Günlerdir Dolce Vita hayatı yaşıyorum . Sıcak var tamam ama ben severim. Yazın soğuk içecekler tercihim olsa da güneşin battığı, karanlığın yavaş yavaş bastırmaya başladığı saat diliminde en sevdiğim şeydir türk kahvesi içmek. Tabi ki Edith Piaf her zaman kahvemize eşlik eder..
Çok şey yazıyor kahve hakkında, benim bildiğim kahveyi ilk keçilerin keşfettiği. Bilinmiyen bir ağacın meyvesini yiyen keçiler hareketlilik göstermeye başlamışlar, ordan oraya zıp zıp zıplamışlar.
Kahveyi çok az şekerli severim , yanında mutlaka çukulata olacak. Marcel Proust, ''Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde'' isimli eserinde çocukluğunda nefesini rahatlatması için kafein kullandığını yazar.
Koydu kahveyi
Fincana
Koydu sütü
Kahve fincanına
Koydu şekeri
Sütlü kahveye
Karıştırdı
Küçük kaşıkla
İçti sütlü kahveyi
Ve bıraktı fincanı yerine
Konuşmadan benimle
Bir sigara
Yaktı
Halka halka yaparak
Dumanları
Dökerek külleri
Kül tablasına
Konuşmadan benimle
Bakmadan bana
Kalktı ayağa
Geçirdi şapkasını başına
Giyindi
Yağmurluğunu
Çünkü yağmur yağıyordu
Ve çekti gitti
Yağmurda
Tek kelime etmeden
Bakmadan bana
Ve ben
Aldım başımı elimin içine
Ve ağladım.
Kahve yanı bir de güzel bir kitap ..Murathan Mungan Meskalin 60 Draje adlı kitabında şöyle diyor :
'' Milyonlarca görüntü, milyonlarca ses bombardımanı altındayız ! Bundan kaçış yok ama, hiç olmazsa görüntüler ve sesler çağında kitap okuyun! ''
Bu iki kaçış noktasını birleştiriyorum balkonumda. Kahvemi içerken, kendime ayrı bir alan oluşturuyorum. Okumanın güzelliğine bir kez daha varıyorum. Gandhi haftanın bir günü hiç kimseyle konuşmazmış. Ben de kapanıyorum evime dönem dönem. Çevrede süregelen ilişkilerden, olaylardan, gerçek yaşamdan kaçıyorum. Hep derim , ben bir yaşamı yaşıyorum. Ama okuduğum her kitapta başka bir dünyaya açılıyorum. Belki acımasız olacak ama hiçbir arkadaşım bunu vermiyor bana...
Şu sıralar klasikleri okumaktayım. Klasikleri olgunluk çağımızda tekrar okumak olağanüstü zevktir. Gençliğimiz de okumuş olmamıza göre farklı - ama daha büyük ya da daha az diyemeyeceğimiz - bir zevk. Gençlik her deneyime olduğu gibi, okumaya da özel bir tat ve özel bir önem yükler; olgunluk çağımız da ise bir çok ayrıntı ve düzeyi ve ek anlamları fark ederiz. hatta fark etmemiz gerekir..
Calvino Klasikleri Niçin Okumalı adlı kitabında şöyle der :
'' Gerçekten de gençlik okumaları, sabırsızlık, dikkatsizlik, kullanım talimatları konusunda ki deneyimsizlik , yaşam konusundaki deneyimsizlik yüzünden pek yararlı olmaz. Kitabı olgunluk çağımızda yeniden okuduğumuzda ,artık içsel mekanizmalarımızın bir parçasını oluşturan ve kökenini unuttuğumuz bu değişmez unsurları yeniden bulduğumuz olur. ''
Aklıma geçen tekrar seyrettiğim Fanny ve Alexander 'dan bir sahne geldi.
'' Ya Oscar, işte böyle...Göz açıp kapayana kadar yaşlanıyor insan. Vaktiyle çok önemli görünen o uzun yıllara ne oldu şimdi ? ''
Kahve yanı bir de güzel bir kitap ..Murathan Mungan Meskalin 60 Draje adlı kitabında şöyle diyor :
'' Milyonlarca görüntü, milyonlarca ses bombardımanı altındayız ! Bundan kaçış yok ama, hiç olmazsa görüntüler ve sesler çağında kitap okuyun! ''
Bu iki kaçış noktasını birleştiriyorum balkonumda. Kahvemi içerken, kendime ayrı bir alan oluşturuyorum. Okumanın güzelliğine bir kez daha varıyorum. Gandhi haftanın bir günü hiç kimseyle konuşmazmış. Ben de kapanıyorum evime dönem dönem. Çevrede süregelen ilişkilerden, olaylardan, gerçek yaşamdan kaçıyorum. Hep derim , ben bir yaşamı yaşıyorum. Ama okuduğum her kitapta başka bir dünyaya açılıyorum. Belki acımasız olacak ama hiçbir arkadaşım bunu vermiyor bana...
