Cuma yazılarıma yavaş yavaş dönmeliyim. En azından haftada bir yazmaya beni zorluyor. Yoksa bu hızda yaşamak insanın elinde bir şey bırakmıyor. Günlerin arka arkaya geçmesi artık öyle bir hıza ulaştı ki. Bir bakmışın elde bir şey yok. Bu hem cuma yazım olur hem de anlatmadığım Almanya gezisinden notlar olur. Gerçi Gürcistan seyahatinde de eksikler kaldı, onu da yazmalıyım.
Almanya'dan pazartesi gelince hemen anneme gidip hasret giderdik bizimkilerle. Biz geleceğiz diye kahvaltı masasını donatmış, çaylar demlenmiş. Bol bol ne yaptık ne ettik anlattık durduk.
Onların denize nazır balkonunda yaz kahvaltısı meşhurdur. Öğlenden itibaren bu balkon aşırı güneş alır ama sabahları denizden gelen o tatlı esintiyle muhteşemdir. Çayın tadı memlekette de bir başka canım!
Özlenilen pazara da ertesi gün gidildi. Asıl büyük pazarımız bugün aslında ama seyahatten gelince evde hiç bir şey olmuyor malum. En son gün Basel'deydik. Orada ki fiyatlardan sonra canım Türkiyemizin fiyatları nasıl ucuz geldi anlatamam :)
Hem bol meyve sebze zamanı. Yaz renkleri harika!
Perşembeden itibaren de bağ evimizde kalmaya başladık annemle. Kızım gelmek istemiyordu, eşim de onu yalnız bırakmıyordu. Ben de zaten onlardan uzak biraz kafamı dinlemek istedim açıkcası. Annemde babamla hep dipdibe. Kadını gezmeye de götürmez. Anne hadi sen de gel dedim, topladık küçük bavulu yukarı bağa çıktık.
İki gündür kafamızı öyle dinliyoruz ki anlatamam. Gerçi ilk günden beni telefonla aramaya başladı kızım. Ertesi gün kapıya babam geldi, anneme bu gece geliyorsun değil mi diye soruyor:)
Ama kararlıyız, insandan, haberlerden, tv, internet vbç uzak kalabildiğimiz kadar kalacağız. Bugün cuma pazarı var diye şehre indim. İkindi gibi gideceğim tekrar. Bu sırada hemen bir post yayınlayayım dedim.
Bunu da bu sabah çektim. Bizim mahallede oradan oraya uçan çöpleri topluyorum. Artık görmezden gelemiyorum, üzerine basıp geçemiyorum, biliyorum benim toplamamla bu çöp olyı da çözülmez ama en azından bir gören olur bir şeyler ifade eder belki diye düşünüyorum. Tam çöpleri atarken bir adam bir ağaçta asılı (ekmekleri çöpe atmayıp etrafa asan tipler var ya günah olmasın diye) orada ki asılı torbayı indirdi. Artık o mu asmıştı, olanı mı indirdi beni görüp bilmiyorum. Sonra da bana '' ne duyarsız insanar var değil mi, her yerde çöp var '' dedi.
Böyle işte. Seyahat sonrası bol çamaşır yıkamalı, ev temizlemeli günler geçti. Şimdi bağdayız. Nürnberg'te kaldığımız bir günü yakınlarında bulunan Bamberg'e gittik. Biraz da orayı anlatayım.
Regnitz nehri kenarında Almanya Romantik Yolu üzerinde ki kasabalardan biri Bamberg.
Nürnberg'ten yarım saatlik tren yolculuğuyla gittik. Hemen kalabalığı izleyerek nehir kenarına kadar geldik. Çok turistlik bir şehir olduğundan oldukça kalabalık. Nehir boyunca Venedik sandalları insanları gezdiriyor. Köprüler üzerinden bunları izlemek bile çok güzel. Küçük Venedik burada da varmış:)
Turist olmak güzel şey! Ağzın açık kafan tutulurcasına yukarılara bakıp aylak aylak gezmeyi, alamayacağın objelere içini çeke çeke bakmayı, yorulunca oturup keyif yapmayı, eğer yazsa mutlaka dondurma yemeyi çok seviyorum .
Bir de benim bir koleksiyonum var, nereye gidersem o dilde Küçük Prens alıyorum. Onca Almanya'ya gitmiştik ama almamışım. Uygun bir yerlerde bulmayı istiyordum. İşte Bamberg'te 3 euroya buldum aman ne sevindim bu kadar ucuza bulmayı beklemiyordum.
Şu meşhur yerde benim de fotom var artık :)
Öyle güzel evler, sokaklar var ki. Düzeni, yeşili, özeni seven benim gibi insanlar işte bu yüzden buralara kadar geliyor. En azından belli bir süre mutlu olalım :)
Almanya'da Bamberg kişi başı 300 litrelik bira içimi ile en önde ki şehirmiş dediler. Bu da neredeyse günde 1 litre gibi oluyor, biz günde bu kadar su içemezken nasıl oluyor diye hayretler içinde kalıyorum.
Şehir ikinci dünya savaşında en az hasar alan şehirmiş. Tarihi dokuyla, evlerde ki ayrıntılarıyla, sokaklarda ki düzeniyle çok bakımlı bir şehir.
Kalesi de hemen çıkılacak yükseklikte, insanı yormayan bayırda. Katedrali, müzesi, bahçesiyle şehir manzarasını ayaklarınıza sunan konumda. Sadece bu kadar değil tabi ki. Gezdiğimiz gün video da çektim ama daha düzenleyemedim. En yakın zaman da yüklerim buraya.
Çok güzel geziyorsunuz nazar değmesin.
YanıtlaSilMerhabalar.
YanıtlaSilAlmanya, hiç İkinci Dünya Savaşı'ndan çıkmış bir ülkeye benziyor mu? Benzemez! Neden? Disiplinli, kararlı, proğramlı, disiplinli, ahlaklı ve çalışkan bir millet olduğu için. Dört yıl (1971-1975) Bremen civarında bir yerde kalmıştım.
Cuma sohbetlerinizi ve paylaşımlarınız özledik. Güzel bir paylaşımdı. Kaleminize, emeğinize ve gönlünüze sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
Tam bağ evinde kalınası sıcal günler, keyfini çıkart Pelinpembesi. Daha bol foto isterizzzz!
YanıtlaSilbamberg duymamıştım teşekkürler :) arada bir spama da bakıversene :)
YanıtlaSil