25 Şubat 2022 Cuma

Merhaba Cuma

                           Cuma gelmiş hoş gelmiş, kendisini tatile bağlaması sebebiyle çok severim bu günü. Yorucu, koşturmacalı bir haftanın sonunda evimde oturmaya can atıyorum. Yıllardır köyde öğretmen olmam sebebiyle zaten yavaş bir tempodaydım. Okulun mevcut çalışan sayısı en fazla 5 olmuştu ama bu sene hizmetliyle beraber 3 kişiyiz. Diğer öğretmen arkadaşım geçen sene geldi okula ama  bu sene pandemiden sonra tam zamanlı çalışmaya başladık. Okulda zaman hızlıca geçiyor. Sonrasında  okul çıkışı sosyalleşmeden de uzak duruyorum. Hafta içi okula gidip eve koşa koşa döndüğüm zaman dilimindeyim. Görüşecek, gidilecek bir çok tanıdığım var ama kış rehaveti midir nedir tam teşhisi koyamadım. kimseyle görüşmek istemiyorum , kendimi bir an önce eve atıp durgun saatler geçirmek istiyorum.

                     Bu hafta sonu havanın güzelliğini görüp kahvaltı dahi yapmadan yürüyüşe çıktım. Ne kadar erken sahile inersem o kadar az insan oluyor. Serin deniz havasını ciğerlerime çekip yürümenin tadı bir şeyde yok. İncir ağacıma kadar yürüdüm bu sefer çünkü rüzgar yoktu. Yürüyüş keyifliydi..

                         Eve dönüp kahvaltı sonrası çay içmek.. Balkonumun son yıllarda iyice yeşile boğulması...Ektiğim ağacın tüm balkonumu örtmesi.. Her şey çabayla oluyor arkadaşlar. Yoksa ben de sıra sıra binaların arasında oturuyorum..


                       Pazartesi iş günü. Sabah erkenden yola çıkınca gökyüzü oyunlarını daha iyi görüyorsunuz. Ama yıllardır alışamadım; uykulu uykulu yürümek, sımsıcak yatağında kendini hayal etmek, az kaldı şurada emekliliğe ne kaldı diye kendimi avutmam ... Biliyorum emeklilik sonrası çok özleyeceğim bu günlerimi. Ama dile kolay 27 yıldır çalışıyor, 15 sene de eğitim eklenince şu dünyada doğduğumuz günden beri bir rahat yüzü görmemişiz. Yılda üç beş günlük tatillerle avutmuşuz kendimizi. 



                  Okulda çocukların enerjisi yoğun. Belli bir yaştan sonra biz okulöncecileri malulen emekli etmeleri lazım. Yıprandık yahu! Her sene sil baştan , yaşları küçük çocuklarla aralıksız çalışma yıprattı. Belki bizden sonra ki nesil ayrıcalık elde ederler ama hiç sanmıyorum. 

                  Çocuklar benim gibi taşları sever oldular. Oyuncaklardan önce taşlarımla oynuyıorlar, çok mutlu oluyorum.



                        Yağmurlu geçen her gün çocukların hep ''öğretmenim bahçeye çıkalım mı ? '' diye sormaları...


                           Geleneksel okulda kek yapma günümüz.. Bu sefer limonlu kek yapıldı.



                                                         Limonata eşliğinde yenildi..


                Okul bahçemize soğan ve marul ekmiştik. Üzerine kar yağıp hava da çok soğuk olduğundan gelişemiyorlardı. Ama çürüme de olmuyordu. Bu hafta içi hava güzel olunca bahçeyle de ilgilendik. Biraz çapalama ve gübreleme yaptık. Çocuklar bu uğraşları çok seviyorlar.

              Bu hafta boyunca iki kitap okudum. Stefan Zweig kitaplarından biri olan Hayatın Mucizeleri içinde ki öyküleriyle her zaman ki gibi çok güzeldi.


