sulanır her şeye biliyor musun? çok karamsarım aynı zamanda ama daha da
      dibe batmamak için hep bir şeylerle oyalanmak istiyorum

      Sil
    2. Yok ben akrebim yükselen vs onun hakkında hiçbir fikrim yok fazlasıyla duygusal takılıyorum bende sevinçlerim bile hüzünlü o kadar ama sanırım ikimizde bu yönümüzü dışa veya bloğa çok yansıtmak istemiyoruz 😔

      Sil
    3. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

      Sil
  7. Ben de sizin gibi düşünüyorum blog hakkında. Ben de oglum için yazıyorum. Ona notlar bırakmak için. Gerisi cok da mühim değil. Ne güzel fotoğraflardı:) sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi? Bunca şeyi okuyup bir de bir şeyler yazan arkadaşlar olunca
      değmeyin keyfime

      Sil
  8. Endişe etmeyin uzun yazılar okunuyor, arada hoş şeyler de oluyor, üstelik Google şimdilerde reklam veren işletmeleri önlerde sıralasa da:) Umutlanın ve motivasyonunuzu kaybetmeyin diye bir örnek: Bir kitap hakkında bir yazı yazmıştım geçenlerde, bir baktım çevirmeni altına yorum yazmış, üstelik yazarın İsviçre'den katılacağı bir söyleşiye beni davet etmişti:) Uzun yazan biri olarak hiç vazgeçmedim, niyetim de yok:)

    Şu linkteki yazımın yorum kısmında: https://laparagas.blogspot.com/2020/09/bayldgm-dizi-sasrdgm-kitap.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ay ne güzel bir motivasyon! reklam verenleri, sisteme hizmet edenleri
      tabi öne alıyordur. bizim gibi gelenekselcilerin umurunda da değil gerçi
      bu durum. ama bir zamanlar yazan arkadaşların artık burada
      olmamalarına çok üzülüyorum. başka bir tadı vardı sanki o yılların.
      sizin yazıyı da merak ettim hemen bakıyorum..

      Sil
  9. Canım Pelinpembesi.. Sana "sütlükave"ye gelesim geldi.....

    YanıtlaSil
  10. Fotoğraflar yine harika.. en çok okulun sisler içindeki filmografik görüntüsü içime dokundu. Bahçe, kitaplar, kekler, çaylar, sohbet.. hepsi harika.. Güzellikler seninle olsun Buketciğim.. <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Okulumu en son bırakan bendim biliyorsun. Herkes evdeyken biz anasınıfçılar gidiyorduk
      geçen haftaya kadar. en son gün çektim bu fotoğrafı. zaten bizim okulu
      hep böyle sisler içinde hatırlayacağım. milli eğitimden devamlı bilir kişiler
      gidiyor geliyor çünkü okul çok eski ve sobalı. böyle olunca yıkıp tekrar
      yapmak istiyorlar. ama laf aramızda ben hiç istemiyorum, hep bu
      halde kalsın ben emekli olana kadar diyorum. büyük ihtimalle de yapılmaz
      çünkü öğrenci yok fazla köyde.

      Sil
  11. Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  12. Bravolardan bir tanesini kendime alıyorum. Zira ayakta kalmaya çalışan blogları halen okuyorum. Ben de yazıyorum.
    Fotoğrafların hepsinden pozitif enerji yayılıyor. Aydın Boysan'ın İstanbul'un Kuytu Köşeleri adlı kitabını okuyup çok beğenmiştim. Anlatımı çok güzeldi.
    Havuçlu cevizli kekin içinde tarçın da varsa bayılırım. Canım çekti şimdi.
    Ben de yılbaşı için küçük hediyeler hazırladım arkadaşlarıma. Burada aslında hediyeleri ayın 24 de veriyorlar. Ama ben ayın 31 de vereceğim.

    YanıtlaSil
  13. Yazın nasıl içimi açtı... Ben de çok özledim eski zamanları, nasıl kalabalıktık, herkes sürekli yazıyordu. Hep youtube yüzünden oldu böyle, bir da instagram. Herkes alıştı izlemeye, okumak ve yazmak zahmetli geliyor artık herkese :(

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...