Fernard Braudel , kapitalizmin Avrupa'daki gelişimini incelediği yapıtının Gündelik Hayatın Yapıları başlıklı ilk cildinde , ısınma sorunun XV. yüzyıldan başlıyarak emekleme çağını terkettiğini söylemiştir. Braudel, şömine halini alacak ocakların Avrupa evlerine XII. yüzyılda girdiğini yazar. Uzun bir süre de sadece yemek pişirmek için kullanılmıştır. 1695 yılında Fransız Kralının yemek odasında iki şömine vardır ama kadehlerdeki şarap donmuştur.
'' Herşey 1720' de değişti. '' der Braudel . İlk olarak Venedik, Fransa, Flemenk sonra da Macaristan, Polonya ve Rusya ısınmayı öğrenmiştir. Akdenizliler mangal ile idare etmiştir. Sanayi devrimi ile yaşama düzeni kökten değişmiş, kalorifer hayata geçmiştir.
Türkiye'de kaloriferin yayılması apartmanlaşma sürecine paralel olarak 1950 lilerde gerçekleşir. Hala köylerimizin, kasabalarımızın durumunu düşünürsek ısınma ülkemizde bir lüks.
Şimdi kaloriferin yanına oturmuş , sımsıcak evimde bunları okuyup düşünmemek imkansız. İnsanoğlunun ısınma yolunda ki çilesi, evrimi, şimdi ki durum..
Kapanışı evimin en sevdiğim yeri, kitaplığımın önü, kanapemde, battaniye altı ile yapıyorum. İçinde bulunduğumuz durumu, şartları tek tek düşünmeli, çokça da şükretmeliyiz..
Buket, anneme gidiyorum , sıcacık yanan soba, üzerinde fokurdayan su, 1 demlik çay, bazı akşamlar kestane pişiriyoruz, bazı sabahlar ekmek kızartıyoruz üzerinde, bir de fırını var ki, ekmek-balık-kek nefis pişiyor içinde.... Bunları yaşayınca anneme imreniyorum :) Sonra da temizliğini, işini, gücünü düşünüp kendi kaloriferli evime şükrediyorum. Duygu karmaşası :)
YanıtlaSilben çok iyi anlarım bunu ve hep şükredenlerdenimdir
YanıtlaSilallah kimseyi evsiz barksız ve kış günü açıkta koymasın *-*
sana mutlu dakıklar
bloğumun yenı tasarımı ıle blgouma beklerım.
Küçük görünen ama uzerine dusununce cok büyük nimetler bunlar, gercekten cokca sukretmek lazim
YanıtlaSilne sıcak bir fotoğraf :)
YanıtlaSilİnsanoğlu güzelliğe ve rahatlığa çok çabuk alışmıştır her zaman. gerçekten değeri ne zaman anlaşılır sahip olunanların? belki de kaybedilinceye kadar hakettikleri değeri görmezler çoğunlukla.
YanıtlaSilkalorifer iyidir hoştur da hiç bir zaman yanan alevin sıcaklığını vermemiştir bana. ateşi hissetmek, sesini duymak isterim hep. kaloriferin konforuna diyecek sözüm olmasa da...
Şükretmek konusunda size katılıyorum...malesef hayatlarımız rutin bir çemberin içinde dönüp dururken sahip olduğumuz şeylerin farkına varamıyoruz, bunların keyfine varmak bir yana hep daha fazlasının peşindeyiz...
YanıtlaSilBu arada kütüphane köşeniz çok şirinmiş :)
çok teşekkür ederim güzel yorumlarınız için..
YanıtlaSilBende sobalı evde büyüdüm, zor şartlar. Tütmesi, isi, gece sönmesi ve yanıncaya kadar üşümemiz.. Az şükrediyoruz değil mi bu hallerimize? Sımsıcak evimizde oturup keyfini sürüyoruz ancak. Allah herkesin yardımcısı olsun bu konuda....
YanıtlaSilO güzel köşene de bayıldım açıkçası, içim ısındı :)
Ben de şöyle demiştim geçenlerde: Evinde mutlu olmayan veya olamayan kişi hiçbir yerde mutlu olmaz veya olamaz... Ev gibisi var mı? Kafa'ya daha çok, daha yorumlarla bekliyorum sizi Pelin Hanım... :)
YanıtlaSilSobanın olduğu zamanların tadı da başkaydı hani :)
YanıtlaSilBu arada mimledim seni :)