Otobüste hemen başladım birini seçip okumaya. Bir anda kitabın dünyasına girmiştim. Okuduğum kitap Peyami Safa'nın Bir Tereddetüdün Romanı.. Kahramanlarından Mualla da benim gibi eline yeni bir kitap alıp okumaya başlamıştı. Onun kitabındaki kahraman bir otel odasında ölümle burun buruna gelmiş, acılar içindeydi. Peyami Safa basit bir olayı bile, örneğin; hasta olan bu kahramanını, yatağından kalkıp, lavoboya kan kusmasını bile tam dört sayfa yazıyla anlatıyor, anlattığını okuyana hissettiriyor.
İçerisinde öylesine gerçekçi tasvirler var ki, her detayıyla o anda okunulan mekanın içerisinde buluveriyor insan kendini. Mualla bir türlü doktora gidemeyen bu adam karşısında çaresiz kalıyor, o da bunalıma giriyordu. Sonraki sayfalarda kitabın yazarıyla karşılaşmaları vardı.
Ben de elimde kitabım bir masaya oturdum. Bir taraftan sandviçimi yiyerek okumaya başladım .
Yazar   şöyle  diyordu :
...''  Hep  karanlıkta  kalan ,  benim için  meçhul   binlerce  okuyucu  arasından  bir tanesinin  daha  yüzü  aydınlandı.  Ben  yazı  yazarken  nereye  ve   kime  göndereceğimi   bilmediğim  adresi  meçhul  bir  mektup  yazar  gibi  oluyorum.  Kim  okuyor,  kim  okuyacak  bunu?   Ve  içinden  ne  cevap  verecek  . Her   ne  olursa  olsun  ben bu  cevabı  asla  öğrenemiyeceğim.  Okuyuculardan  bazıları  mektupla  bu  karanlıkları  yırtmağa  çalışırlar.  Fakat  bu  kadarcığın  ne  ehemmiyeti  var?
Bu  satırları  okuyunca  akşama  bloga yazarken  ,  ben  de  böyle  düşünüceğim  diyorum.  Biraz  başımı  kaldırarak etrafa  bakıyorum. Hava  puslu  biraz,  martılar  üzerimde  çığlık  çığlığa,  biraz  ötede ki  ağaca da  kargalar  konmuş.  Yan tarafa  bakıyorum;   yaşlı  bir  amca  yürüyüşe  çıkmış  bu saatte.  Allahım  nasıl  güzel herşey  !
Yeniden  kitabıma  dönüyorum :
''  Eğer  insanları  evlenmekte   tereddüte  sevkeden  şey  bedbaht  olmak  korkusuysa  ,  ben de böyle  birşey  yoktu ;   çünkü   hiçbir  hareketimin  gayesinden  tam bir  saadet  beklemiyordum.  Hayattan aldığımız  her  zevkin  ona  muadil  bir ızdırapla  ödediğimizi  bildiğim için  hiçibirşeyden  yüzdeyüz  saadet,  ümit   etmiyor  ve  yüzde yüz   felaketten  korkmuyordum.  Bunun  ikisi de  imkansızdır.  Çünkü  ruhi  varlığımız  hazla  kederin  muvazenesine  istinat  eder,  işte  en büyük  adalet  ve  müsavat!   
İnsan,  çektiği  ızdırap  nispetinde  zevk  duyar.  Ne  kadar  acıkırsa  yemekten  ,  ne  kadar yorulursa  dinlenmekten,  ne  kadar  ararsa  bulmaktan  zevk alır..''
Bunları  okuyunca  düşünmeye  dalıyorum.  Ne  kadar  doğru,  herşey  tezatlıkta  anlam  buluyor.  Yine  karşımda  bulunan ,  usul  usul  sallanan  teknelere  bakıyorum.  Şimdi  mutluyum  diyorum,  yarın  üzüntü de  olabilir,  herşey  insanlar için..
Kitabımı  alıp  kalkıyorum  ama  kafamın içi  kitapla  dolu.  Akşamı  bekleyeceğim  devam  için.  Peyami  Safa'nın  bu  güzel  romanını şiddetle  tavsiye  ederim...
Be kadar güzel anlatmışsın Buket ! Kitabı çok merak ettim. Fotoğraflarında çok güzel :)
YanıtlaSilbeğendiğine sevindim didem, sizi de bir rüzgar atsa buralara :))
Silnotumu aldım kitabı listeme ekledim :))
YanıtlaSilevet canım, mutlaka okunmalı :)
SilDaha dün gece, "bir proce" için yeniden elime almıştım. Kitap için aynı fikirdeyiz.
YanıtlaSilbak merak ettim proceni:))
SilBir dergi procesi için destek istenmişti de bendenizden :)
SilGüzel kitapmış. Hayatımızda hep tezatlar içinde devam ediyor. Her zaman hayat süpriz derim.. sevgiler.
YanıtlaSilteşekkürler başak :)
Silmerak ettim,ama okuyacak o kadar kitap birikti ki ona sıra yakınlarda gelmez. ömür o kadar kitabı okuyacak kadar uzun mu diye düşünmeden edemiyor insan. kıskandım sizi ben çok güzel gezmişsiniz.
YanıtlaSilbiz de seni andık zaten. uysaydı sen de gelirdin
Siladalar gezimize..
Kabalcı yayınevine ait iki kitap okumuştum.Michael Ende -momo ve bir de Rafik Schami kitaplarının yayıneviydi yanlış hatırlamıyorsam.Peyami Safa romanının Kabalcı'da olduğunu bilmiyordum ben:(
YanıtlaSilKadıköy'de gözüme çarpmamıştı.bir dahaki gidişimde bakarım:))
doğru söylüyorsun, p.safa'nın kitapları zaten
Silkabalcının değil. içeride başka yayınevlerine ait kitaplarda
vardı. sonra hepsiburda.com a baktım, fiyatlar yarı yarıya.
aslında internetten en karlı. ama kitapçıya girince de almadan edemiyor insan..
Öyle güzel anlatmışsın ki sanki yanıbaşında oturuyordum:))teşekkürler arkadaşım...Güzel yüreğin güzelliklerle yaşasın!
YanıtlaSilteşekkürler natalicim,
Silönceki yazımda sorduğun soruyu yanıtlayayım. kitabın adı ''hayatın kaynağı''..
Teşekkürler, kitap adı için:)
Silİnsan, çektiği ızdırap nispetinde zevk duyar. Ne kadar acıkırsa yemekten , ne kadar yorulursa dinlenmekten, ne kadar ararsa bulmaktan zevk alır..'' bu söz beni bir basamak yukarı taşıdı :)
YanıtlaSilçok güzel değil mi?
SilPeyami Safa hiç okumadım Buket’cim, alıntılar bile ne kadar etkileyici insanı düşündürtüyor ve iz bırakıyor okuduktan sonra. İlk alıntıyı okurken benim de aklıma yazdığımız postlar geldi, karanlığa uçurulan bir fener gibi yazıyoruz okuyuculardan gelen sözler kadar ulaştığımızı düşünüyoruz, belki çok daha uzağa gidiyor sesimiz. Bunu hiçbir zaman tam olarak bilemiyor oluşumuz Peyami Safa ile aynı noktada buluşturmuyor mu bizi? :)
YanıtlaSilpeyami safa lisedeyken 'mahşer' ini okumuştum. o da aklımda kalmamış. ama çok beğendim , diğer kitaplarını da alacağım.
Silhımmmm okurum.
YanıtlaSilarada senin iki paragrafın ne güzeldi, çevreyi fark edip mutlu olduğun.
bugünkü yazımla aynı tema.
:)