Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Geçmiş yılların fotoğraflarına bakıyorum ne çok özenli, güzel şeyler ile çevriliymiş etrafımız. Her hafta çiçek alabiliyormuşum mesela. Uygun fiyatlar da olunca hayatımızda estetik daha çok oluyordu gibi geliyor. Pazarda köylülerin getirdiği nergisler bile masumluğunu kaybetti. İki sap nergis için ilk haftalarda 30 tl istenirken sonra ki haftalar 100 tl oldu. Durmadan zam yapmak neye dayanıyor anlamıyorum . Benim gibi yaşamında böyle küçük mutluluklara tutunmak isteyenler yine de alıyor. Mesela bu frezyaları almışım geçen senelerde. Özenle sarılıp sarmalanarak elime verilmişti. Bu sene frezya da yok piyasada..
Bu hafta geri gelen soğuk hava dalgası ile kara doyduk. Eksilere düşen sıcaklık ile sabah sokaklar beyazlara büründü. Sabah ayazında kalkıp yollara dökülmek çok zordu ama bir de çıkınca, o taze havayı ciğerlerime çekince hep derin bir ''ohh'' çektim.
İki gün okullar da tatil olunca değmeyin keyfimize.
Karla kaplanan sokağımızı görünce eşyaları topladık, bağ evimize gittik. Sabah erken saatlerde yola çıkınca daha çamura dönmemiş yollarda ilk yürüyen olmanın keyfiyle dolaştık. Eve gidene kadar mahalleler arasında ki kış manzarasıyla uzun zamandır özlediğimize kavuşmuş olduk.
Bağ evimize geldiğimizde ortam öyle güzeldi ki. Etrafta kuşlar cıvıl cıvıl koşturuyorlar, sabah sessizliğinde cennetteymiş gibi hissediyorduk. Uzun zamandır evde olmayınca evin ısısı da buzhane gibiydi. Sobanın iyi tarafı kısa sürede her yeri ısıtması. Hemen sobayı yaktık, odunları taşıdık ve kahvaltıyı hazırladık. Prefabrik evler ısınır mı ısınmaz mı diye çok soruluyordu. Yakarsan güzelce sobayı hemen ısınıyor. Ama çok çabuk da soğuyor.
Kış sebzelerim hala büyüme döneminde. Kış bitecek onlar hep aynı. Bence bu sebze büyütme de ilgi alaka da çok önemli çünkü sadece ekilip bırakılan bitkilerde fazla büyüme olmuyor. Biz de devamlı gelemiyoruz buraya, yazın ektik sonra da yağmurlarla büyüttüler kendilerini.
''İnsan, çektiği ıstırap nispetinde zevk duyar: Ne kadar acıkırsa yemekten, ne kadar yorulursa dinlenmekten, ne kadar ararsa bulmaktan o derece zevk alır. ''
diyor Peyami Safa Bir Tereddüdün Romanı'nda. Her şey zıttıyla anlam kazanıyor. Keyif, mutluluk, huzur istiyoruz devamlı ama bize bunların değerini bildiren karşıtları.
Pazartesi okullar açıldı ama bizim köyde kış tüm şiddetiyle devam ediyordu. Okulun suları donmuş ve iki gün çözülmedi. Yollar karlar ile kapanmış, tuzlama yapılınca açılmıştı, minibüsle kolaylukla gittim. Fazla çocuk gelmedi bu soğukta, sonrasında okul normale döndü.
Okul çıkışı yollara koyuldum, soğuk demeden gezdim dolaştım.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şeriflerinde; “Bir kimse kıyamet günü ömrünü nerede tükettiğinden, ilmi ile ne gibi işler yaptığından, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, vücudunu nerede yıprattığından sorulmadıkça bulunduğu yerden ayrılamaz.” buyurmuş.
Her anımın dolu ve verimli geçmesi için çabalıyorum. İşimde zaten elimden geldiğince olması gerekeni yapıyorum. Sonrasında da okuma, yazma, bir şeyler üretme ile geçsin istiyorum.
