Yeni kitaplar aldım yine kendime. Bu sefer ikinci el aldım çünkü kitap fiyatları çok yüksek. Kütüphaneden alıyorum okumak için ama aradığım bir çok kitap da yok ne yazık ki. Mesela Javier Marias kitaplarının hepsini okumak istiyorum ya da kuzey ülkelerinden bazı yazarları. Çevremde bunları alıp okuyan da olmayınca mecbur kalıyorsunuz. Gelen kitaplarımın içinde Duygusal Adam da var. Ona başladığımda tekrar Marias diline kavuşmanın heyecanını yaşadım. Daha otuz sayfa okudum ama bir an önce bitsin de istemiyorum. Hemen altını çizdiğim bir bölümü paylaşmak istiyorum.
'' Öte yandan ben çoğu meslektaşımın aksine, yeni ve bilmediğim bir kentte olma duygusundan hoşlanırım, halka açık alanlarda dolaşmak ve insanların orada benim ya yarım yamalak bildiği ya da hiç bilmediğim dili konuştuklarına tanık olmak, hoş görünümlü vatandaşların sokaklarda giydiği kıyafet ve şapkaları ( bugünlerde şapkalar çok az görülse ya da hiç görülmese de) incelemek, çalışma saatlerinde mağazaların boş mu dolu mu olduğuna bakmak; haberlerin nasıl yorumlandığını görmek, dünyanın sadece o bölgesinde bulunabilecek yerel mimari örneklerini gözlemlemek, mağaza tabelalarında ki harflerin büyüklüğüne ve biçimine dikkat etmek ( ve burada yazanların ilkel bir insanmışcasına hiç bir şey anlamayarak okumak) metro ve otobüslerde ki insanların yüzlerine dikkatle bakmak, bunu aslında, bazı yüzleri seçerek , onları başka bir yerde de görüp görmeyeceğimi merak ettiğim için çok sık yaparım;belki ihtiyaç duyarım diye yanımda da taşıdığım haritayla yollarını daha önceden öğrenmiş olduğum kentin bazı mahallelerinde bile bile kaybolmak, dünyanın her bir noktasında ki mecalsiz kalmış her bir günün nasıl da taklit edilemez bir şekilde geçip gittiğini ve günün ışıklar yandığı zaman ki o belirsiz ve kararsız gözlemlemek; sabah aydınlığında parlak asfalta ya da akşam karanlığında tek bir sokak lambasıyla aydınlanan, eskiden kalma, tozlu taş kaldırımlar gibi ayak izi bırakmadığımız yerlere ayak basmak, ayırt edilemiyen, neşeli uğultuların herşeyi kaplayıp yok ettiği barlara girmek; güneyin beyaz sokaklarında ve ya kuzeyin gri caddelerinde gün batımında yürüyüşe çıkmış ya da işten eve giden insanlarla kaynaşmak, kısa bir süre dinlenmek; kadınların giyinip kuşanıp akşam ya da gece dışarı çıkmalarını izleyip onları bekleyen rengarenk arabalara bakmak, gittikleri partilerin hayalini kurmak, zaman öldürmek.
Bütün bunları yazar kitapta ki kahramanına söyletmesinin nedeni; arkadaşlarıyla yapacağı sohbete niye tercih ettiğini açıklamasıdır. Opera sanatçısı olan kahraman meslektaşlarıyla bir araya geldiğinde doğal olarak işlerinden , müzikten, operadan bahsederler. Ama bundan hiç hoşlanmaz.Üst düzey konulardan konuşabiliriz ama aslında çoğu memur ruhludurlar der ve böylesine uzun bir betimlemeyle de tercih edişinin nedenini anlatır.
Kendimizi düşününce ne kadar doğru bir saptama olduğunu görüyorum. Çevremizde genelde yaptığımız işten insanlar bulunur ve bir araya gelince de laf her zaman dönüp dolaşıp ortak paydalara gelir. Ben de meslektaşlarımla yaptığım buluşmalarda beni dar çevremden dışarı çıkarmayan muhabbete maruz kalıyorum. Aslında yalnızca aynı meslekte olmasak da birlikte olduğum insanların sığ dünyasında boğulduğumu hissettiğim çok olmuştur. Onun yerine yazarın dediği gibi sokakları arşınlamak, gördüklerine benzer görüntülere bakmak, insanlar hakkında hayal kurmak belki de bazılarının hikayesini dinlemek benim için de eşsiz saatlerdir. Bu yüzden seyahatleri özlerim. Uzaklaşmak isterim yaşadığım alandan, insanlardan. İnsanın tamamiyle kendinle kaldığı, saf mutluluğa büründüğü zamanlardır seyahatler. Hele yabancı bir ülkedeyseniz insanlara ne kadar yabancılaşırsanız kendinize, insani yönünüze yaklaşırsınız gibi geliyor.
Duygusal Adam yine en baştan beni ele geçirdi, çok mutluyum !
Ben de çok mutluyum, çünkü okumadığım ama yazıdan yola çıkarak "Almalıyım!" dediğim bir yazar, yine okuduğum satırlardan yola çıkarsam "Kesin almalısın!" diyen yanımı dinleyerek alışveriş yaptığım yerdeki alınacaklara ekledim kendisini; sonuçta tat olarak kuzeye yakın biri anladığım ve okuduğum yazı satın almak konusunda kesinlikle kışkırtıcı:)
YanıtlaSilAltı çizili kısım hemen sardı beni kitap listeme yazıyorum, elbet bir gün okurum :)şu ara harıl harıl örüyorum, kural belli örüyorsan okumazsın- okuyorsan örmezsin :)
YanıtlaSilSohbetlerin dönüp dolaşıp aynı mevzulara gelmesi gerçekten kaçınılmaz. Arkadaşlarımın çoğu benim gibi öğretmen. Her buluştuğumuzda laf dönüp dolaşıp okula, derslere, öğrencilere geliyor. Fark edince konuyu değiştirelim diyoruz hemen :) Bir süre farklı şeylerden konuşsak da mutlaka ara ara okula, eğitime geri dönüyoruz. Farklı bir ülkeye gitmek, yabancı insanları izlemek, yeni birileriyle tanışmak... Ne kadar güzel olurdu evlerde geçen şu son aylardan sonra.
YanıtlaSil