29 Eylül 2023 Cuma

Merhaba Cuma!

                              Eylül ayı bitip ekime girerken sonbaharın sesini yavaş yavaş duymaya başladık. Bizim buarlarda gündüzler hala sıcak ama çok da bunaltmıyor. Gece artık battaniye örtüyorum ama bazen sıcak bastığından yatak odamın penceresini açıyorum, içeri giren gece serinliği iyi geliyor, uykumu daha derin yapıyor. Yaz bitmesin, soğuklar başlamasın diyenlerden değilim çünkü serin havayı daha çok seviyorum. Yazın o aşırı sıcaklığında da bir şey yapamadık, eve hapistik. Eylül benim için geçiştir, yazın rehavetinden çıkarak artık kışa doğru yapılan yolun başıdır. Bol koşturmacası da vardır; okulların açılışı, yeni öğrenciler ve veliler, yapılacak bir sürü iş, evde kışa hazırlık işleri, büyük temizlik, halıların, kilimlerin yıkanması, kışlık giysilerin ve ayakkabıların çıkartılması, yazlıkların yıkanıp dolaplara kaldırılması, domates suları, turşular, tarhanalar ve bu yıl kızımın yuvadan uçuşu...

                           Kızımdan ayrılmaya iki gün kala yüreğim buruk.. Canım da sıkkın hissediyorum ama bir yandan üniversite gibi bir dönemece sağlıkla geldiği içinde mutluyum. 

                             Sabahları evden çıktığımda beni karşılayan kabağıma bir günaydın!

                           Okula gitmek üzere yola çıktığımda bazen sahil yolunu yürüyorum. Deniz kenarına gittiğimde ilk bu güzel ağacı görüyorum. Mevsim değişikliklerini gözlüyorum bu ağaçta. Yavaş yavaş saramaya başlayan yapraklar salına salına düşüyor altına.


                      Sonra simit almak için Maviş fırına uğruyorum. Ayaküstü Maviş teyzeyle laflıyoruz, her seferinde niye köye öğretmen olarak gittiğimi soruyor.Şehirde onca okul varken hiç mi üşenmiyormuşum :)


                  Okula gittiğimde zaman olunca biraz okul çevresinde dolaşıyorum.  Bu hafta içinde Peygamberimizin doğum gününü kutladık. Aslında kutlamak demek biraz bana herşeyde olduğu gibi bu haftaları ya da özel anları günümüz ölçeğinde cilalayıp ifşa etmek gibi geliyor. Ama tamamen sessiz kalmayı da inancıma ters buluyorum. Yoksa paygamberi sevmek demek onu anlamak, öğrenmek, hayat görüşünü kendimize uyarlamak demek. Bu yüzden Riyazüssalihin kitapları hep elimin altındadır. Yaşam koçudur benim için. 
Peygamberimiz ( sonsuz selam ile ) çevre korunmasının sağlam bir savunucusudur. İnsan ve doğa arasında uyumlu bir dengeyi sağlamaya çalışan ve bu konu da örnek olan bir insandı. Şöyle bir hadisi vardır;
“Müslüman bir ağaç diker, tohum eker, sonra da ondan bir kuş veya bir insan veya bir hayvan yerse, bu onun için hayırsever bir hediye sayılır. ”




                 Hz. Peygamber  atıkların en aza indirilmesi, hayvanların insanca muamele edilmesi, doğal kaynakların korunması ve yaban hayatının korunmasına yüksek derecede önem vermiştir. Toprakları, ormanları ve yaban hayatını korumak için Haram ve Hima olarak bilinen kaynaklarda el değmemiş bölgeler oluşturdu. Yeraltı sularını aşırı pompalanmadan korumak için kuyuların ve su kaynaklarının etrafına haram alanlar çizildi.


Kandil günü bana gelen hediyeler :)



Bağa dolu süs kabağı ekmiştim. Tüm yaz çiçek verdi ama bunlar meyveye dönüşmedi ne yazık ki. Sadece bu iki kabak oldu. Onlar da yeşil çıktı ama çok mutlu oldum yetişince. Bazıları çiçekten kabağa dönmüştü, sonradan çürüyüp gittiler. Domateslerde fazla büyümeden kurudular. İlk yıl hasadı bu kadar..


