'' Niçin okuyorsunuz, sarsılmak, önünüz de yepyeni bir dünyanın açıldığını duymak, huzurunuzun bozulmasını göze almak, düşünsel ve duygusal yönden zenginleşmek, yenilenmek, yaşamı o ana değin değerlendirdğinizden çok daha başka biçimde ve yönde değerlendirmek için değilse, niçin? Vakit geçirmek için okuyorum diyorsunuz öyle mi? Ama vakit nasıl olsa geçiyor...
..bir insanoğlunu , acılarıyla,; mutluluk ve mutsuzluklarıyla ; kanayan yarası ve ayakta kalabilmek için harcadığı güçle ; umutsuzluğun içinde yeşertmeye çalıştığı sevgiler ve aşklarla yazmakla direnmesiyle ; boyun eğdiğinde bile onurunden hiçbir şey yitirmemesiyle, kendine acındırmayan , buna karşılık yüreğinin atışlarını ( dolayısıyla kalemini) etkileyen o sonsuz acıma duygusuyla tanımak.. Geçen zamana direnmenin bundan iyi, bundan güzel , bundan anlamlı , bundan daha kazançlı bir yolu olabilir mi?
diye yazıyor Ferid Edgü Şimdi Saat Kaç adlı kitabında.. Bunları okuduğumda düşünüyorum; çocukluğumdan beri , büyük bir tutkuyla, kimsenin zorlaması ve etkisi olmadan okumak...Niye ihtiyaç duyuyorum ? Çoğu insanın aklına bile gelmezken, vakit bulamıyorum bahanelerinin arkasına sığınmalarına karşı asıl okuyamamak beni mutsuz ederken , okumak , okumak...
Her fırsatta kitap okumayı çok sevdiğini söyleyen, gün ne kadar yoğun geçse de “on sayfacık” olsun okumazsa uykuya dalamadığını dillendiren, sabah işe giderken otobüste, akşam eve dönerken minibüste çantasındaki kitabı çıkarıp göz gezdirmekten zevk alan '' iyi okurlar '' var mı etrafınızda? ( Böyle soruyor Fil Uçuşu blogunda Yekta Kopan )
Geçen sene devamlı kasabamızın kütüphanesine gidip geldim, neredeyse her hafta. Benim için bulunmaz arkadaştı çünkü karşılıksız , büyük bir vefayla beni karşılayıp her seferinde ödünç kitaplar verdi. İhtiyacım olan kitap dolu raflara sahipti. Zamanımı kısa da olsa geçirmekten hoşlandığım ender yerlerden biriydi. Bu sene tekrar ziyaretlerime başladım.
Bugünler de okuduğum Adnan Binyazar kitabı Ayna da okuma tutkusunu şöyle anlatıyor yazar :
''' Bizler dar gelirli değildik, gelirsiz ailelerin çocuklarıydık ; yine de çay, kahve içmiyor, çekirdek yemiyor , her ay bir iki kitap alacak parayı denkleştiriyorduk.''
Okumak böylesine bir tutku. Zamanla daha da çoğalan, beslendikçe artan birşey. Bunları niye yazdım şimdi? Geçen gün kütüphaneler haftası kutlandı okulumuzda. Tüm ilçemizin ileri gelenleri davet edildi, şiirler , yazılar okundu, özlü sözler asıldı duvarlara. 900 öğrencinin olduğu bu okulda bir kütüphane var mı diye sormak kimsenin aklına gelmedi :(
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Cuma GİDİYOR !
Sıcağı sıcağına gezi fotoğraflarım geldi! Eve yeni geldik. Ara tatil neredeyse bitiyor ve şöyle iki gün okul öncesi...
-
Evet cuma geldi, yorgunluk da geldi hatta günlerdir süren baş ağrılarım da geldi. Bu hafta oldukça olums...
-
Hangimiz karışık duygular içinde şu hayatı sürdürmüyoruz ki? Gün içinde bile inişli çıkışlı ruh halleri, temelde ki m...
-
Güzel kasabamızdan merhaba! Geçen gün kasabamıza ait bu fotoğrafı görünce kaydettim sizlerle paylaş...
Umarım kütüphanenize kavuşursunuz canım. Yazına bir edebiyat öğretmeni olarak bayıldım
YanıtlaSilsevgiler
Yağmur
htpp://yagmuryucel.blogspot.com
çok teşekkür ederim temennilerin için..
YanıtlaSilNe guzel bu yazi ... Nasıl atlamısım.. İyi bir okur diyemesemde kendime okumak sevda isi benim icin ... Gunluk hayatın kosusturmasında kendim icin aldıgım bir nefes... Bol okumalar olsun hepimize...
YanıtlaSil