14 Aralık 2021 Salı

Karasevdalılar


                    '' İnsan aşık olduğunda ya da daha doğrusu kadın aşık olduğunda ve ilişki henüz başlangıç safhasındaysa ve aşk ilişkisi hala karşılıklı itiraf etmenin çekiciliğini koruyorsa , genellikle biz kadınlar sevdiğimizin ilgilendiği ya da sözünü ettiği her konuya ilgi gösterme  mahareti sergileriz. Salt onu memnun etmek, fethetmek ya da pek kırılgan konumumuzu sağlamlaştırmak için öyleymiş gibi yapmayız, bilakis gerçekten ilgi gösterir ve o ne hissederse hissetsin ve ne aktarırsa aktarsın bize bulaştırmasına izin verir, isterse coşkunluk, açgözlülük, sevgi, korku, endişe hatta takıntı olsun bu. ''

                  Gerçekten de düşmedik mi biz bu tuzaklara zamanında. Marias yine tam isabet gözlemleriyle Karasevdalılar  kitabında bakın nasıl devam ediyor.




                  '' Ömür boyu asla durup düşünmediğimiz konuların hararetli bir taraftarı kesiliriz birden, beklenmedik çılgınlıklar ediniriz, normalde algımızın ömrümüzün sonuna dek ihmal edip üzerinden atlayacağı ve fark etmeden es geçtiğimiz ayrıntılara dikkat kesiliriz, bizi ancak bir büyülenmenin ya da bulaşıcılığının etkisiyle dolaylı olarak etkileyen sorulara enerjimizi yoğunlaştırırız,  sanki bir ekranın, bir sahnenin ya da bir romanın içinde hayatımızı sürdürmeye karar vermişiz gibi, bizi içine çeken ve kendi gerçek dünyamızdan daha fazla eğlendiren yabancı kurmaca bir dünyanın içinde yaşamaya karar kılmışız ve bu arada gerçek hayata kısa bir mola vermişiz gibi..''

                       Sevilen kişiyi hayatın merkezi yapma bu olsa gerek. Onun sevdiklerini, söylediklerini, düşündüklerini önemseyerek sanki hayatında bunlar da hep varmış gibi göstermeye çalışmak. Aşk biraz da olsa insanı kendi olmaktan çıkarıp farklı bir kişi gibi hatta sevilenin seveceği biri gibi olmaya itmiyor mu? 

                    '' Belki bunu böylece ifade etmek biraz aşırı olacak ama, sevdiğimiz kişinin hizmetine ta baştan gireriz, en azından elinin altında bulunuruz ve genellikle bunu büyük bir saflıkla yaparız, öyle ki günün birinde yerimizi sağlamlaştırıp güçlendirdiğimizde , anlattığı konular değişmemiş, ilginçliğini kaybetmemiş olsa da, vaktiyle bizde heyecan uyandıran şeye dikkatsiz yaklaştığımızı, bundan sıkıldığımızı görmenin onu hayal kırıklığı ve şaşkınlıkla dolduracağını göz ardı ederek yaparız bunu. Başlangıç aşamasında ki  heveskar sevme çabasını bir kenara bırakmamızdır bunun yegane nedeni, yoksa ta baştan itibaren rol yapmamız değil.

              Burada etkisi altına giren, rol yapmaya bilinçli olmadan gönüllü olan taraf genelde kadınlar mıdır acaba? 
             Yoksa her ilişkinin bir yönü olan güçler savaşında pasif olan tarafın doğal hali mi?







3 yorum:

  1. herkesin karakteri farklıdır. :)

    YanıtlaSil
  2. Sanırım kadınlar daha taraf, burada duygusu derin ve hesapsız kadınlardan söz ediyorum ama, duygu cini olan kurnazlardan değil(!). Erkeklerin duygusu derin olanların bir kısmı güvensiz, dolayısıyla korkaktır, çıkındakileri bir türlü dökemezler. Erkekliğin raconuna yakıştıramazlar hislerinin yoğunluğunu bazıları ki erkek egemen dünyanın kadersizleri diyebilir bunlara. Bazıları da ki çoğunluk diyebilir miyiz ondan emin değilim, bu kısmı kadınlar daha iyi bilirler, bildiğimiz odundur:) Cin olan ahlaksızlarını başka bir derste işleriz artık:)

    Demek ki sayende tanıdığımız Marias Abi'nin bu kitabını da alacağız:)

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar.
    Kitaptan yaptığınız alıntıları ve araya serpiştirdiğiniz yorumlarınızı okudum. Ancak ben, bu konuda katkıda bulunabileceğim bir fikre sahip değilim. Çünkü ben aşkı tarif edebileceklerden biri de değilim. Sevgi ve saygı aşka göre farklı olgulardır. Ama aşkı bu zamana kadar kimse tarif edememiştir. Aşk üzerine herkes bir şeyler söylemiş ve anlatmıştır ama, aşkın ne olduğunu kimse doğru dürüst açıklayamamıştır.
    Paylaşım için teşekkür eder, kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...