Bağ evinde olduğumuz gün ekmek, şeftalili kek pişirdim. Hava da çok güzeldi o gün. Ağacımızın altında oturup dinlendik. Dayım yani yan komşum bahçesinden topladığı üzümleri ikram etti.


                           Hafta içi canım Sonat'la buluştuk. Ankara'ya dönmeden bir araya gelmek istiyoruz. Bana bütün yaz kitap verdi, sayesinde çok güzel kitaplar okudum. Neler seyrettiysek paylaştık birbirimizle, yaz gecelerinde de bir araya geldik hatta bir arkadaşla da tanıştı. Bu buluşmaları uzun kış aylarında çok özleyeceğim.


                      Kütüphaneden üç kitap aldım. Sartre çok severim tekrar okumak istedim. Duvar öyküsü öyle etkileyicidir ki yıllarca anlatmak istediği o varoluş acısını tüm şiddetiyle hissedersiniz. Bir de İskandinav edebiyatından okumadığım bir yazarı alıp okudum. Matias Faldbakken'in Beş Kişiyiz adlı romanı baştan oldukça akıcı geçti ama sonradan fantastik olayların eklenmesiyle ilgimi kaybettim. Bu iskandinav ülkelerinin özelliği galiba troller, garip yaratıklar falan. Hep farklı bir bilinçaltıları var gibi geliyor. 
Diğer kitabı da okumaya başladım ama neredeyse 600 sayfa ne zaman biter bilmiyorum.
Bu hafta da böylece kapandı. Sevgili dostlar, kendinize iyi bakın!







8 yorum:

  1. Pelin'in okul hayatı harika geçsin. Aklın da kalmasın, ben Kadıköy'deyim, bir şeye ihtiyaç olursa hiç çekinmeyin, söyleyin.

    Benim yaz depresyonla geçti, sıcaklar bitince depresyonum da azaldı, bir an sonbahar da çok sıcak olur diye korktum ama neyse ki olmadı .

    Yeni okul yılınız hayırlı olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederiz Handancım, artık ben de istanbullu sayılırım. Bir gün tanışırız inşallah yüz yüze. Pelin Beykozda, yarın onu yurduna götüreceğiz. Pazartesi onlarında okulu başlıyor kısmetse. çok heyecanlıyız ..

      Sil
  2. Çok seviyorum ben bu blogun dinginliğini

    YanıtlaSil
  3. Ne güzel bir hafta olmuş, şeftalili kekte de gözüm kaldı. Dün şeftalili kek tarifimi çıkarmıştım bugün artık bu yazıyı okuyunca yapmak şart oldu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kek mevsimi geldi artık elmalı, havuçlu sırayla yaparız. Yaz bitiyorken
      şeftali mevsimi geçmek üzereyken yapayım dedim. Ama en favorim elmalı tarifler ;)

      Sil
  4. Canım Buket,
    Artık yepyeni bir hayat olacak tüm ailen için. Siz evdeki yeni düzene alışmakta zorlansanız da, Pelin için şahane bir hayat başlayacak inşallah. Dilerim her şey tüm ailenizin gönlünce olur.
    Senin dostluğunla şahane bir yaz geçirdim ben de. Buraya olan sevgimi biliyorsun zaten. Ama inan ucu hep kitaplara çıkan güzel sohbetin, baktığını güzel gören sevecen yüreğin, hayatıma kattığın yeni dostlar sayesinde artık ben de gelecek yazları sabırsızlıkla bekler olacağım. İyi ki tanıdım seni. Dostluğun için çok teşekkür ederim Buket'cim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Duygularımız, kalplerimiz karşılıklı inan bana. Sevmediğim hiç bir kişiyle görüşmüyorum , oturmuyorum ikinciye. Ne güzel oldu da aynı şehirde olduğumuzu farkettik, tanıştık. Kışın yokluğunu hissedeceğim ne yazık ki :(

      Sil

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...