Tayfalar sık sık yakalar, iş olsun diye,
Koca deniz kuşlarını, albatrosları,
Keskin çukurlar üstünden kayan gemiye
Eşlik eden o kaygı bilmez dostları.
Nereden geldi aklıma derseniz, geçen hafta sonu deniz kenarındaydım. Albatros yoktu ama martılar çoktu. Bilirsiniz Can Yücel'in mısralarını ; '' Soğuktan morarmış kanatlarını ısıtsın diye martılar, Martılar ki sokak çocuklarıdır denizin” .. Öyle güzellerdi ki, çığlık çığlığa. Aklıma "Martı Jonathan Livingston geldi, hani şu diğer martılara benzemeyen. Bir zamanlar bu Albatros şiirini defterime yazmıştım . Eve gelir gelmez açtım defterimi . Yeniden okudum..
Ama bırakıldılar mı güvertelere,
O gök kralları ne sünepe, ne sarsakSeriverir koca kanatlarını yere,
Yanlarında sürünen kürekler gibi, ak.
O kanatlı yolcu ne miskin, ne sümsüktür!
Ne çirkin, ne gülünçtür o güzel kuş şimdi!
Topallar kimi, uçan sakata öykünür,
Bir pipoyla gagasını dürtükler kimi!
O bulutlar prensine benzer Ozan da,
Fırtınayla senli benli, yaylara gülen;
Yere sürülmüştür yuhalar arasında,
Yürüyemez devce kanatları yüzünden.
Fırtınayla senli benli, yaylara gülen;
Yere sürülmüştür yuhalar arasında,
Yürüyemez devce kanatları yüzünden.
evet ya ne tesadüf olmuş albatros.
YanıtlaSilbak bi de yutupta dinle "albatross" adlı şarkıyı o da güzel.
martılar. aslında çok sert hayvanlar. teknede balık yemek için birbirlerine ve insanlara saldırıyolar biliyo musun. insanın gözünü çıkarabilirler.
bodler. ah ah le fleur de mals.
:)