Hüseyin Rahmi' yi okudunuz mu hiç? Bizim Emile Zola 'mızdır o..
Müşkülpesent bir adamdı Hüseyin Rahmi. Şimdi Heybeliada'da kaderine terkedilmiş Köşkünün çizimlerini bir zamanlar bizzat üstlenmişti.
Yemek konusuna gelirsek, özellikle reçel yapımında ustalaşmıştı. Mürdüm eriği reçelini yardımsız yapar, ahududu ve ayva reçelleri de ev de eksik olmazdı.
Yazın her hafta yeğeni Muzaffer Hanım ve en sevdiği dostlarıyla İstanbulun en sevdiği yerlerine giderlerdi. Çırçır'a ,Hünkar Suyuna, Su Bentlerine ve daha soraları keşfettiği Şile'ye...Gittikleri yerler değişebilir ama ne yeneceği önceden bilinirdi. Çünkü Hüseyin Rahmi'nin mutlaka istediği yemekler vardı. Biri zeytinyağlı patlıcan dolması sonra kaba köfte ile haşlanmış tavuktu. İrmik helvası da olmazsa olmazlarındandı. Bu tatlı olmadan yola çıkmazdı.
Yaz aylarında böyle gezerken kış gelince de İstanbulda zamanını geçiren Hüseyin Rahmi yakın arkadaşlarıyla temizliğinden emin olduğu lokantalarda masa hazırlatırdı.Artık kış yemekleri yenirdi buralarda.Tavuk kızartması favorisiydi. Pilav ve komposto yenmeden masadan kalkılmazdı. Lokatadan çıkınca herkes dağılır ama o adaya dönmez, önce sinemaya giderdi. Aşk filmlerine hiç itibar etmez, '' Bu yaşta aşkın filmi dahi çekilmiyor '' derdi yaındakilere..
Sıhhatine çok önem verirdi, evde kömür yerine odun yaktırır, evin ısısının 18 derecenin üzerine çıkmasına izin vermezdi. Yediklerine de çok dikkat ederdi. Gündüz sofrasını sevdiği yemeklerde donatan yazar, akşamları midesini yormaz, yatmadan evvel yoğurt yemeyi yada biraz komposta içmeyi tercih ederdi.Yemek yerken su içmez, yakılarına da içirmezdi.
Heybeliadadaki köşkünün sükuneti, nazikliği sayısı fazla olmayan yakın dostlarıyla oturduğu sofrada hissedilirdi.
Birgün yolunuz Heybeliada'ya düşerse, şık giyimini eldivenleri ve bastonuyla bütünlüyen bu zarif İstanbul beyefendisinin gölgesini çamlar arasında görür gibi olur, gülümseyen yüzüyle hiç örtüşmeyen hüzünlü bakışlarının, zaman ötesinden sizi izlediği duygusuna kapılırsınız...
Tanımadığınız Meşhurlar, Hikmet Feridun ES...
Ötüken yayınları
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma Gelmiş!
Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
buketcım, keyıfle okudum. selım ılerı de yemek konusunda cok tıtız. oburcuk kıtaplarını bılır mısın.
YanıtlaSilÇook güzel bir yazı olmuş,zevkle okudum ! Kalemine yüreğine sağlık !
YanıtlaSilBu kadar naif olduğunu bilmezdim...
YanıtlaSilSevgiler,
Hüseyin rahmi'yi okurken yaşadım sanki .İçime bir hüzün doldu , keşek o dönemde onlara eşlik edebilseydik .İstanbul daha anlamlıydı sanki, hayat da daha adil ...
YanıtlaSilBeğediğinize sevindim, sanatçıların hayatları her zaman ilgimi çekmiştir. Bu da bir yazarımızın hayatından güzel bir kesit.
YanıtlaSilMerhabalar...
YanıtlaSilTesadüftir ki benim de şuan elimde Hüseyin Rahmi'nin Mürebbiye adlı kitabı var. İlk kez Hüseyin Rahmi okuyorum. Kitap 1986 basımı olduğu için sadeleştirmiş olduğundan mıdır yoksa kendi dilinden midir bilemiyorum ama bazı kelimeler biraz kaba kullanılmış gibi geldi. Kitabı bitirdikten sonra yorumum değişebilir elbet, sizin görüşünüz nedir?
Sevgiler
Ebru
ben de yalnız Utanmaz adamı okumuştum. 86 basım olduğundan belki.. ben de daha fazla kitabını okumak istiyorum..
YanıtlaSilÇok güzel bir yazıydı,güzel bir tanıtımdı.Zevkle okudum.Çok teşekkürler...
YanıtlaSilokumadim ama merak ettim simdi!
YanıtlaSilhttp://maffionista.blogspot.com
Naturalizmin ve açık dil yazılımının İstanbul beyefendisi yazarının yemekler konusundaki titizliğine şaşırdım. Sofistike yazacağım diye lügat kullanma gereksinimi ile kendini maskara eden bir çok genç yazara örnek olması gerekir diye düşünüyorum. Sevgiler
YanıtlaSilAhmet
Ilk ziyeretimde boyle bir yaziya rastlamis olmak harika. Benim icin fotograftan daha ileri bir tutku belki, yazar ve sairlerimizin yasamlari.
YanıtlaSilHuseyin Rahmi Gurpinar'in ogrendigimde beni cok sasirtan ozelliklerinden biri de dantel ve el islerinde cok iyi olmasi..
ne zarif bir Istanbul beyefendisi nesli tukenen cinslerden! cok begendim yazini yazarlarin dunyasi uzerine keske daha ayrintili bilgiler olsa, sevgiler
YanıtlaSilBuket'cim Hüseyin Rahmi'nin şahsına ait bu bilgileri okurken gözümde o eski zaman beyfendisini canlandırdım, terk edilmiş konağın pırıltılı günleri gibi eski zaman insanlarının asilliğinin günümüzde yok olmuş olmasına içim buruldu ister istemez. :(
YanıtlaSilhttp://gizliteras.blogspot.com/
bir anda orada hayal ettim de kendimi:)
YanıtlaSilgerçekten onların yaşamları bile roman tadında...
keşke daha çok bilgiye sahip olabilsek ve onları yeni nesillerimizlede paylaşabilsek...
güzel paylaşımın için teşekkürler canım...
sevgilerimle...
Buket ne hoş yazı olmuş:) Bayıldım!
YanıtlaSilHüseyin Rahmi Gürpınar günümüzden 147 yıl önce doğmuş. Ve bugün halen onu ilgiyle konuşabiliyoruz. Ne hoş!
O çocukluğumda okuduğum perili Gulyabani, Cadı öyküleri var ya.. Tekinsiz öykülere onunla alışmıştım ben galiba. Şimdi ne düşündüm biliyor musun? İyi ki doğmuş, iyi ki bu öyküleri yazmış Hüseyin Rahmi Gürpınar! İyi ki! Ruhuna Rahmet!.. Onsuz ne eksik olurduk değil mi? Yeri tam bir boşluk olurdu. Kesin! Sen hiç Hüseyin Rahmi Gürpınar'sız bir Türk Edebiyatını düşünebiliyor musun? Hey! Aslaaa! Mümkün değil!