            Diğer okuduğum kitap Anna Burns'un 2018 yılı Man Booker ödüllü kitabı Sütçü. Kitaptan instagramdan takip ettiğim çevirisini yapan Duygu Akın sayesinde haberim oldu ve çok merak ederek aldım. İyi ki de almışım , edebi lezzet arayan gerçek okurların bir çok şey bulabileceği bir kitap. Roman 1970 ler de ki Kuzey İrlanda Belfast bölgesinde yaşanan siyasi-dini olayların gölgesinde gelişiyor. Kitabı okurken Oscar adayı Belfast filmini de izlemem denk düştü. 

Aynı ülkede yaşayıp farklı düşüncelere sahip insanların belli yerlerde kümelenmesi ve aralarına duvar örmesi insanlık ayıbı. Ama ne yazık ki bu durum bir çok yerde devam ediyor.

Katolik mahallelerle Protestan mahalleleri ayıran 8 metre yüksekliğinde, uzunluğu 5 kilometre olan  “Barış Çizgisi” adlı bu duvarlar hala mevcut. 2013 yılında imzalanan bir anlaşmaya göre 2023’e gelindiğinde duvarların tümü kaldırılmış olacakmış.

Böyle bir ortamda 18 yaşında ki bir kız üzerinden toplumun yapısı, kadınların yüzyıllık çileleri, psikolojik ve fiziki şiddet , farklı düşüncelere karşı tavır alma, düşmanlık gibi bir çok konudan oluşan akışı çevirmen Duygu Akın sayesinde kendi lezzetinden bir şey kaybetmeden okuyorsunuz. 


                     Blogmuş, instagrammış bir çok sanal mecrayı şikayet eden, kullanan, dudak büken, seven insan insan var. Ben hiç bir zaman bunlara esir olmadan, ama bana da çok şey katmasına izin vererek kullandım.. Zamanımın çoğunu ele geçirmesine izin vermiyorum. Burada ki dünyalar sahte, herkesin rol yaptığı yerler olabilir. Bunca şeyden acı çeken insanların kaçış mecraları bunlar, böyle olması normal. Bir de kendiliğinden oluşan bağlar var ki çok şanslıyım , burada şimdiye kadar çok kıymetli insanlarla tanıştım.

                   İnstagramda da böyle tanıştığım bir arkadaş yaşadığı Hollanda'dan Kocaeli'nde ki evine gelince görüşme ayarladık. Daha önce de iki kez görüşmüştük.Benzer zevkler ve hayat anlayışı olunca ortak alanlarımızın çok olduğunu ve birlikte sohbet etmekten hoşlandığımızı anladık. Harika bir zaman geçirdiğim gün oldu benim için..


                 Herkes elinden gelenin en iyisini yapmalı bu dünyada. Öğretmen olunca etkileşim de olduğunuz insan fazla oluyor ve az da olsa farkındalık yarabilirim diyorum. Bu dönem velilerimle kitap okuma etkinliği yapmaya başladık. Hemen kitap vermedim, köyün imamından Diyanetten gelen Aile Dergilerini istedim ve bunları ailelere dağıttım. En azından dergide bir iki yazı okusalar ve çocukları onları okurken görseler benim için bu bile yeter.


                    Benim için güzel bir olay da Kitaphaber sitesinde çıkan ikinci yazım oldu. Bu sefer Alamya'da ki bu rotayı Yazdım



                     Bir haftayı daha geride bıraktık. Hafta sonumuzun mutlu ve huzurlu olması dileğiyle..




             






































20 yorum:

