22 Kasım 2020 Pazar

Karavanla Karasu

 

                               Okullara verilen bir hafta arayı fırsat bilip tekrar çıktık yola karavanla. Aslında Domaniç Dağlarına gitmek o bölgeyi gezmek istiyorduk çünkü tam zamanıydı. Sonbaharın eşsiz anlarını yaşayacağınız cennet yerlerden biri. Bize kısmet olmadı çünkü gitmeden önce hava durumuna baktığımda 3 gün üst üste bulutlu ve güneşsiz olduğunu gördüm. Karavanımızda ısıtıcı sistem olmadığından bizim için güneş panellerinden yararlandığımız güneşli günler önemli. Küçük bir ısıtıcımız var gerçi paneller bunu çalıştırmaya yetmiyor ama ara ara açarak ortamın havasını yumuşatıyorduk. Orada ki gecelerin 1 lere kadar indiğini görünce rotamızı Batı Karadeniz'e çevirdik. Hem bize de 2 saatlik bir mesafede.



                     Düzgün ve geniş yollardan sisli bir sabah yola çıkarak geçtik. Hava sıcaklığı 7 derece gibiydi sabah ama öğle olunca 16 lara kadar çıktı ve güneşte olduğundan enerjimiz biraz oldu. Karasu'ya gitmeye karar vermiştik. Deniz kenarında bir kasaba. Yıllar önce yazın buraya gittiğimizde bu kadar büyük değildi, biz gideli çok şey değişmiş. 
Bir yere gitmeden önce google mapten oraya ayrıntılı olarak bakıyoruz. Özellikle camilere yakın ve şehrin içine fazla girmeden konaklayacağımız yerler arıyoruz karavanla kalırken. Çünkü su alabileceğimiz en güzel yerler camiler. Üstelik wc de bulunuyor. 
Karasu'ya haritadan baktığımda Sakarya Nehrinin döküldüğü yeri gördüm ve şehrin içi değildi. Bu mahalle küçük bir balıkçı köyü gibi gözüküyordu. Üstelik denize yakın yerinde de bir cami vardı. 


Bizde Karasu'nun Yenimahalle denilen yere gittik. Karavanla bir yere gittiğimizde yaptığımız bir şey de hemen konaklamamamız. Zaten araç çok uzun. Rahatça park edeceğimiz yer bulunca duruyoruz, inip o bölgeyi geziyoruz. Güzel bir yer bulunca oraya araçla gidiyoruz.


                  Bu sefer de böyle yapıp hem deniz kenarı hem nehir kenarı olan ve etrafında da güvenli bir yer olduğunu saptayıp  harika bir konumda konaklamak için aracımızı çektik ve arabayı ayırdık. 


                       Bu kadar yorgunluk sonrası çayımızı da demleyip yakınımızda bulunan fırından ilk çıkan ekmeklerden alıp kahvaltımızı yaptık. Konakladığınız ilk gün haliyle çok iş oluyor. Su taşıyorsunuz depoya, malzemeleri kutulardan çıkarıp yerleştiriyorsunuz, etrafı düzenliyorsunuz , aracı ayırıp sabitliyorsunuz en başta tabi ki ama ben bunları sorun etmiyorum. Çünkü normalde de çok hızlıyımdır ve karavan seyahatlerinde günbegün profesyonelleşiyorsunuz. 


                 Hava serin olmasına rağmen sonrasında çıkıp gezdik dolaştık. Karasu'nun gerçekten çok güzel yerinde konaklamışız çünkü nehrin Karadenize döküldüğü bu nokta çok heyecan verici. Nehirin iki yakasında balıkçı tekneleri sağlı sollu o kadar çoktu ki. Hele gece gündüz karavanın önünden balığa çıkan tekneleri görmek çok güzeldi.


Mahalle aralarında sonbahar esintileri ..


                    Evlerin, dükkanların bazıları nehrin üzerine yapılmış, kendimi Amsterdam'da hissettim bazen.


                              Deniz kıyısına gittiğimizde Karadenizin dev dalgalarına şahit oldum yıllar sonra , çünkü ilk öğretmenlik yıllarım yine böyle Karadenizin hemen kıyısında ki bir evde , Sinop'ta geçmişti. Hele kış aylarında sesi muazzam oluyor, öyle özlemişim ki. Etrafta bir çok balık tutan insan vardı onlara ne tuttuklarını sorunca 'kalkan' dediler. Yine Sinop aklıma geldi çünkü bu mevsimde ne çok kalkan olurdu ne çok yerdik.


