28 Nisan 2023 Cuma

Cuma Geldi

                      Ramazan Bayramımız ve Çocuk Bayramımız oldu geçen hafta. Ramazan bu yılda geldi geçti, hakkıyla geçirdik mi bilmem ama sağlıkla ulaştık, yaşadık ve sonrasında da bayrama geldik. Bayram sabahı annemlere gittik erkenden. Anne babasını kaybetmiş tüm tanıdık tanımadık insanlardan çekinerek yazıyorum. Çünkü özellikle bayramlarda ebeveynlerin yokluğu çok hissedilir, bunu tahmin edebiliyorum sadece. Eşimin ilk anne babasız bayramı. Onun buruk olduğunu görüyorum, onun gibi binlerce insan var. Çok çok acı bir durum, ne desem azdır. 

Bunları düşündükçe günden güne yaşlanan annemle babama daha çok ilgi göstermeye çalışıyorum, onları hoş tutmaya bakıyorum, daha çok beraber olabilmemiz için fırsatlar yaratıyorum. Tek torunları kızımı da hafta da en az bir gün onlara yemek yemeye, gece oturmasına gönderiyorum. Hem kızımın zihninde aile büyüklerine dair güzel anılarının kalması hem de annemlerin torun mutluluklarını çoğaltmak için.

                  Bayram sabahı da hep birlikte annemlerde kahvaltı için toplandık. Ah anacığım yine erken kalkmış, börekler, tatlılar yapmış, sofrayı donatmış. Aslında bir şeyi elleme, ben gelince her şeyi hazırlarım demiştim. Ama bilirsiniz anneler hiç kıyamaz çocuklarına, onca ağrısı sızısı olmasına rağmen yine erkenden kalkıp börekler pişirmiş, sarmalar ve tatlılar yapmış bile.


Akabinde gelen 23 Nisan Çocuk Bayramını da okulumuzda kutladık.

                  Bu hafta içinde Rasim Özdenören kitaplarına okumaya karar verdiğimden iki kitabını edindim kütüphaneden ve bitirdim. Fatma Barbarosoğlu bir yazısında bu kitaplardan birinde geçen ''Ocak'' öyküsüne değinmişti.

 ''Tabir yerinde ise bendeniz görmemeyi Özderören’den öğrendim. Havayı koklamayı ve görmeyi de Mustafa Kutlu’dan. Her sanatkar, önce taklit ederek başlar. Öykü yazıyorum dediğim ana kadar Özdenören’in “Ocak” öyküsünü zihnimde taşıdım. Gördüğüm bütün ocak başı muhabbetlerine zihnimden Özdenören’in ocağına nazire yazarak katıldım daima. Mesafeli olmayı Rasim Özdenören’in öykülerini okuyarak temrin ettim. Tıpkı sokağa çıktığım ilk anda havayı koklayıp Kutlu’nun “Havada leylak kokusu” cümlesine geri dönmem gibi.''

Fatma Barbarosoğlu çok haklı olarak 50 Yılını dolduran ve sonrasında aramızdan ayrılan yazarın kitaplarına gerekli önemin verilmediğini, dindar yazar yaftası olunca sadece kendi kesiminden insanlarca okunuyor olduğunu yazmış. Gerçekten de öyle değil mi? Kitap seçimlerinde bile ülke bölünmüş durumda. 




Konuya paralel bir film seyrettim. Metin Erksan Ken Loach'ın Land of Freedom filmini ağlayarak seyretmiş. İspanya iç savaşının bir yüzünü gösteriyor film ve aynı ulusun insanlarının farklı ideolojilerde olması yüzünden nasıl birbirlerini katlettiklerini, yan ülkelerinde bu kıyıma silahla katkıda bulunduğunu gösteriyor. Bilindik senaryo hala devam ediyor. Şimdi bile seçim öncesi yapılan ateşli taraftarlıkları da buruk bir gülümsemeyle seyrediyorum. Ne yazık ki asırlardır  süren tahammülsüzlük var,  yandaşlık var körü kürüne. 
Diğer filmi de Fatma Barbarosoğlu yazısında okumuştum. Tavsiyem Lunch Box filmini ilk önce seyredin ve sonrasında da şu yazıyı okuyun.