  1. Buketciğim, fotoğrafların yine insana yaşama sevinci veriyor. Bu haftaki yayında 2 şey dikkatimi çekti, bloğunun yazıları çok küçük, büyütmek zorunda kaldım. Belki bir el atabilirsin :) Bir de senin üst üste yaşadığın ailedeki sağlık sorunlarından yorulmuş ve bunalmış olduğunu algılıyorum sanki, zira yazılarında hiç arka arkaya yazım hatası yapmazdın. Ama bu haftaki yazından da ciddi anlamda yorgun olduğunu seziyorum canım benim. Az kaldı umuyorum emekliliğine 🙏🌹 inşallah bu güzel dünyanın gökleri altında istediğin gibi geçireceğin günler yakındır. Sevgiler,🙋‍♀️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Momentos, tespitlerin çok doğru. Öyle bir bunalımdayım ki
      her şey anlamsız. Yazmayı bırakmak istemiyorum ama yazmak da istemiyorum. Bloga
      yazınca tekrardan okuyup hataları düzeltmek de istemiyorum :)
      Yani yazdığım gibi yayınlıyorum. Zamanım da yok böyle teferruatlara. Baksana yorumlara bile ancak şimdi cevap veriyorum.
      Puntoları normal yazan boyuta almıştım ama bu da küçük kaldı nedense.
      Bir dahakine inşallah büyüteceğim, ben de okuyamadım :)

      Sil
  2. Bende bugün portakallı tarçınlı kek yapayım arkadaşlarımı çağırayım, canım çekti kek ve sohbet:-) Balkon güzel, çocuklara kitap okutma yöntemi güzel, çocuklar güzel...
    Eve kaçma ve öylece ne yapıyorsam yapma ya da hiç bir şey yapmama bende de yoğun son aylarda.
    İyi hafta sonları:-) Sevgiler ve iyilikler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bugün ben de evde bu sefer havuçlu fındıklı kek pişirdim. Kek yapmak ve
      yemek benim için terapi oldu son yıllarda. Hele şu son günlerde
      kendi dertlerimizi bıraktık, dünyada ki bu zulüm, savaşa odaklandık.
      iyice canım sıkılıyor ve yapacak bir şey yok.
      çok teşekkür ederim yorumunuza..

      Sil
  3. Hayırlı cumalar arkadaşım, aileler çocukları ile okuma yapsalar çok şey değişir bence..
    Sevgiler,

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bakalım okuyacaklar mı? Her gün soruyorum çocuklara, dergileri
      anne babanız okuyor mu diye. Çoğu okumadı diyor ama yavaş yavaş alışacaklar
      bence. Başka yöntemler de bulmalıyım bakalım..

      Sil
  4. O şatoyu az kullanmadık frplerde :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi?
      Çok da güzel ve estetik bir şato ama :)

      Sil
  5. İnstagrama burun kıvırmıyorum ama aylarca onsuz kalsam da bir şeylerden eksik kaldığımı sanmıyorum. Oradayken de bana pek mühim şeyler kattığını düşünmüyorum. Beklenti meselesi belki de!.. Ama mesela kuzucuklarını paylaştığın blog postlarına ayrı bayılıyorum. Her yaş grubuna ingilizce öğretmenliği yaptım. Okul öncesi çocuklar ve yetişkinler en sevdiğim yaş grupları oldu... Yani en alt ve en üst sınırdakiler... Ama en yorucu öğretmenlik zamanlarım da bu yaş gruplarına yaptığım zamanlar... Yine de ne zaman seçenek sunulsa her zaman hep mini mini kuzucukları ve kocaman insanları seçerim. :)
    Sütçü'yü listeme aldım...
    Sana ve kuzucuklarına çok çok sevgiler Buketcim...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnstagram benim için dinlenme, mola verme zamanı. Akşam yemeğinden sonra
      eşimle kahvemizi yapıp bir saat gibi köşelerimize çekiliyoruz. O sırada
      takip ettiklerime bakmayı seviyorum. Tüm zamanımı internete ayırmadığım için kendimi hep kutluyorum. Keyif zamanlarında ne yapmak insana kalmış tabi ki.
      Görsellere bakmayı hep sevmişimdir. Bana keyif katıyor ya yeter.
      Çocukları daha çok yayınlamak isterdim ama bir taraftan da yasak ya
      çok da riske girmek istemiyorum.

      Sil
  6. Ben bu yazıdaki İncir Ağacı, Taş Oynayan Çocuklar ve diğer fotoğrafların samimiyetini sevdim. Ama Sınıf Penceresinden Yağmura Bakan Çocuklar fotoğrafı bir başka güzel bence.