                      Kızımın adını yazdım dalgaların eşiğine yüreğim buruk olarak. Çünkü yine bizimle gelmek istedi ve gelmedi.. Canım öyle sıkılıyor ki bu duruma bu da başka bir yazı konusu. Karavanımızı aldık ve ailece güzel anlar biriktireceğiz derken hep bir şeyler eksik kalıyor :(


Orada kaldığımız 3 gün içinde Karasu merkeze de gittik. Sahil kısmı oldukça uzun, yürünecek güzel bir rotası var ama kalabalık bir şehir olmuş orası da. Başka bir günde Bize 8 km uzaklıkta Acarlar Longozuna gittik. Doğa muhteşem tabi ki. Nehir dolambaçlı gelmiş ormanı bölmüş, bir de sonbaharla birleşince harika olmuş ama...
Ama yurdumuzda ki klasik sorun böyle doğal güzellikleri bozan, yapısına uymayan ve doğanın canına okuyan insanlar. Orada ki işletmelerin saçma sapan halleri, çirkinlik abidesi kafeler, her şey çirkin. Sonra da durmadan Alp dağlarını falan övüyorum ama görmeniz lazım orada ki incelikleri. Böyle doğayla iç içe olan yerlerde doğal. Masalar, sandalyeler, merdivenler her şey ağaçtan, plastik fazla bir şey görmezsiniz. Onca da turist dolaşır dağlarda tepelerde çöp atmazlar. Bizim etrafa pet şişeler, ıslak mendiller, camlar, şişeler deryasına maskeler de eklenmiş, hadi gözümüz aydın!


Güzel yerlerini çektim ben de longozun. 


Burada 3 gün kalıp başka bir yere doğru yola çıktık. Isıtıcımız bizi fazla ısıtmadı özellikle sabahları karavan içi 10 derece olarak kalkıyorduk ama çay falan demleyip havayı yumuşatıyorduk. Güneşte doğmuş olduğundan içi hemen ısınıyordu. 
Sonrasında Adapazarı Poyrazlar Gölüne doğru yola çıktık. O da diğer yazı da ...






5 yorum:

  1. Öyle keyifle okuyorum ki bu yazılarını.

    Ah çocukların gelmek istememesi insanı nasıl yarım bırakıyor. Bizde Metehan çok hevesli Bilgehan ne yapar bilinmez.

    YanıtlaSil
  2. Karavan yazılarını çok severek okuyorum :) Çevre kirliliği -hem çöp olan hem de çöp olmayan- çok acıtıcı. En çok maskeye şaşırıyorum, bunun bir tıbbi atık olduğunun bilincine nasıl varılamıyor aklım almıyor. Keyifli rotalar, yolculuklar diliyorum :) Neşeli sevgilerle :)

    YanıtlaSil
  3. bilmediğim duymadığım yöreler. üstten ikinci foti için not aldım karasu yu :)

    YanıtlaSil
  4. Ama üzülme Pelin gelmedi diye. Demek ki evde kalınca daha mutlu oluyor. Keyfine bak sen. <3 Zevkle takip ediyorum karavan seyahatlerini.

    YanıtlaSil
  5. Selam canim.Bizim yazligimiz karasu'da,yenimahalle yuruyus rotamiz:) Sakarya'nin denize dokuldugu yer foto arkamiz oldu yillarca.Gencligimin ilk yillari Karasu...Plaj'a giderdik ufak tefek disco sosyallesmesine:) plaj denirdi ama oranin en islek caddesi.Simdilerde nasil bilemiyorum,bayagi gelismis,kalabaliklasmis,insaatlasmis diyor annem.4 sene onceydi sanirim en son gittigimde.Annem orda baska bir kadin oluyor.Biz orda o dalgalarla bogusarak gecirdik yillarca yazlarimizi.Okula donerken,sezon biterken Eylul'de nasil guzel olurdu deniz inadina.Anilarim canlandi sayende gozumde.Pelin'i de takma kafana canim,ben de oyleydim o yaslarda bazen..Biraz daha buyusun kanki olucaksiniz inan.Bak bana ve anneme,iliskimiz 20 senelik,oncesini cok hatirlamiyorum bile ve ben 42 yasindayim:) Nice tatli rotalara Buket'cim...

    YanıtlaSil

Merhaba Cuma

                          '' Kendini sevmezsen başkasını nasıl sevebilirsin ?'' diye soruyor Tina Turner Mutluluk Sana Yakış...