Viyana Gezimiz

                                Bu bayram Viyana'daydık.  Mozart,  Sachertorte,  Gustav Klimt tabloları, şnitzel, elmalı turta, kahve, Tuna Nehri, kraliyet sarayları,  sonbaharı,  daha birçok şeyiyle bizi karşıladı. Öyle  memnun  kaldık ki,  bu  seyahatımızı  yine  anlata anlata bitiremiyeceğim.
                                Otelimizi  ve  uçak  biletlerimizi  internetten  ayarlamıştık.  Viyana da  neler  yapacağımızı,  nereleri  gezeceğimizi  defterime  yazmıştım.  Hatta  bu  defter  sevgili  Zeynep'in  hediyesiydi.  Uçaktan inip  şehiriçine giden  trende ne yazık ki  unuttum :(   Sonra  ne mi oldu dersiniz ,  herşey böylece uçup gitti. Gezimiz  aklımda  kalanlarla oldu.  En  baştan  anlatayım en iyisi. Havaalanından  şehirmerkezine  gelmek  için  Cat  ve  S Bahn  trenleri  var.  Üç  kişi  Cat  24  euro idi.  Ama  S bahn  yalnızca  4  euro.  20  dakikada  merkez  olan  Stephanplatz 'a   geldik.  Buradan  heryere  gidiyorsunuz.  Otelimiz  olan  caddeyi  bulmaktı sorun. İlk büfeye  sorduk.  Zaten  o kadar  çok  Türk var ki ,  hiç  kaybolmazsınız.  Haftalık  bilette  aldık.  15 euro  bu da.  Tek  tek  alırsanız  mantıksız.  Heryere  metro  yada  tramvayla  kolaylıkla  gidiliyor.  Prag  gibi  burada da  bilet  kontrolü  yok  ama  yine de  riske  atmadık kendimizi. 
                                 Otelimizi de  biraz  aramalar  sonucu  bulduk.  Güzel,  temiz  ve  soğuk  Viyana  gecelerinde  sıcacıktı.  Yapılan  kahvaltıdan  sonra  çıktık  yollara..

 

 

 

Kahvaltı  diğer  ülkelerdeki  gibiydi.  Ama  şimdiye  kadar  gördüklerimizin  en güzeliydi.  Haşlanmış  yumurta,  domates,  salatalık  vardı.  Beyaz peynir  ve  zeytin  tabi ki  yoktu :)

 

 

 

 

 

İlk  olarak  Schönbrunn Sarayına  gidip  nasıl keyifle  gezdik  anlatamam.  "Viyana'nın Versailles'i" da denilen köşkte 1400'den fazla oda ve birçok büyük bahçe bulunmaktadır. Bu saray içindeki odalardaki dekor görülmeye değer.İçerde aynı zamanda "Coach and Carriage Museum" adında bir müze var.1695 yılında yapımına başlanan bu saray son derece büyük bir alan üzerine kurulmuş. 1996 yılında ise UNESCO' nun Dünya Kültür Mirası listesindeki yerini almış. Bu saray dünyanın en güzel saraylarından biridir.

Schonbrunn Sarayı'nın ve bahçesinin yapımı ancak1744-1749 yılları arasında imparatoriçe Maria Theresia  tarafından tamamlatılmış.

 

 

 

 

 

 

 

 

Gloriette Schönbrunn Sarayının Karşısında yer alıyor. Bahçe içerisinde tepedeki bu mimari görünüş itibariyle oldukça görkemliydi.  Bu  tepeye  gezi  trenleri  ile  çıktık.  Kocaman  bir  bahçesi  var.   Zaten  yılın  en  güzel  mevsimi,   renk  cümbüşüne  bayıldık..

 

 

 

 

Sonbahar  renklerine ,  yapraklara  bayılırım.  Kızımla  yerlere  bile  yattık. 

 

 

 

 

 Bahçe  de  birbirinden  güzel  ağaçlar   vardı.   Zaten  burayı  insan  bir günde  zor  bitirir.   Saray  içini   gezmek  için saatlik  turlar  var. Hemen  bunlara  katıldık.  Türkçe  dinleme  cihazları da  vardı  şansımıza.  Bilgi  alarak  gezmek  ayrı  bir  zevkti. 

S aray  içi  muhteşem,   Sisi  hakkında   öğrendiklerimiz  çok etkileyiciydi. Ne yazık  ki  fotoğraf  çekmek  yasaktı ama  ben  gizli  gizli  Pelini  birkaç kere  çektim..

 

 

 

Saraydan  çıkınca  kukla  tiyatrosuna  gittik.  Pelin için  çok  güzel  bir  deneyimdi.

 

 

 

 

Bu kukla tiyatrosu hemen sarayın  yanında.  Biletler  39  eurodan  başlıyor.

 

 

 

 

Daha  sonra  merkez  olarak  kabul  edilen  Stephanplatz'a  gittik.  İnsan  yoğunluğu  burada  çok fazla  zaten.

Stephansdom  (  Aziz  Stephan Katedrali  )    burada..Viyana'nın merkezinde bulunan, 1365 yılında inşa edilmiş olan, Viyana'nın en önemli simgesi durumundaki katedraldir.
Viyana piskopoposluk ruhani dairesinin ana kiliselerindendir. Viyana Başpiskoposu Christoph Schönborn'nun ikametgahıdır.Avusturya, Viyana'nın kalbinde Stephansplatz'ta yer alıyor. Günümüzde Roma mimarı tarzı ve Gotik tarzıyla görünüyor.
2.Dünya Savaşı sırasında şehrin bombalanması sonucunda hayli hasar görmüş..

 

 

 

 

 

Nerede  neler  yedik  derseniz  ,  defterime  şinitzeliyle  ünlü  Figlmüller'i  yazmıştım.  Defter  kaybolunca  adreste  yokoldu.  Ama  gerekte  yokmuş.  Sokaklarda  gezerken  karşımıza  çıktı. Figlmüller’in bir birine yakın iki şubesi var.  Figlmüller, Wollzeile 5 adresinde pasaj içinde yer alan ve çokta büyük olmayan bir lokanta. Biz buraya değil, Bäckerstraße 6′da yer alan Figlmüller’i tercih ettik çünkü kapasitesi çok daha fazla ve dolayısıyla rezervasyonsuz gidilirse kapıda bekleme süresi daha az oluyor.

 

 

 

 

Patates salatası çok lezzetliydi. Üzerine bir demet semiz otu koymuşlardı. Bizim Türkiye’de yaptığımız patates salatasından lezzet olarak çok farklı. Tatlımsı bir tadı var. Schnitzel ile mükemmel uyum sağlıyor.

 

 

 

 Karnımızı  bir  güzel  doyurduktan  sonra  yine yollara  çıktık.  Hava  ilk  iki  gün  14  derecelerdeydi.  Soğukta  olsa  eşimde  yürümeyi  sevdiğinden  sokak sokak gezdik.  Pelin de  Allahtan  sesini  çıkarmadan  bizle  gezdi.

 

 

 

 Sokaklarda   sonbaharın  renklerini  yansıtan  renkler...

 

 

 

 

 

 

Pelin de  kendine  göre  çekimler  yaptı.  Yaklaşan  Halloween  nedeniyle  heryer  böyle.  Çok  hoşumuza  gitti  kabaklar.. 

Şimdilik  bu kadar  ama  daha  anlatacak çok  şey  var :))