28 Ekim 2013 Pazartesi

Paris'te Neler Yedik

                           Paris oldukça pahalı  bir şehir. Yine  de  güzel yemekler denedik. Gerçi  öyle  meşhur yıldızlı restoranlarda  yemedik ama   benim de  beğendiğim yiyecekler oldu. Parise  gitmeden  önce  Soğan çorbası  içmeden,  kruvasan ve  choux  farci  denen  şu  devasa  lahana dolmalarından  yemeden  dönme diyenler  olmuştu.  Soğan  çorbasını  zaten  sevmediğimden  hiç   denemedim  bile. Damak tadıma uygun olabilir diye ördek eti  yiyelim  dedik.  Bir çok  yerde  bunu denedik  ve en  beğendim yeri yazıyorum şimdi.
                       Les  Phılosophes  (   28, Rue Vieille Du Temple  )  :   Güzel  parizyen  bir  kafe. Şöyle  küçük  masalarına  yanaşıp  etrafı  seyrederek yemeğinizi  yer,  kahvenizi  seyredersiniz.  Biz  burada ördek eti yedik,  gerçekten güzel  pişmiş, lezzetliydi. 

                               

Paris'te  ister  kafede  olsun  ister  bir  restoranda  olsun  nerede   birşeyler  yiyip için  ,  masanıza  bir  sürahi  su  ve  bardaklar  geliyor.   
Bunun  dışında  deniz  ürünleri  çok  sevdiğim  için asıl  Brüksel çıkmalı  olan   Chez Léon  da  midye yedik. Benim  seçtiğim  Les  Moules Meridionales   yani  domates soslu,  erimiş  peynirli  midye  tabağıydı.  Oldukça  lezzetliydi,  yanında  bir  kase  patates  kızartması  geliyor ama  doyurucu  değil.  Bence  tok  karnına  gidip  bu da  zevkine  yenmeli.  



Böyle demiş Audrey Hepburn   “Paris is always a good idea / Paris her zaman iyi bir fikirdir”.    
Paris  sokaklarında  gezerken  keşfettiğimiz  mekanlar da  oldu.  Özellikle   Marais  Bölgesi  pazar  günleri  trafiğe  kapalı  oluyor.  İnsanlar  kalabalık  bir  halde  sokaklarda  geziyor.  Bazı  yerlerde uzun kuyruklar  görüyorsunuz.  Bunlar  Fallafel  kuyrukları  genelde.  Fallafel  nedir  derseniz  ;  haşlanmış nohutun  baharatlar ile  köfte haline  getirilmiş  bir  ortadoğu  yemeği.  İlk  kez  denemiş  biri  olarak eh beğendim  sayılır.  Büyük  bir  lavaşa  sarılarak soslar  ile ayaküstü  yeniyor.  








Bizim  fallafel  yediğimiz  yer  Chez Hanna .  Adresi   Rue  des  Rosiers  54..  Daha  farklı  yerlerde  de  yedik  ama  gerçekten burası  bizim  damak tadımıza  yakın.  Yine  Marais  sokaklarında  insanların kuyruklar oluşturduğu  başka bir yer de burası..




Paris'le  ilgisiz  ama  biz aralarda bol bolda suşi  yedik.  Kızımın ilk denemesiydi  ama  yedikçe beğendi. Babamız tam Türk yemekleri sevenlerdendir.  O sevmediği için hiç  yemedi ama ben  suşiyi  İstanbula  her gittiğimde mutlaka yerim.  İlginçtir  Paris uzakdoğu  mutfağıyla dolu. Birçok  Avrupa  kentinde  her yer de  dönerciler olmasına rağmen  Pariste çok azdı.  Bunun  yerine  bir çok yer de  Suşi  dükkanı   var. Her karnım acıktığında biraz kendime geleyim diye  yediğim şeydir.  




