12 Kasım 2021 Cuma

Merhaba Cuma !

Merhaba Cuma!
Merhaba İnsanlık!
Ay böyle kendi kendime coşku yarattığıma bakmayın çok da mutlu değilim. Haftalardır dinmeyen  hormonal baş ağrılarım var, nedense iki aydır sırt ve bacak ağrısı ise üst seviyede. Sorunlarımı yazmayı sevmiyorum blogta. Çünkü niye açıyoruz okuyoruz ki şu yazıları. Herkesin dertleri, istekleri, ruh çalkantıları var. Geçen bir bloğa girdim okudum yazılarını geçmişe doğru. Zaten kısa kısa yazmış. İçinde bulunduğumuz dünya, ülke, insanı kıskıvrak yakalamış ve boğmakta. Bunlara yenilmenin, şikayet etmenin faydası ne ki? Bu tarz blog sahipleri bizim paylaştıklarımıza her daim burun kıvırırlar; bizler hayatı toz pembe gören saf insanlarızdır. Onlar gibi karalar bağlayıp oflayıp puflayıp  tüm sistemi her daim eleştirmediğimiz için kayda değer değilizdir. 
                Nereden nereye geldik, karamsar bir bloğun yaptıklarına bakın. Boş verelim biz bunları, gelin pelinin pembe dünyasına :)
                Geçen hafta sonu karavanla yakın bir yere kampa gittik. Cuma günü iş sonrası hemen yola çıktık, tam iki saatte Bursa'nın Mudanya sahiline geldik.




                                      Yol kenarında ki Özdilek mağazasının yan yolundan girerek deniz kenarına doğru gittik. Burada belediyenin büyük bir otoparkı var. Karavanlar geceliği 30 tl kalıyor. Otopark çok büyük ve denize sıfır. Başka karavanlarda olunca güvenli. Su için yakında ki camiyi kullandık.




                            İki gece burada sorunsuz kaldık. Gün boyu insanlar deniz kenarında oturup bir şeyler yemeye içmeye geliyorlar. O hafta sonu çok sis vardı ama o bile deniz kenarında çok güzeldi. Cumartesi günü 20 km ileride ki Tirilye'ye gittik. Burası da çok şirin bir balıkçı kasabası. Bölge zaten zeytin cenneti.Yol boyu zeytin ağaçları, altında büyük naylonlar serilmiş zeytinler dökülüyor ve hasat yapılıyor. Yeni hasat sızma zeytinyağı aldık tabi ki.






                   Tirilye evleri, sahilinde ki kayıkları, zeytinlikleri, balıkçı lokantalarıyla çok güzel. Deniz kenarına konaklamış bol miktarda karavancı da vardı.




                     Biz Tirilye'ye yakın Kapanca koyuna da gittik. Tepelerde yürüdük, tesadüf minik bir balıkçı köyüne geldik ''Yalıçiftlik Köyü''.  Biraz ileri de kilise kalıntıları da var dediler ama çok çamur olduğundan gidemedik. 





                         Biz Mudanya'dayken Bursa'da yaşayan görümcem ve çocukları kayınvalidemle kayınpederimi alıp yanımıza gelip sürpriz yaptılar. Hep beraber bir kafede oturduk. Daha önceden dedemizin durumunu devamlı yazıyordum. Geçen kış coronanın en yoğun olduğu dönemde yoğun bakımda aylarca yatan sorasında boğazından bir hortuma bağlı makineyle eve dönen dedemizi hatırlarsınız. Şükürler olsun ki tamamiyle iyileşti, bu makinelerden kurtuldu. Şimdi bizimle kafede oturmuş durumda. 87 yaşında ki dedemizin böyle iyileşmesini hayata tutunmasında ki azmine, her daim çalışan, her yaptığı işten zevk alan bir insan olmasına bağlıyorum.




                          Mudanya gezimizi youtube' a koyduk. Buyrun seyredin.  



                Hafta içi işe devam ettik. Okula sabah gidiş , geliş, sonrasında mutlaka çarşıda işler güçler, eve gelince işler devam eden bir döngü ki gece yattığımda ' bir gün daha ne çabuk geçti böyle ' diye düşünüyorum. Büyük bir çarkın içinde kendini hissetmek, ruhumun her geçen gün daha da daralmasını hafifleten şey emekli olacağım güne özlem. Aynı zamanda yaptığım ibadetler. Çünkü Kuranı Kerim'de dediği gibi '' Kalpler Allah'ı andıkça huzur bulur. ''



Okula giderken minibüse gittiğim yolda sabah saatleri..




Çarşamba gününden itibaren soğuk ve yağışlı hava gelince ...