                    Kütüphaneden üç kitap alıp okudum ara tatil boyunca. Selim İleri okumayı çok seviyorum,yaz serinliği gibi bir duygu veriyor her okuduğumda. Dili, anlatımı zengin ve etkileyici, okudukça sizi rahatlatan bir yönü var. Karl Ove'un mevsim serisinin İlkbaharını okumuştum, meğer ilk sonbaharla başlamalıymışım. Doğacak çocuğuna yazdıkları ilk olarak Sonbahar'da başlıyor, kısa kısa her şeye dair deneme yazılarından oluşuyor. Ama seçtiği bazı konular saçma ve sıkıcı. Yine de akıcı uslubuyla yorulan zihinlere ilaç.
Ne yazık ki kütüphane de Yaz mevsim kitabı yok. İlkbahar kitabında Karl Ove baya bir özel konulara girmişti, devamını merak ettim. Şu an kendisinden ayrılan yazar karısı da hatta bu yazdıklarından sonra ''Boşboğaz biriyle evlenmişim de haberim yokmuş'' gibilerinden şeyler demiş. Biz okuyucular severiz yazarların gizli saklı ve aslında herkes gibi olan hayatlarından haberdar olmayı.


Bayram öncesi artık havalar ısındı deyip bahçeyi temizledik. Tüm kış kapalı kalan sandalyeler, masa, saksılar, her köşesi yapraklar ve çevreden atılmış çöplerle dolmuş bahçemizi tüm gün temizledik. Sonrasında küçük bir cennete dönüyor ya işte her yorgunluğun sonu çok güzel diyorum. Kısmetse her fırsatta bahçeye inip günümü burada geçirmeyi düşünüyorum. 




             Sabahları yatak odamın pencerisinden bakınca açan kiraz baharlarına görüyorum. Eğer öbür eve taşınırsak bu muhteşem evimi de çok özleyeceğim.   Çünkü bu evimizde neredeyse on beş yıllık emeğimiz var. Bahçesinde fazla bir şey olmayan bu evimizi aldığımızda da çok işimiz vardı. Çalıştık çabaladık bu hale getirdik ama şimdi de yeni bağ evimiz için çaba sarfediyoruz.
Mor salkımlarım da açtılar, leylak ağacım bu yıl daha da büyüdü. Geçen sene portakal ve mandalina ağacımda fazla çiçek yoktu ama bu sene öyle çok ki.


                    Neredeyse bir aydır ramazan nedeniyle bağa gitmemiştik. Geçen hafta ilk kez gidince çok şaşırdık çünkü otlar belimize kadar gelmiş. Otları yarım gün boyunca temizlemeye çalıştık ama öyle zor bir iş ki anlatamam. Yaptığımız alanda çok küçük. Sonunda pes ettim ve kahvemi yapıp dergimi aldım oturdum . Gün boyu keyif yaptık :)


                                Bayram sonrası okullar başlayınca hava kapandı tekrar. Sadece salı günü güzel ve ılık bir hava vardı. Eve geldiğimde işler her zaman ki gibi beni bekliyordu ama her şeyi bırakıp atladım bisikletime. Deniz kenarında hafta içi olması nedeniyle kalabalık olmayan sahilde bisikletimi sürdüm denize paralel. Öyle güzel hava vardı ki! Biraz uzakta ki kahve zincirlerinden birinde oturdum. Kasabamızda öyle her türlü lokanta ve kafe yoktur. Bu dediğimde sonuçta belli bir kalitesi olan (!) bir yer. Buraneros'tan özendiğim gezme- yeme-içme keyiflerinden birini yaşayım dedim. Kendime güzel şeyler ısmarladım ama hep beni mi bulur yine densiz insanlara denk geldim. Aslında mekanda fazla insan yoktu, topu topu üç masaydık. Oh ne güzel kafamda şişmez diyerek kitabım elimde içeri geçtim. Deniz kenarına geçtim, sırtımı insanlara vererek yüzüm denize doğru oturdum. Etrafa büyük camlar yapmışlar görünüşte açılıp kapanıyor ya sigara içme hakkı doğmuş herkese. Valla cereyan yapsa da açtırdım her yeri. İki dakika sonra arkamda ki masa da ki bir kadın kapattırdı. Ee ben sizin pis sigara dumanınıza maruz kalıyorum. Haa bahçe olsa çıkacağım ama açık havada ki yeri de kapattırmışsınız. Neyse ya sabır dedim, mutluluğumu bozmasına izin vermeyeceğim. 

