19 Ağustos 2022 Cuma

Hoşgeldin Cuma!

                             Ağustos sıcaklarının bastırdığı bu hafta yazı yazmakta, yaşamakta zorlanıyorum. Geçen gün ilk kez artık yazı sevmediğimi düşündüm bu sıcak havadan dolayı. Aslında dört gözle yaz mevsimini, denize girmeyi, ağustos böceklerini, birbirinden leziz yaz meyve ve sebzelerini çok severim. Artık böylesine sıcak hava da yapılan her iş sonunda aşırı terlemeye, yorgun düşmeye, biraz gezsem akşamına baş ağrısının oluşmasına tahammül edemiyorum. Ne değişti? Bu sıcak günler, yaz mevsimi, ter, bunaltı hep oldu ama yaş ilerledi arkadaşlar yaş!

                        Gerçekten de kırkbeş yaşına kadar her şey daha toleranslı ve güzelmiş. Yavaş yavaş zorluklarla  dolu yıllara geçiş yaptım bence. Yoksa bu kadar yazdan rahatsız olmazdım. 

                      Sabırsızlıkla beklediğim yaz tatilimde bitmek üzere. Neler neler yapacaktım halbuki. Boyalarımı okuldan getirmiştim, bahçe de bir çok boyama yapacaktım. İnanın hiç bir boyaya elimi değdirmedim. Sadece nakış işi beni dinlendirdiği için onu daha çok yaptım. Bir kaç tane küçük örtü işleyip instagramdan sattım bile. Yine nakışlara devam edeceğim, basit işlemelerde olsa bittiğinde mutlu oluyorum.


                   Bu yaz hiç dinlemedim dersem abartmam. Yaptırdığımız 50 metre kare ev için öyle koşturuyoruz ki. Prefabrik olsun istedik hem maliyet açısından hem zaman açısından. Ama hiçbiri doğru değilmiş. Bunda da yapılacak işler bir apartman yaptırırken kinin aynısı. Belediyeye elli kere gitmelerden tutun, prefabrik kurulumu sırasında ustalarla cebelleşmek, sonrasında içini tamamlamaya çalışmak ve daha bir çok iş çok yordu bizi. 
Bir de arsanın bir yönüne duvar yaptırmak zorunda kaldık, aman sormayın sadece bir kenarının duvarına ev kadar para istediler. Haa para olsa bile yapacak usta yok, onlar da karaborsa.


İşte evimizin iki odası ve salonu. Elli metre kareye her şeyi sığdırmaya çalışıyoruz bakalım nasıl olacak. Bir de şöyle bir şey oluyor. Bir usta geliyor diğerinin işini beğenmiyor, niye böyle yaptınız diyor. Biraz iş yapılıyor hemen para istenmeye başlıyorlar. Valla bilmiyorum, şu yorucu zamanlar bir bitse. Neyi nasıl yapıyoruz tam da bilmiyoruz işin aslı.


                      Her yorgunlukta kaçtığım yer  evim. Şehrin kalabalığından, gürültüsünden, havanın sıcaklığından kendimi attığım yer evim, bahçem , balkonum. Bahçede ki bitkilere bile bakım yapmak, sulamak öyle zor geliyor ki bu sıcakta. Ev içi kadar  bir de dışarıda temizlik ve uğraş gerektiriyor. 
Balkonumu da aşıp çatıya kadar ulaşan çam ağacımla oturduğum yerden konuşuyorum. Mesela sabah kalkar kalkmaz balkona çıkıp bir günaydın derim. Karşısına geçip kahvemi içerim. İçine kargalar yuva yapmıştı geçen sonbahar. Bu sene hiç ortada yoklar. Ben konıuştukça çam ağacım daha coşuyor gibi geliyor. Komşuların ağaçlarıma dadanmasını anlatmıştım. Biri önümüzü kapıyor tepeden kesseydiniz demişti, biri bu sıcaklarda önümüzü kapıyor o yüzden hiç esinti gelmiyor demişti. Geçenlerde biri gelmiş dibinde ağacın, uzun uzun bakıyor. Hayrola deyince bunu bi budasanız, benim var bir testerem vereyim mi dedi. Vallahi bıktım bu insanlardan. 


                   Bu hafta içinde iki kitap okudum. Birini canım arkadaşım Sonat hediye etmişti. Murat Gülsoy'u blog zamanlarından takip ediyordum bir ara. Hiç kitabını okumadım. Sevinç Çokum zaten çok severim. Bütün kitaplarını okumaya kararlıyım.




                        Bazı sabahlar evdekilere haber vermeden çıkıyorum dışarı. Kitabımı, hazırladığım kahvaltılıkları, suyumu da alıp bisikletimle yan kasabaya gidiyorum. Yeni yeni uyanan insanları özellikleri dedeleri izleyerek bir çay ısmarlıyorum kendime. Denizde öyle güzel, öyle sakin oluyor ki. Uykuya tercih etmesem aslında sabahın daha erken saatlerinde çıksam aslında.
Maviş teyzeden de simidimi alıyorum gitmeden.


Cuma geldi bile tekrardan. Pazara gitmeden önce evde ki naylon poşetleri, yumurta kaplarını da pazar arabama atıyorum her hafta. Köy satıcılarına veriyorum kullansınlar diye. 


İşte böyle geldi bile haftasonu. Tüm haftasonumuz sağlıkla ve huzurla geçmesi dileğiyle. 











19 yorum:

  1. Ayy domatesler ne güzeller... :)

    Okurken yorgunluğunuza gerçekten hak verdim. Ben oldum olası sıcak sevmem zaten. Yaz gelince yaz uykusuna yatıp kışın kalksam olmuyor mu diye düşünürüm yıllardır.