Paris'te  her keseye  göre  yerler var ama  yine de  bize  göre  pahalı. Arasıra  Pelin'in  ısrarları sonucu ona  döner de  aldık. Döner  menüleri  oldukça  doyurucu.  Bizim Paris te  yediklerimiz işte bu tür  şeylerdi.  Çoğundan  memnun  kaldık. Büyük bir şehir olunca ne ararsan buluyorsun :)

















17 yorum:

  1. Olá,
    adorei as dicas, Paris é uma sonha ainda a ser conquistado. Lindos e deliciosos pratos.
    Tenha um ótimo dia.
    Anajá Schmitz

    YanıtlaSil
  2. ne tatlısınız ya bayılıyorum size vallahi :)

    YanıtlaSil
  3. Buket'cim paylaşımın için teşekkürler :) Ördek etini çok severim, sunumu da güzel görünüyor, canım çekti şimdi :)
    Fiyatların yüksekliğinden bahsetmişsin, gittiğin diğer Avrupa ülkelerine oranla ne kadar pahalıydı? Bir de bu pahalılık sadece yemek için mi geçerli yoksa genel olarak mı?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. otel fiyatları ve yemek konusu pahalı. orada gördüğün ördek tabağı 25 euro. ama
      döner gibi şeyler de fiyat aynı. otellerde oldukça küçüktü. hele türkiyeyle kıyaslanmaz. aynı
      paraya biz herşey dahil kaç gün yer içeriz :)

      Sil
    2. hımm hazırlıklı gitmek lazım yani :) Yanıtın için çok teşekkür ederim :)

      Sil
  4. ben de domuz eti meselesinden dolayi ayni sizin gibi besleniyorum gittigimde:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bizde genelde tavuk burger yiyoruz çoğuzaman..

      Sil
  5. Sunumları tatlarının da harika olduğunun habercisi...

    YanıtlaSil
  6. Merhaba;
    Ahh bu Paris yok muuuu nasıl da özletiyor kendini. Şimdi senin satırlarını okuyunca ben de yeniden gitmek istedim. Ne güzel zamanlar geçiriyor insan o sokaklarda. Hele ki sizinki gibi uzun tatiller için Paris harika bir fikir. Biz 4 günde deli gibi yürüyerek listendeki gibi pek çok yer gezdik. Bazen ben bile inanamıyorum. Herkes giderken bana 4 günde bu kadar yer mümkün değil gezemezsiniz dedi ama başardık. Ben de soğan çorbasına karşı önyargılıydım ama yedim ve çok beğendim. O kruvasanlar, brioche'lar, sandöviçler ise süperdi. Kurbağa bacağı da yeseydiniz keşke onu da deneyip sevdik biz. Her yer kafe ve restorant olduğundan seçim yapmak güç ama bilerek gidince risksiz oluyor tabi. Yine de bana kalırsa bilmeden de gidilse hayal kırıklığı yaratmayacak bir yer Paris. Marais'deki falafelcilerin haricinde o ayakta yenen minik dükkanların kapı önlerindeki istiridye tezgahları harikaydı. Paris gerçekten keyif ve aşk şehri. Marais'de bit pazarına da gittik biz çok beğendim ben özellikle, sebze pazarında da süper meyve sebzeler vardı adını unuttuğum tuhaf bir meyveden almıştım çok acayipti:) İyi ki gitmişsiniz. Ben de serüvenimizi anlatmaya başlamıştım ama yarım kaldı. Yeniden yazayım bari en kısa zamanda. Şimdi senden okuyunca yazmak için heves ettim yeniden. Aaa Cafe de Flore ya da Cafe Les Deux Magot'ya da gittiniz mi biz oralara da bayıldık:):) Gerçi benim bayılmadığım tek bir yer yoktu sanırım:) Sevgiler. Paris yazılarının devamını bekliyorum bol fotoğraflı olarak:):)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cafe de Flore ya da Cafe Les Deux Magot'a gitmezmiyiz. buralar hakkında
      çok şey yazılıyor biliyorsun. çokta popüler zaten. ben yazmayayım dedim :)

      Sil
  7. Sanırım şuan seni kıskanıyorum :d

    YanıtlaSil
  8. ben de her daim yenilip içilenlerin gösterilmesi taraftarıyım :) zira ilgi alanım o :)

    YanıtlaSil

Cuma Gelmiş!

                     Bir cuma akşamı daha birlikteyiz. Kasım geldi geçiyor bile. Her cuma ne ara bitti bu hafta diyorum, koca bir girdaba gi...