Bu cuma yazısı yine bol yeşillik içeriyor zaten benden de ne beklenirdi ki.. Başta her sabah dış kapımı açtığımda karşılaştığım görüntüyü paylaşacağım. Kapıyı açar açmaz öyle yoğun çiçek kokusu geliyor ki anlatamam..
Mahallenin harika kokmasında payım büyük çünkü yasemin, lavanta, güller, limon, portakal ağacından oluşan bahçeye sahibim. Hele yaseminim tüm kapımı sarmış durumda.
Okul bahçesinde de değişik türde ağaçlar var. Bu mesela, bir tür erik ağacı gibi...
Bahçede ders yaparken yukarıya bakınca olan manzaramız..
Köyün ortasında bir manzara seyir teras yeri var. Burası sanki cennetten bir köşe. Çok
seviyorum buranın sakinliğini..
Bu hafta da ailece iftar sofrasında bir araya geldik. Bu geleneği yaşatmaya çabalıyorum. Çocukluğumuzun en güzel anları ramazanlara ait. Kızımın da belleğinde buna benzer yaşantılar olsun istiyorum. “Herkes geleceğe doğru hayal kurar; bense geçmişe doğru” demişti bir kitabında Ayşe Şasa. Ben de öyle oldum son yıllarda. Geçmişi ne değerli buluyorum.
Komşumuzun Faslı bir gelini oldu. Artık Fas lezzetleri yanı başımızda. Geçen gün bir tabak tatlı getirdi. Chebakiya adı. Yağda kızartılan bir hamur işi olan bu tatlı susam ve tarçın gibi farklı maddelerle renklendirilmekte.
Komşumun bahçe kapısı..
Köyde yürüyüş yaptığım yollardan biri. Sessizliğin anlam kazandığı, ruhuma ilaç gibi geldiği yer. Karl Ove Knausgaard Sonbahar'da ne güzel tanımlamış bunu:
“...şehir dışındaki eve varıp trafik gürültüsünü arkamızda bırakınca veya ormanda oturup insanın bitimsiz başarısının tüm sesleri silinince burası ne kadar sessiz ve huzurlu, deriz. Rüzgârda kımıldanan ağaçlar ile kuş şakımaları dışında bir şey işitmeyiz ve buna ormanın sessizliği deriz. Şayet bu, kış ortasında durgun bir günse bu kadarı bile duyulmaz. Başka bir deyişle sessizlik ortama bir şey yapar ve ortam aracılığıyla bizi de etkiler. Tüm sesler anla bağlantı halindedir, şimdiyle ilişkilidir ki şimdi, değişmektedir, oysa sessizlik değişmezlikle bağlantılıdır ve sessizlikte zaman yoktur. O hem sonsuzluk hem de hiçliktir ki bunlar bir madalyonun iki yüzüdür”
En sevdiğim zaman dilimi. Balkonda kitap okuduğum saatler..
"Bir tutam gökkuşağı karıştı sevdamıza
kuş kanadı bir tutam
bıraktık korkularımızı
uçtuk gittik."
diyor İbrahim Tenekeci, "Kırkı Çıkmamış Sevdamıza Şiir"de. Kuş misali
uçtuk biz de yıl boyu. Ulaştık tekrar bayrama. Sevgiyi ve en çok birbirimize saygıyı
hatırlayalım yaşantımızda. Bayram vesile olsun, verelim komşumuza, bir çocuğa ya da ihmal ettiğimiz bir akrabamıza. Karşıdan beklemeyelim bu sefer, biz adım atalım beklentisiz. Bu bize de iyi gelecektir.
Herkese hayırlı kandiller, hayırlı cumalar...
Yaseminin kokusu geldi burnuma :)
YanıtlaSilHer zamanki gibi yine içim açıldı fotoğraflar ve cümlelerle <3 var ol, sağ ol... Hayırlı kandiller, iyi bayramlar güzel arkadaş...
YanıtlaSilKandiliniz mübarek olsun, yine ne yana bakılsa muhteşem manzaralar, çok güzel...
YanıtlaSilSelam, ne güzel bir görüntü evden çıkarken çiçeklerle mis gibi kokularla sokağa çıkmak :)
YanıtlaSilİyi bayramlar, hayırlı kandiller.
Balkona, bahçeye ve kapıya gayet imrendim, keyfiniz bol olsun, iyi tatiller, iyi bayramlar...
YanıtlaSilİyi bayramlar Buketciğim !
YanıtlaSilYeşil olsun , kitap olsun bir de demli çay olsun; eh sohbet olursa bir de yanında , doyulmaz tadına !
cennetten bir köşe sanki, harika ötesi bir yer :D emeğiniz için de kutlarım, ellerinize, yüreğinize sağlık...
YanıtlaSilAyşe Şasa'nın sözü ne kadar güzel,benim için de geçmiş çok kıymetli. Yazınız fotoğraflar yine çok güzel, teşekkürler.
YanıtlaSilGerçekten yazıyı okurken içim açıldı.aklıma su alıntı geldi"Bahçemde birkaç çiçeğim, birkaç fotoğrafım ve birkaç da kitabımla, hiç kıskançlık duymam." Lope de Vega
YanıtlaSil