Şu sıralar klasikleri okumaktayım. Klasikleri olgunluk çağımızda tekrar okumak olağanüstü zevktir. Gençliğimiz de okumuş olmamıza göre farklı - ama daha büyük ya da daha az diyemeyeceğimiz - bir zevk. Gençlik her deneyime olduğu gibi, okumaya da özel bir tat ve özel bir önem yükler; olgunluk çağımız da ise bir çok ayrıntı ve düzeyi ve ek anlamları fark ederiz. hatta fark etmemiz gerekir..
Calvino Klasikleri Niçin Okumalı adlı kitabında şöyle der :
'' Gerçekten de gençlik okumaları, sabırsızlık, dikkatsizlik, kullanım talimatları konusunda ki deneyimsizlik , yaşam konusundaki deneyimsizlik yüzünden pek yararlı olmaz. Kitabı olgunluk çağımızda yeniden okuduğumuzda ,artık içsel mekanizmalarımızın bir parçasını oluşturan ve kökenini unuttuğumuz bu değişmez unsurları yeniden bulduğumuz olur. ''
Aklıma geçen tekrar seyrettiğim Fanny ve Alexander 'dan bir sahne geldi.
'' Ya Oscar, işte böyle...Göz açıp kapayana kadar yaşlanıyor insan. Vaktiyle çok önemli görünen o uzun yıllara ne oldu şimdi ? ''
Yine Murathan Mungan 227 Sayfa adlı kitabında edebiyat akrabalığndan bahseder.
'' Edebiyat akrabalıkları hiçbir zaman buluşup bir kahve içmeyeceğiniz insanların yeryüzüne dağılmış varlığını hatırlatır bize . Gene de asıl buluşmanın edebiyat olduğunu bilirsiniz ''
der.
İki önemli konuya değinmek istedim bugün. Sevdiğim, zevk aldığım iki konu...
Kahve ve Kitap....
Sabah sabah çok tatlı bir yazı oldu bana, hani neredeyse Türk kahvemiz kıvamında. Benim de sevdiğim iki şeydir bunlar:) Güzel yazı. Proust'un eserinin adı bile güzelmiş. Selim İleri'nin de Yasemin Kokulu Kızlar'ı vardır. Belki de Proust'a göndermedir...Ve evet,ne çok yazarla bir yerde oturup karşılıklı kahve içmeyi kurmuşumdur kafamda,ta ilk gençliğimden bu yana. Selamlar.Ha, afiyet olsun bir de :)
YanıtlaSilN.Narda'cm,,
Silbeğendiğine çok sevindim..Yasemin kokulu kızlar'ı bilmiyorum.
demin colette'e de yazdığım gibi, birbirimizden bir şeyler öğreniyoruz,
yazdıklarımızı okuyoruz ve keyif alıyoruz..aynı dili konuşuyoruz. var mı daha güzeli..
Bu yazın damağımda muhteşem bir kahve tadı bıraktı. Az şekerli taze çekilmiş Türk kahvesi.Yanında çikolata aramam ama neden olmasın?
YanıtlaSilKlasikler konusunda çok haklısın. Hep derim ya ben çoğunu çok gençken okudum. Hatta her yaz aç kurtlar gibi okur bütün kış için stok yapardım.Öyle ya kışın okul var,ders çalışılır :) Şimdi yeniden okumak lazım ama yeni çıkanlar da popüler kültürden uzak kalmamak adına okunması gerekenler listesine yerleşiveriyor. Senin okuma hızına ve okuduklarını özümsemene imreniyorum. İyi okumalar canım ve ellerine sağlık,kahven pek nefisti :)
sevgili colette,
Silmurathan mungan '' edebiyat akrabalıkları'' diyor ya , ben de
blog arkadaşlıklarını önemsiyorum. ara ara birbirimize konuk
oluyoruz, sırlarımızı veriyoruz, önemsiyoruz..ben de sana geldim sabah kahvesine :)
dediğin gibi , okunacak çok kitap var..klasikleri zaman olsa tekrardan alsak. ben de çoğunu lisede okuuştum, araya uzun yıllar girdi. tekrar etmek çok zevkli..
sevgiler...
kalemine sağlık Buket.
YanıtlaSiliyi ki varsın
beğenin için teşekkür ederim..
Silçok alakasız ama fotoğraftaki mumluğun aynısı bende de vardı ve booooom bir gece patladı o ya :D olurda mumun ateşi camını yalamaya kalkarsa hemn müdahale et ;)
YanıtlaSilbu arada harika bir yazı olmuş,örneklendirmelerle falan şahane ,yani gerçekten bir kahveyi hakettin ;)
hahhaaa:))
Silaslında sağlam mumluk gibi :)
kahveye beklerim canım!!
Sabah kahvemi icerken okudum yazdiklarini Buketcim. Keyfim ikiye katlandi, kitap okuma hevesim artti.
YanıtlaSildidemcm,
Silsanalda olsa bana kahveye geldin bak:)
gerçek ne zaman olacak diye bekliyorum ...