Okumak için kütüphaneye giderim hep. Hatta ilçede en çok okuyan vatandaş seçilmiştim zamanında :)
Kütüphaneye gidip dergileri okumak en büyük zevkim. Her zaman yapamıyorum, iş çıkışı mutlaka yapılması gerekenler oluyor. Belki bir gün emekli olunca buralarda daha fazla zaman geçiririm. Arkadaşlık, akrabalık ilişkilerimde de her insan da olan inişler çıkışlar oluyor. Bunlardan fazla etkilenmiyorum artık, insanız işte çok da umut bağlamamak lazım insan ilişkilerinde. Belli zaman birlikte olduk, güldük eğlendik, şimdi yollar ayrıldı, yapacak bir şey yok modundayım şu elli yaşımı da gördükten sonra.
Asıl ne yapılması gerektiğini Selçuk Baran Günlüklerinde yazmıştı, dediklerine katılıyorum;
"Velhasıl bilmiyorum, insani ilişkiler üzerine bu kadar kafa yormaya değer mi? En iyisi okumak, okumak… Kafamı olumlu şeyler üzerinde işletmeliyim. Geriye fazla gürültü etmeden yaşamak ve sevmek kalmalı."
Bu hafta içinde gidip Yukio Mişima'nın iki kitabını aldım. Birisini okumuşum meğer, ilk satırlarda aklıma geldi ama devam ettim ve bitirdim. Denizi Yitiren Denizci güzel bir kitap. Kitapta konu olan ergen çocuk gibi Sartre'ın Bir Yöneticinin Çocukluğu kitabında da benzer mevzu vardı. Bu oğlan çocukları ergenlikte ne kadar çok yönlerini kaybedip boşlukta kalıyorlar diye düşündüm. Erkek çocuk ebeveyni olmak farklı bir şey galiba, zorlu tarafları fazla.
"Bir kitap, bir roman, bir şiir okuduktan sonra okuduklarımız aklımızda kalmasa bile asla aynı insan olmayız" demişti Doğan Cüceloğlu.
Şu kafelere gitmeyeceğim artık diyorum ama mecburda gidiyoruz arkadaş buluşmaları için. Bir kafe vardı bizim burada, dışarıdan beğeniyordum. İçeri girdiğimde sigara içiliyor mu diye sordum ( nereye gitsem soruyorum ve çoğunda da hemen heyecanla tabi içilir diyorlar )
Sahibi genç çocuk tabi ki deyince, o zaman girmiyoruz deyince, kimse yok zaten siz girin içirtmeyiz dedi. Kabul edip girdik.
Ne yazık ki çoğu yer böyle olmuş. Sigara yasağına rağmen kafelerde içmeye izin veriyorlar.
Geçenlerde bir araştırma okudum; Avrupa^da en çok sigara içen ilk üç ülke;
1. Makedonya
2. Türkiye
3. Bulgaristan
sıralamasındayız. Zaten şöyle etrafınıza bakın sigara içmeyen çok az insan olduğunu gözlemliyorsunuz. İçilen bir yer de oturduğum zaman eve geldiğimde montuma kadar her şeyimi yıkıyorum, duş alıyorum mutlaka. Bu kadar mı bir şeyden nefret edilir..
Bu hafta boyunca izlediğim filmler. Artık filmleri uzun uzun mu çekiyorlar anlamadım. Neyi açsan en az iki saat. abau hafta ki filmlerin ilk ikisi belgeseldi. Dans First Samuel Beckett hayatını anlatıyor. Bye Bye Tiberias köklerini özleyen ortadoğulu birinin geçmişine yolculuk..
