11 Ağustos 2011 Perşembe

BİR ADA...

                      Harita da  ada görmeyeyim. İçimdeki  dostluklar,sevgiler, bir  karıcalanmadır  başlayıverir.  Hemen  gözlerimin  içine  bakan bir  köpek, hemen,  az konuşan,  hareketleri ağır, elleri çabuk, abalar giymiş bir balıkçı,  yırtık bir  muşamba kokusuyla beraber  küpeşte tahtaları  kararmış  , boyası atmış ağır  ve  kaba sandal ,sandalın  peşini  bırakmayan bir kuş,  ağ , balık, pul, sahilde harikulade  güzel çocuklar,namuslu  kulubeler,  kırlangıç  ve  dülger balığı  haşlaması ,  kereviz  kokusu,  buğusu  tüten  kara  bir tencere,  ufukları  dar sisli  bir deniz...




...  Orada,  dört tarafı  suyla çevrili  yerde  insanların büyük,  sağlam  dostluklar, sağlam  adaleler,  namuslu  günler  ve  gecelerle  birbirlerine  sokulmalarını  ,  yardımlaşmalarını  buyuran  rüzgarlar, fırtıunalar,  deniz  canavarları,  kayaları  günlerce  haftalarca  döven  dalgalara  ancak  tabiatın    buyurduğu  şekilde  yaşanabileceğini  ;  sıkı  ve sağlam  adalelerin   çelimsizlere yardım için; keskin aklın  daha  kör,  daha  mülayim, daha  gürültüsüz  ve  yavaş akla;  hatta  akılsıza  arkadaşlık için  verildiğini;  çobanın  çorbasızlara  taksim edilmek için  mis  gibi  koktuğunu  öğreten,  belki de öğretmeden  öyle  iyi ,  öyle  mübarek anadan doğulduğunu  hayal  ettiren bir  düşünce  ile  haritalarda ki  maviliğin ortasında ,  kocman  kıtaların kenarında ki büyük denizlerin  bir  tarafına  kondurulmuş  adalara  bakar,  kurar   dururdum...
 

              Son  Kuşlar  /   S. F.  Abasıyanık

  

                        Çok  uzun bir  yolculuktu  bu.
                         Yıl  boyunca  ,  yalnız  sarp  kayaları 
                              ve  akarsuları  gördük.
                                  Hiç  insan  görmedik.
                                     Hiç  ağaç  görmedik.
                                         Yalnızca  köpekler.
                                            Geceleri  ise  yalnız çakallar.
                                                Sabah  olduğunda  sordum :  Buranın  insanları  nerdedir ?
                                                   Bilmiyoruz  dediler
                                                      Geleceğimizi  duyar  duymaz gitmiş olmalılar..

                                                                                          Do  Sesi  /   Ferit  EDGÜ


            fotoğraflar   Amasra  Gezimden...

12 yorum:

  1. Daha ilk cümlelerde bunlar onundur Sait Faik'in dedim, doğru çıktı:)
    Çok güzeldi tüm sayfa...Teşekkürler!

    YanıtlaSil
  2. Ne hoşuma gidiyor senin yazdıklarını okumak.

    YanıtlaSil
  3. Natali sen de seviyorsun değil mi sait faik öykülerini?
    Çok sevindim cafenohut :)
    hoşgeldin svglove :))

    YanıtlaSil
  4. teşekkürler İbrahim, diğer postta olimposu yazmışın gitmezmiyiz gittik tabi ama o zaman Pelin yoktu.şimdi çocuk olunca otelli tatil tercihimiz :)

    YanıtlaSil
  5. Sait Faik'in Kınalıada'da Bir Ev öyküsü'nü bilir misin?

    Sait Faik... hastasıyım:))

    http://hayalkahvem.blogspot.com/2010/10/knaladada-bir-ev.html

    O değil de Buket, hani ada kitabı..
    şeyy.. anlarsın ya... hani... kitap.. ödünç vermek.. :)

    YanıtlaSil
  6. ne güzel bir adaymıs, siir cok yakısmıs buketmıs.

    YanıtlaSil
  7. hayalkahvem ,şimdi açtım hemen okudum , herzamanki gibi ne güzel yazmışın.evet ödünçte alamadım :(

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...