Çok haklısın yine ve çok zevkli ;)
YanıtlaSilteşekkürler ceren...
SilBuketcım, acımasız değilsin gerçeksiniz, kitaplar, filmler her zaman bizi farklı dünyalarla karşılaştırıyor. Zaman zaman kendi dünyamıza dönüp, arkadaşlarımızla birlikte olmak tabii ki güzel. Kahve sever olarak fincandaki mucize: kahve bloguna baktın mı. Leylak dalı, lalenin bahcesı, bir dilim sohbet ve ece hazırlamıs, herkesten kahve ile ilgili yazı beklıyorlar...
YanıtlaSilzeynepcm, bugün seni düşündüm ben de..ayın 10unda gitmeyecek miydiniz?? yoksa yanlış mı hatırlıyorum..
Silbaktım bloga , ama oraya güzelcene bir kahve fotosı çekeyim dedim. bunun içinde ramazanın bitmesi lazım :)
kahvemi yapıp çekip göndereceğim bende...
"Ne kadar çok iyi kitapla tanışırsan, birlikte olmaktan zevk aldığın kişilerin sayısı o kadar azalacaktır." -Ludwig FEUERBACH
YanıtlaSilBu arada iyi bir kitap okurken güzel bir Türk Kahvesi içmek gibisi var mı?
ahh işte benimde demek istediğimi anlatan tek bir cümle!
SilCanım şöyle güzel bir kahve istedi, elime de kitabımı alıp pencere kenarında sefasını sürmek:)
YanıtlaSilharika bir post olmuş, sevgiler
teşekkür ederim canım..
SilNe güzel yazmışsın.. ben de çoktandır öyle kendi kendime yaşıyorum.. aynen dediğin gibi kitaplar, filmler.. bazen eve gelmek için sabırsızlanıyorum :)
YanıtlaSilhele işteyken , insan bir an önce eve atmak istiyor kendini..şimdi full evdeyim ama hala sıkılmadım :)
Silçok güzel bir yazı olmuş,yüreğine sağlık
YanıtlaSilhtpp://yagmuryucel.blogspot.com
teşekkür ederim ..
SilBenim için de çay ve kitap ikilisi vazgeçilmez.Hele Proust'un cümleleri içinde kaybolduysan,ya da Oğuz Atay'ın,ya da Aruoba'nın..."edebiyat akrabalığını" ilke kez duydum ama nicedir benim isimlendiremediğim birşeye değinmiş Murathan Mungan.Anımsattığın için teşekkürler.
YanıtlaSilevet Deren,
Silben de bu terimini duyunca çok sevmiştim. okuyan, edebiyatın içinde olanları kapsayan, yalnızca onların bildiği , ne güzel bir terim değil mi?
Su gibi okudum, kahvemi de içtim:))çok güzeldi hepsi de...
YanıtlaSilafiyet olsun cnmm :))
SilTam da khve içerken rastladım bloğunuza. Daha önce karşılaşmadığıma da hayıflandım. Kitap alıntıları nefis. Kutluyorum sizi. Sevgi ile kalın.
YanıtlaSilhoşgeldin İlhan,
Silblogumu beğendiğine ve yorum bıraktığına sevindim.
bunun sayesinde benimde senden haberim oldu. zevkle takip
edeceğim..
sevgiler...
Kahve ve Edith Piaf :) yalnız değilmişim. Mungan hayranıyım bende ikinci kez Meskalin'e gönderme yapıyorsun hâlâ alamadım,okuyacağım artık kesin.Balkonumdaki çilekler oldu tam üç tanecik verdi ama olsun :) Hani hakkında yazacaktım ya oradan şey ettim :)Proust'u henüz okumadım,bari hangi eserinden başlamamı salık verirsin onu yazar mısın ?Yorum yazan arkadaşlarınında sanırım sağlam blogları var bir tura çıkayım bari buradan.Sevgiler... :)
YanıtlaSilsevgili Levent,
YanıtlaSilmungan'ın bir çok kitabını ben de okumadım. okuduklarımdan da not aldığım yerlerini blogumda kullanıyorum işte. Proust dersen yalnızca çiçek açmış genç kızların gölgesinde ve sodom ve gomorra okuduklarım. ama çok zor okunan bir yazar. diğer kitaplarına dönüş yapmak için de bi fırın kitap okumam lazım gibi geliyor. sana neyi tavsiye edeceğimi bilmiyorum bu yüzden. bi dene bakalım sende :))
Teşekkürler :) Mungan'da çok yazmaya başladı,yetişemiyor ki insan :)
Silbana ne mimledim seni.
YanıtlaSil:)
ahh ne yaptın :))
Silçok guzel bir yazı :)
YanıtlaSilbende beklerim
proust hermann hesse'den sonra en sevdiğim yazar.
YanıtlaSil:)
çiçek açmış kızlar. albertine.
:)
dolce vita ha haaa ne film beee.
:)
ne güzel şeyler yapıyor ve yazıyorsun sen.
:)