My Favourite Cake merak ettiğim filmdi, düşmüş internete nihayet. İnceden inceye kalp sızlatan cinsten, fena değil. It Ends With Us biraz kafam dağılsın , günümüz aşkları bakim nasılmış diye izlediğim film. Çok da iyi değil tabi ama mevzular hep bilindik. Kadın her yerde, her ülke de benzer sorunlarla boğuşuyor. Güzelcene bir kadın, eğitimli falan yakışıklı, biscolata erkeğiyle tanışıyor. Adam üstelik eğitimli ve zengin. Olaylar sıra sıra geliyor sonrasında. Ya artık çok film izlemekten mi ya da artık sosyoloji psikolojide master yapacağım artık en baştan ne olacak ne bitecek anlıyorum. Ama şu her filmde olan kadının aleyhinde ki alt metinler, kafa yıkamalar yok mu!
Sevgili hemcinslerim, aman aldanmayın aşkmış, özgür cinsellikmiş gazına gelip kendinizden vermeyin, sonuçta hep aynı sorunlarla boğuşuyorsunuz!
Dün bir arkadaşımla buluştuğumuzda kütüphaneden kitaplar aldığını söyleyip bana gösterdi. Baktım bir tanesi benim aldığım, okuduğum ve içine öğrencilerimin yaptığı küçük bir resim koyduğum kitap. Ona açıp içine bakmasını söyledim. Gerçekten de minik resmi bulduk. Benim için de günün süprizi oldu. Her okuduğum kitabın içine koyuyorum böyle resimler, acaba kimlere çıkıyor?
Bu haftanın videosu geldi 💚
Yarın Ramazan ayı başlıyor. Bu gece teravihe başlıyoruz, sabaha karşı sahura kalkacağız kısmetse. Her sene heyecanla beklenen aya ulaştığımız için çok mutluyum. Diyanetiin bugün ki hutbesinden bir bölüm;
''Teravih ki, Sevgili Peygamberimiz
(s.a.s)’in kıldığı, kıldırdığı ve ümmetinin kılmasını
istediği, sahabe-i kiramdan beri günümüzdeki şekliyle
kılınagelen sünnet bir namazdır. Teravih; yorulan
ruhlarımızı dinlendiren, daralan gönüllerimizi
ferahlatan, günahlarımızın affına vesile olan müstesna
bir ibadettir. Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle
buyurmaktadır: “Kim, inanarak ve sevabını
Allah’tan bekleyerek teravih namazını kılarsa
geçmiş günahları bağışlanır.”
Ramazan, oruç ayıdır. Peygamber Efendimiz
(s.a.s), “Mübarek Ramazan ayı geldi. Yüce Allah bu
ayda oruç tutmayı farz kıldı. Bu ayda cennet
kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır…” buyurmaktadır. Mukim, akıllı ve büluğ çağına ermiş,
hastalık ve yolculuk gibi dinen geçerli bir mazereti
bulunmayan her Müslümanın Ramazan ayında oruç
tutması farzdır.
Ramazan, Kur’an ayıdır. Yüce Rabbimiz,
“Ramazan; insanlar için bir hidayet rehberi, hak ile
batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak
Kur’an’ın indirildiği aydır...” buyurmaktadır.
"Belli zaman birlikte olduk, güldük eğlendik, şimdi yollar ayrıldı, yapacak bir şey yok modundayım şu elli yaşımı da gördükten sonra." :) Bana bıraktığın yorumda da geçiyor sanırım bu cümlen :) Kar manzaraları çok güzel, bu sene bizde hiç kar olmadı, ben de sürekli kar manzarası istedim Türkiye'deki arkadaşlarımdan. Barajlar da güzel dolmuş, inşallah bu sene verimli geçecek çiftçilik... Ufak güzellikler ve fark etmek, herkese nasip olmuyor. İnce ruhlar lazım.... Hayırlı Ramazanlar, kolayca geçsin oruç günlerin...
