Merhaba !
Bir cuma daha gelmiş durumda. Şükürlerimi sunmak istiyorum tekrar tekrar. Hayat devam ediyor sağlıkla, tamam rutin bir şekilde gidip geliyorum herkes gibi ama daha ne olsun. Yaşamak güzel ve değerli ne olursa olsun. Bu hafta okuduğum kitap bir taraftan beni üzerken diğer taraftan da düşündürdü ve motive etti. Yazar psikoterapist Viktor Frankl Auschwitz toplama kampında geçen yıllarını anlatırken hayatı sorguluyor. Bir insanın başına gelebilecek en kötü şey bu olsa gerek. Yine de hayatta kalmanın güzelliğini bize gösteriyor.
Yazar şöyle diyor ;
“İstediğim tek şey somut bir örnek yoluyla okura, yaşamın her durumda, hatta en acınası durumlarda bile potansiyel bir anlam taşıdığını anlatabilmekti”
İnsan olarak şu dünya da her yönüyle varız, iyiliği seçenler gibi kötülüğün peşinde olanlar da mevcut. Bunu şöyle dile getiriyor:
“Bizim kuşağımız gerçekçi bir kuşak, çünkü insanı gerçekte olduğu şekliyle tanımaya başladık. Her şey bir yana, insan, Auschwitz’in gaz odalarını icat eden varlıktır; ama dudaklarında duayla ya da Shema Yisrael ile gaz odalarına dimdik yürüyen varlık da insandır.”
Kitaplar demişken bu hafta okul kütüphanesinde bulduğum şu iki kitap yüzümü güldürdü..
Eve dönüşte geçtiğim yolda bir zamanlar içinde lise arkadaşlarımızla oturduğumuz apartmanı görüyorum. Ne var bunda diyeceksiniz. Üzülüyorum tabi ki çünkü aslında bu apartman 3 katlıydı, bahçesi, ağaçlarıyla gençliğimizin bir parçasıydı. Sonra yerine kocaman bu apartman dikildi yalnızca geriye önünde ki çınar ağacı kaldı. Onu da diğerleri gibi katletmediklerine seviniyorum her geçişimde.
Beni mutlu eden saatler... Okulda çocuklarla. Bu hafta içi okula geldiğimde beni bir süpriz karşıladı. Elinde bir kabak ve Miranaz :)
Sınıfta geçirdiğim çoğu zaman güldüğüm bir çok olayın olduğu, etkinliklerin yapıldığı sıra bol sohbetin olduğu zaman dilimi..
Arada bana yapılan küçük hediyeler ..
Okul sonrası köyde küçük yürüyüşler...
Karşıma çıkan süprizler..
Doğada geçirdiğim her an benim için çok değerli. Şükürler olsun ki buna sahip olduğum işim var. Bahçesine çamaşır asılmış ev..
Bir kamyonun arkasında ki resim ..
''Her gün yapıp ettiklerimize bir bakalım... Bir soralım kendimize... Yaptıklarımız arasında ona harcadığımız vakti hak eden bir şey var mı? Onun için gözden çıkardığımız dakikaların karşılığında bize değer atfedeceğimiz herhangi bir şey kazandıran var mı? İnsanlığımızı zenginleştiren, bildiklerimize yeni bir şey ekleyen, yeni bir ufuk açan, hayatımızdaki, kişiliğimizdeki, zihnimizdeki, duygularımızdaki bir boşluğu dolduran ufacık bir kazanım elde ediyor muyuz? Bütün bu meşguliyetlerden sonra elimizden kalanlar, elimizden kayıp giden vaktin yerini tutuyor mu? Harcadığımız bütün bu vaktin ağırlığını çekecek bir birikim elde ediyor muyuz? Dağarcığımıza, hafızamıza, idrakimize sadra şifa, derde deva yeni bir şeyler ekleniyor mu? Yoksa az sonra unutup yenisine geçeceğimiz uçucu kaçıcı şeylere mi gidiyor bizim bütün kıymetli vakitlerimiz? Günü gülüp eğlenerek, itişip kakışarak geçirip gecenin sonunda kendimize eli boş mu dönüyoruz? Bir soralım kendimize: Vaktimizi alan ne? Her şeyin sonunda elimiz boş kalıyorsa, her bir anı ömürden düşülen vaktimizi çalan kim?''
Selam benzer soruları sürekli sorup duruyoruz. Sizin sorular üzerinde düşünmek güzel. Şu an hamaktayım. Tepemde kuş şarkı söylüyor. Rüzgar arada üşütüyor. Sizin sorular üzerinde düşünüyorum. Sevgiler.
YanıtlaSilne güzel hamakta düşüncelere dalmakla geçirilen zaman kadar kıymetli anlar
Silaz olur. saatlerce ekranlara bağlı geçirilen saatler dışında birşeyler
yapmak artık zor. zaman çok değerli aslında, bir farkına varsak.
keyifli fotileer :) kütüphaneden buldukların evet :) frankl iyiii :)
YanıtlaSilfotoğraflara bakmayı seviyorum, bu yüzden de çok paylaşıyorum,
Silne yapayım :)
İnsanın Anlam Arayışı harika bir başucu kitabı. Arada bir okunmalı.
YanıtlaSilevet gerçekten öyleymiş.yazarın yaşadıkları yanında bizimkiler
Silne ki dedim. sonrasında hayata yüklediği anlam ve çabası takdir
edilesi..
Aynı kentsel dönüşüm denen beton yığınlaması benim çocukluğumun geçtiği mahalleyi de vurdu, çok oluyor, ne meyve ağaçları ne de oynadığımız yerler kaldı, silme beton, neyse ki Çınar ağacı kalmış sizinkinde. Şimdi bile hala ısrarla betona dönüş var, ben ona yeşilin ve ağacın katli diyorum. Koruyarak değil bilakis yok ederek yapılaşmaya devam malesef :( Sevimsiz ruhsuz evler.
YanıtlaSilNeyse yaşadığınız yer muhteşem hayranlığımı hep dile getiriyorum, hele o minik eller ve yaptıkları hediyeler yok mu, dünyaya bedel gibi :)
sizin gazi mahallesiydi değil mi? en azından 20 yıl önceki halini
Silben bile biliyorum. haftasonu bisiklet sürmeye gelirdik bazen. bahçeli
evler, güzel sokaklar diye aklımda kalmış. geçen sene uzun süren aradan sonra
Ankaraya geldiğmde çok hayal kırıklığı olmuştu. çok üzülmüştüm nedense.
4 yılımın geçtiği yerden çok farklıydı.
su kabakları, burada içi kurutulup lamba yapılıyor.
YanıtlaSilİnsanın Anlam Arayışı nı, tüm fotoğrafları, hele Miranaz ın sarı, utangaç ama iyi birşey yapmış halini çok sevdim.
YanıtlaSilDeli sorular, neler neler hep sorarım ve çoğunca sevdiklerim için anlamlı şeyler yaptığımı keşfederim.
Sevgiler :)
kalp kalp kalp ; güzel yazı..
YanıtlaSil