İki dakika sonra telefonun dış sesini açmış, banka otomatik müşteri repertuarını dinletmeye başlayan birinin zorbalığı başladı. Kim bu diye bakınca orada çalışan ama kesin garsonların şefi bir adamı gördüm. Arkadaşlarıyla babasının evindeymiş gibi bağıra çağıra konuşmalar, telefonunu son ses açmalar, elinde zaten sigarası bir türlü bitmiyor, ya Allahım sabır!

Yok arkadaşlar bir daha gitemeyeceğim diyorum ama unutuyorum gidiyorum. Ya bunlar gibi görgüsüz olacaksın, ya hiç bir şeyi önemsemeyeceksin yoksa otur evinde. Zaten fiyatlar almış başını gitmiş, lezzette yok. Evimde yaptıklarım bin kat güzel. Üstelik balkonum ve bahçemde ki özen hiç bir yerde yok, o kadar iddia ediyorum :)

Artık bahar geldiğine göre bisiklet gezilerim daha sık olacaktır ya buna çok seviniyorum. Allahtan kilometrelerce uzayan sahil şeridimiz var. Deniz olmadan yaşamak istemezdim, havası çok farklı bir şey. Bulutlarla beraber güzel bir ikili. 


Yazımı annemin muhteşem instagram paylaşımlarından biriyle bitiriyorum. 
Güzel, mutlu ve huzurlu tatiller !








12 yorum:

  1. Bence güzel bir hafta olmuş...
    Kitaplar ilgimi çekti. Yazarın yaz kitabına baktım türkiyedeki hiçbir kütüphanede kaydı yok. Ancak satın almamız lazım. Yeni zatürreye yakalanmış biri olarak sigara da kullanmış bırakmış biri olarak sana kesinlikle hak veriyorum.
    Hayırlı cumalar,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten yok mu tüm Türkiye kütüphanelerinde ? Çok ilginç geldi olmaması. Mesela Kış kitabı iki tane vardı ama ne diye iki tane olup diğeri hiç yok diye düşünmüştüm. Siz nereden bakıyorsunuz hangi kütüphane de hangi kitap var diye? Link varsa yazabilir misin?

      Sil
  2. İçim açıldı :) Mor salkımlardan yine buzluğa attıysan bir gün misafirin olup sodama isterim! Enfes bir mor salkım vardı köşedeki bahçeli evde, bir de kocaman salkım söğüt ki ikisi bir arada nasıl bir güzellikti anlatamam.. Evi yıktılar yerine 3 katlı ama yeni moda kübik ve karaktersiz bir ev yaptılar. Bahçede ağaç bırakmadılar büyük ihtimal çim yaparlar ki hiç sevmem çimi, bakması dert hiçbir mantığı yok ama işte... Ben de senin gibi meraklıyım bahçeye biliyorsun, gerçekten insanı sakinleştiriyor, huzur veriyor doğayla içiçe olmak.. Ot yolarken bele dikkat aman....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ceren canım kusura bakma geç yazıyorum cevap. Haftasonu öyle çok çalışmayla, bağ bahçe işleriyle uğraştık ki açamadım blog dünyasını. Ne zamandır geçmiş olsun da yazacaktım oğlun için, ama iki hafta geçti değil mi neredeyse. Çocuklarla birebir olunca çok şaşırıyorum her an birşey gelebilir başlarına. Hem hareketliler hem de yaş küçüldükçe motor kabiliyetler tam olmadığından her zaman tehlike içindeler.
      Neyse çok çok geçmiş olsun, tabi ki her zaman bekliyorum !