Teşekkür ederim Ceren, artık kış aylarına denk geldiğinden ramazan oruçlu günlerde zorlanmıyoruz. Açlıktan hiç etkilenmem, şu baş ağrılarım olmasın da enerjim yüksektir. Ama sabah başlarsa baş ağrım yandım demektir, bol geveze 5-6 yaş çocuklarla dolu sınıfta çok zorlayıcı oluyor. Malum bizde 5 dakika mola da yok. Sana 50 yaş dönüm noktasından bahsettim, kesinlikle var. Kendine, keyfine, özgürlüğüne odaklandığın bir yaş dönemi. Selçuk Baran'ın dediği gibi çok da önemli değil insanlara ve ilişkilere anlam yüklemeyelim. C.Meriç demişti sanırım iyi ki kitaplarım var, yola devam yani..
Hayırlı ramazanlar. :) Ben ki çiçek hiç almam ama sizinkilere bir özeniyorum bilemezsiniz. Kafelerde sigara içilmesinden bende çok rahatsızım. Bağ evinizin kış görüntüsü kalbimi çaldı.
frezya en sevdiğim çiçek :) bahar geldi artık bu haftasonu :) 10 15 derece olacak artık :) pahalılık evet yani milletce başka şey konuşamaz olduk :)
YanıtlaSilBu kadar da pahalılık olmazdı, ipini kopardı millet. Biz bile
Silyakınıyorsak vah yani..
"Belli zaman birlikte olduk, güldük eğlendik, şimdi yollar ayrıldı, yapacak bir şey yok modundayım şu elli yaşımı da gördükten sonra." :) Bana bıraktığın yorumda da geçiyor sanırım bu cümlen :)
YanıtlaSilKar manzaraları çok güzel, bu sene bizde hiç kar olmadı, ben de sürekli kar manzarası istedim Türkiye'deki arkadaşlarımdan. Barajlar da güzel dolmuş, inşallah bu sene verimli geçecek çiftçilik...
Ufak güzellikler ve fark etmek, herkese nasip olmuyor. İnce ruhlar lazım....
Hayırlı Ramazanlar, kolayca geçsin oruç günlerin...
Teşekkür ederim Ceren, artık kış aylarına denk geldiğinden ramazan
Siloruçlu günlerde zorlanmıyoruz. Açlıktan hiç etkilenmem, şu baş ağrılarım
olmasın da enerjim yüksektir. Ama sabah başlarsa baş ağrım
yandım demektir, bol geveze 5-6 yaş çocuklarla dolu sınıfta çok
zorlayıcı oluyor. Malum bizde 5 dakika mola da yok.
Sana 50 yaş dönüm noktasından bahsettim, kesinlikle var. Kendine, keyfine, özgürlüğüne odaklandığın bir yaş dönemi. Selçuk Baran'ın dediği gibi çok da önemli değil insanlara ve ilişkilere anlam yüklemeyelim. C.Meriç demişti sanırım iyi ki kitaplarım var, yola devam yani..
İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz. Hayırlı Ramazanlar.
YanıtlaSilçok teşekkür ederim, iyi ki siz de varsınız etkileşim halindeyiz,
Silpaylaşıyoruz düşüncelerimizi duygularımızı..
Frezyaya ayrı kar manzaralarına ayrı meftun oldum, çok güzeller. :)
YanıtlaSilRamazanınız hayırlı olsun. :)
Teşekkür ederim..
SilDolu dolu ve güzel geçmiş hafta çok beğendim fotoğrafları özellikle de karlı olanlar her zaman favorim.
YanıtlaSilSevgilerimle.
Teşekkürler :)
SilHayırlı ramazanlar,
YanıtlaSilHayırlı Ramazanlar..
SilHayırlı ramazanlar. :) Ben ki çiçek hiç almam ama sizinkilere bir özeniyorum bilemezsiniz. Kafelerde sigara içilmesinden bende çok rahatsızım. Bağ evinizin kış görüntüsü kalbimi çaldı.
YanıtlaSilHayırlı Ramazanlar!
SilŞu yolunu kaybeden erkek çocuk kitaplarını ben de okusam :)
YanıtlaSilBunlardan başla, ama farklı yönleriyle ele almış. Asıl konudan bağımsız yani..
Sil