    YanıtlaSil
  7. Selam Füssen'deki şatoya iki defa gittim. Yazınız güzel olmuş. Romantik yolu biz turla gezdik. Çocuklar çok tatlı ama yorucu. Torunlardan geldiğim gün yorgun düşüyordum. Şimdi biraz büyüdüler ödev yapıyorlar. Büyük torun kendi halinde küçük ilgi istiyor. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah değil mi yaş ilerledikçe sakinlik istiyor insan. Ama bir de tüm gün sınıfta
      çocuklarla olduğunuzu düşünün :)
      yaa gençlere bırakalım şu mesleği:)

      Sil
  8. Merhabalar.
    Yine güzel bir Cuma paylaşımıydı. Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  9. Öyle yazıya dalmış tatlı tatlı gidiyordum, taa ki Sütçü'ye gelene kadar, orada bir silkelenip kendine gelme bende:) Bir seneden fazla olmuştur alalı, hep araya başka kitaplar giriyor ve ben ona üvey muammelesi yapıyorum sanki. Düşüncelerini okuyunca daha bekletmesem mi acaba diye düşündüm şimdi:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aa var mıydı sende ? Bence en kısa zamanda okumalısın. Yazarın diğer
      kitaplarını inceleyip alacağım ben. Yazarın kendi hayatı da trajik.
      Günümüzde var olan bir çok sorunu öyle güzel ele almış ki. içinde tartılacak çok taraf var. keşke okuyup bir araya gelip konuşacağım arkadaşlarım olsaydı.

      Sil
  10. Yazı bittikten sonra altta çok kocaman bir boşluk kalmış Buket. Önce onu haber vereyim.

    Bence köy okulunda öğretmenlik yapmak en dinlendiricisi. Hiç değilse dışarı çıkıp temiz hava eşliğinde bir sürü etkinlik imkânınız var. Hiç değilse kalabalık değiller. Hiç değilse eve iş yani tomar tomar yazılı kağıdı getirmiyorsun. Bıraktığın yerde kalıyor. Kalabalık sınıflarda bırak dersi, laf söz anlatma gerilimi yaşamıyorsun, şeklindeki boğucu gerçeklerin bir kısmını yazayım da öğrencilerinin kıymetini daha çok anlamana, daha az yorulmana vesile olayım. Hepiniz çok güzelsiniz:) Dergileri ailelere dağıtman takdire şayan.
    Sosyal medyayı kararınca ve faydalanmak adına kullanmaktan yanayım. Milletin hayatını takip etmek, kıskanmak ya da kinlenmek için değil hiçbiri. Ama gel de anlat. Sütçü'yü listeme ekledim, teşekkür ederim. Kitaphaber'deki yazarlığın ne güzel bir haber. Kutluyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet niye böyle kocaman boşluk olmuş??
      10 yıllık blogger olarak şu teknik konuları bilmemeğe ne demeli:) valla niye böyle bilmiyorum.
      Köy öğretmenliğini dediğin sebeplerden özellikle ben seçtim. yoksa mahallemde ki okula iki dakika da yürüyüp gidiyordum ama öyle kalabalıktı ki anlatamam. 5 yıl çalıştım orada. kızım çünkü o okulda ilkokulu okudu. sonrasında benimde
      orada işim kalmadı. hemen en yakın köye tayinimi istedim :)

      Sil
  11. Sabah sakinliğinde sahile inişleri kıskanıyorumm desem :) ne güzel deniziniz var deniz havası ve güzel kaçışlar, ortak noktaların olduğu arkadaşlıklar hep çok keyiflidir ne güzel ki birbirinizi bulmuşsunuz, böyle insanlar ilaç gibi.
    Hep derim öğrencilerinin çok şanslı olduğunu, bence farkındalık da yaratıyorsun herşeyden öte o miniklerin geleceğinin ilk şekillendiği noktadasın ki bu da çok önemli..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısın öyle güzel bir yerde yaşıyorum ki çok şükür. tek şikayetim
      çocukluğumuzda ki az insan az bina yok artık. ama Marmara bölgesi burasi ne olabilir ki başka :)

      Sil

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...