           Bu kapı sınıfıma giriş kapısı. Sobayla ısınan 2 oda ve mutfak ile tuvaletten oluşuyor. Yıllar önce zaten öğretmen lojmanıymış. Sonbahar ile kapımızın önünde ki ceviz ağacı yapraklarını dökmeye başlamıştı , iyice çıplak kaldı şu sıralar..



Bu hafta hatta geçen haftadan beri bir kitap okuyum ki ondan size önemle bahsetmek istiyorum. İlk bu kitabı sevgili Vladimir in yazısında görmüş ve merak etmiştim. Hatta o şöyle anlatmştı kitabı ;
           ''Lucia Berlin nihayet dilimizde. Yazarın farklı dönemlerinden öyküler bu seçkide yer alıyor. Fiziki acılarıyla başa çıkmaya çalışırken her anlamda görmezden gelinmiş bir kadın yazarın ince detaylarla, otobiyografik öğelerle örülü öyküleri bunlar. Üstelik Berlin bütün bunları metnini sıfat salatasına çevirmeden, şiir olmaya özenmiş cümleler bulamacına döndürmeden yapmayı başarıyor. Vefatından seneler sonra takdir görmesi üzücü. Öykü okumaya ilgi duyanlara öneririm.

             Pedro Almodovar'ın şimdilerde bu kitaptaki 5 öyküyü sinemaya uyarlamaya çalışması da ayrı bir heyecan kaynağı. Umarım Alice Munro'nun üç farklı öyküsüne Julietta'da yaptığı gibi bir araya getirmeyi başarır. ''




                           Kitabı çok sevdim, hiç bitmesin istedim. Lucia Berlin sen nasıl bir yazarsın böyle ! Yazdığı hikayeler birbirinden bağımsız gibi dursa da ilişkili ve yazardan bir şeyler taşıyor. Hikayelerde ki olaylar, insanlar hep rastlanılan, bilindik ama  insanın içine işliyor. Bir çoğunda gözlerim yaşardı, içime işledi yok hayır çok acıklı olduğundan değil. Hayatı bu kadar iyi ifade etmesi, çok tanıdık gelmesinden.
                          Bugün tüm okullar bir haftalık araya giriyor. Bu sene ara tatilde okula gitme mecburiyeti olmayınca eşim de hemen izin aldı. Kısmetse yarın sabah yola çıkıyoruz. Bize ve tüm öğrencilere iyi tatiller !
                        Mutlu ve sağlıklı haftasonlarımız olsun !



































8 yorum:

  1. sizede hayırlı tatilller bu kitabı bende aldım umarım zevkle okurum.

    YanıtlaSil
  2. Mudanya ve Trilye, ikisi de muhteşem, çok sevmiştim,özellikle yaz akşamları Mudanya sahili.. kitap uzun süredir herkesin dilinde, henüz okumayanlardanım ama sanırım bu baskılar yüzünden öne alacak da gibiyim, bakacağım artık:)

    O halde iyi -ara- tatiller size:)

    YanıtlaSil
  3. ;))sıkıldığın blog benimki olabilir mi? ;)) Sadece kendime not olsun diye ben de yazıyorum çünkü, zamanla unuttuğum pek çok şey için dönüp buraya bakıyorum çünkü ;))

    YanıtlaSil
  4. Hazır karavanınız varken ve kış bastırmadan sonbaharın son günlerini değerlendirmeseniz olmaz ki. Geçen hafta sonu şahane geçmiş, bu hafta sonu daha da güzel geçsin, ruhunuza şifa olsun. Biz de yine böyle okuyup keyiflenelim:)

    YanıtlaSil
  5. Tirilye merak ettiğim yerlerdendi sayenizde gitmiş gibi oldum. İyi ki iyimser bloglar var ne diyelim :) Bu arada Luci Berlin'i beğendiğinize sevindim. Enteresan bir yazar hakikaten de. :)

    YanıtlaSil
  6. Mudanya ve Trilyeyi çok beğenmiştim geçtiğimiz yıllarda gezmeye gitmiştik, şimdi fotoğrafları görünce yeniden görmek istedim, ne güzel karavanla yollara düşmek. Hayata ve olumsuzluklara karşı aldığın tavrı takdir ediyorum Buketcim, kararıp kalınmaz ki ne yapalım o zaman hiç yaşamayalım olsun bitsin değil mi, hayata toz pembe veya olumlu pozitif bakmaya devam... Maşallah dedeye çok sevindim, sağlıklı ömürler dilerim. Youtube a çok takılmıyorum ama mutlaka izleyeceğim sevgiler...

    YanıtlaSil
  7. Öğretmenler günün kutlu olsun; öğretmenliğini pek takdir ettiğimiz öğretmenimiz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok teşekkür ederim buraneros, çok incesin. yeni bakabildim bloga..

      Sil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...