      Sil
  3. Yaz kitabı ilgili Müdürümüz ile görüştüm, Koha sisteminde ad soyad ile bakıldığında hiç bir kütüphanede görünmüyor. Ama o buldu bir şekilde:)) yazarın soyadı ile buldu kitabı.
    Aşağıdaki kütüphanelerde mevcut, getirtilmesini talep edebilirsin.
    İstanbul Fatih Merkez Halk Kütüphanesi (1),
    İSTANBUL ORHAN KEMAL İL HALK KÜTÜPHANESİ (1),
    SİNOP DR. RIZA NUR İL HALK KÜTÜPHANESİ (1),
    İstanbul Ümraniye İlçe Halk Kütüphanesi (1),
    Kocaeli Kandıra Adalet Halk Kütüphanesi (1),
    İSTANBUL RAMİ KÜTÜPHANESİ (3),
    KONYA İL HALK KÜTÜPHANESİ (1),
    Düzce Gölyaka İlçe Halk Kütüphanesi (1),
    Sakarya Hendek Rasim Paşa Halk Kütüphanesi (1),
    Sakarya Ferizli İlçe Halk Kütüphanesi (1).

    Demek ki neymiş soyadı ilede aramak gerekiyormuş:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aa burada da yazmışsınız uzun uzun , çok teşekkür ederim. Getirtme olayı nasıl oluyor. Bizim kütüphaneye sorunca bazı dönemler kitap istiyoruz o zamanlar istediğiniz yazarları yazın edinelim demişlerdi. Bir de sizden mi öğrenmiştim, kütüphanelerde bir sistem varmış, istediğini başka yerden getirtme ( kısaltılmış bir adı vardı ) onu sordum bizim buraya ama haberimiz yok demişlerdi.

      Sil
    2. http://koha.ekutuphane.gov.tr/
      Koha sistem adresi bu. Kütüphaneden üye olduğunuz için şifre talep ediyorsunuz ve bu adreste hesabınıza giriyorsunuz. Aldığınız kitapların süresini uzatabilirsiniz. Çeşitli alternatif kullanımlar var. Kitap almaya gitmeden sepete atıp ayırtabiliyorsunuz. Yıl içinde girmiş yeni kitapları görebiliyorsunuz. Alınmasını istediğiniz kitapları yazabiliyorsunuz.
      Şifresiz kullanımda mevcut ama sadece kitap aramaları için.
      Diğer işlemler için oturum açmak en güzeli.
      Kitap getirtme başka bir kütüphaneden belli zamanlar değil her zaman var.
      Siz ısrar edin kargo ile başka kütüphaneden alıyorlar tüm kütüphanelerde bu sistem mevcut olmalı sadece benim şehrimin kütüphanesinde olamaz.
      Bu adresi de takibe alın sorduğunuz sorulara buradan da mesaj yolu ile cevap alabilirsiniz.
      https://www.instagram.com/ktbkygm/

      İyi günler size,

      Sil
    3. Çok teşekkür ederim kıymetli bilgiler için.

      Sil
  4. Bahar bahçe manzaralarına bayıldım, huzurla keyfini çıkarmanızı dilerim. :)
    Luncbox ve Land and Freedom'ı zamanında izlemiştim. Farklı alanlarda anlatımlar, ikisi de sevdiğim, hatırladığım filmler oldu. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seyrettiniz mi filmleri, farklı türlerde ama güzeller değil mi?
      çok teşekkür ederim güzel dilekler için, hepimiz için olsun..

      Sil

Kasımın Son Cuması

                            Kasım bitip aralık başlamak üzereyken yavaşlamayı daha çok yavaşlamayı istiyorum. Kafamda düşünceler, projeler h...