    Ev konusu gerçekten zor, herkes birbirini kötülemeye öyle alışmış ki, Allah size sabır versin.

    Yan kasabadaki kahvaltılara bayıldım. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Domatesler hep tohumlarını bulmaya çalıştıklarımdan. Bizim buralarda olmaz bu türler. Pazarda görünce hemen aldım, satan amcaya sordum nereden geldiklerini. Mühendis bir karıkoca çift yetiştiriyorlarmış bir kaç yıldan beri. Satsın diye bu pazarcı amcaya vermişler bu hafta. Bakalım haftaya daha çok bilgi getirecek bana :)

      Sil
  2. Senle ben bu ağaçlar konusunda o kadar aynı kafadayız ki ama den benden sakinsin, ben sinirleniyorum ve insanlara ders vermeye kalkıyorum ağacın önemi hakkında. E malum herkesin aklı da kendine göre en iyisi, yartışma çıkıyor. Hı hı deyip geçemiyorum.. Aslında korktum bile ya biri siz yokken habersiz kesmeye kalkarsa? :((

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aman deme öyle, gelip kafasına göre kesmezler herhalde. geçen sene de pazarcılar dadanmıştı. bizim bu sokakta pazar kuruluyordu. bir pazarcı devamlı koca halatını ağaca atıp branda bağlıyordu. kaç kez zabıta çağırdım. sonra karşı bahçenin zeytin ağacına bağladılar. bir minibüs geçerken halata takıldı, ağacı ortadan kırdı. ama kimsenin umrunda değil.

      Sil
  3. Her zaman ki gibi, yine çok keyifli bir Cuma yazısı okuduğumu söyleyebilirim. Evet sıcak sağlığa zararlı, soğuk o kadar değil. Soğuğun çaresi var. Soğuk demek sağlık demek. Yaz mevsiminin de artıları çok tabi.

    Paylaştığınız inşaat fotoğrafı prefabrik bir yapıya benziyor. Ekleme mi yaptırdınız? İnşaat yapmak artık eskisi gibi değil. Bırakın yeni daireleri, eski ve yıpranmış dairelerin satış fiyatları hakkında bilginiz vardır sanırım. Bundan böyle bir kümes bile yaptıramayız.
    Her şey gönlünüzce olsun. Sağlıklı ve hayırlı günler dilerim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Recep Bey, prefabrik ev satın aldık. Arsamız vardı 380 metre kare. oraya 50 metre kare ev yaptırıyoruz. ama dediğiniz gibi öyle fena bir döneme geldik ki. neye el atsak 10 bin 20 bin. en kısa zamanda yapıp bitirmek istiyoruz kısmetse.

      Sil
    2. İnşAllah en kısa zamanda ve en ucuz bir şekilde yaptırıp prefabrik evinize kavuşursunuz. Güle güle iyi günlerde oturun inşAllah.
      Benim yeğenim Pimapen ve cam balkon işlerini yapar. 1.30x1.50 cm. ebadında ve iki kanatlı bir pvc pencere fiyatını sordum Beş bin TL. üzerinde bir fiyat çıkardı. Düşünebiliyor musunuz, evin sadece bir penceresi beş bin TL. gibi bir ödeme yapmak zorundasınız.
      Allah ev yaptıranın, bakım-onarım yaptıranın yar ve yardımcısı olsun inşAllah!
      Selam ve saygılarımla.

      Sil
    3. Doğru söylüyorsunuz , o kadar uç fiyatlar çıkıyor ki anlatamam. Allahtan evin metrekaresi küçük. BBugün mutfak fiyatı çıkarttı usta 25 bin dedi. Mutfağımızda minicik aslında. içinde tezgahta yok. bakalım nereye gidecek bu işler ..

      Sil
  4. Bizim bu anlaştığımız prefabrik şirketi aslında daha önce anahtar teslim yapıyormuş. Son 4-5 yıldır bunu bırakmışlar. çünkü onlar bile bıkmış süreçten. sadece evi sattılar bize. temel atma, imar vb. bize ait. başka bir çok şirket var tabi ki İstanbul'da ama onlarla anlaşsak işçilerin konaklamasına kadar dolu masraf bize aitti. İçini iç mimara versen o da çok tuzlu. biz belediyeden imar iskan işlerinde çok oyalandık. bundan sonra tek tek usta peşinde koşmak kaldı bakalım.

    YanıtlaSil
  5. Çok sevindim beğeniniz için :)

    YanıtlaSil
  6. Pazar arabası görünce aklıma anneciğim geldi.
    Cuma yazılarınızı keyifle okuyorum içim açılıyor miss gibi.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. O da mı gider böyle arabayla :)
      çok teşekkür ederim yorumunuz için..

      Sil
  7. Bazı insanların ağaçlarla ne alıp vermediği var anlayamıyorum. Yok esintiyi engelliyor, yok önümü kapıyor. Nasıl işler bunlar? Allah sabır versin.
    Bir de kolay gelsin:) Evin işleri biraz sıkıntılı olmuş ama nasıl olsa geçecek.
    Sevgiler Buket...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bunlarda geçecek aslında. Sabredip sinirlere hakim olmak lazım. Bakalım alnımızın akıyla işleri kolaylaştırsak..

      Sil
  8. Giderdi diyeyim.Rahmet olsun ölmüşlerimize.

    YanıtlaSil
  9. Zahmeti çok işlerle uğraşıyorsunuz, kolay hallolsun, yolunda gitsin bundan sonrası.
    Sevgiler. :)

    YanıtlaSil
  10. Sevinç Çokum'u Selim İleri sayesinde keşfettim, çok sevdiği yazarlardan biriymiş.

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...