Macaristan, Osmanlılarca bölgeye taşınan kahve kültürünü en hızlı benimseyen ülkelerden biri olmuş ve Osmanlılar bölgeyi terk ettikten sonra da bu kültür toplum yaşamının önemli bir parçasını oluşturmuş. Öyle ki 19. yüzyılda kentte 600 kadar kahvehane ya da Macarca ismi ile kavehaz bulunuyormuş. Aynı dönemde kafeler, edebiyat ve sanat çevrelerinin hakim olduğu entellektüel faaliyet mekanları imiş. Vaci Caddesinin kuzey ucundaki Gerbeaud o dönemden kalma pastanelerden biri. 1858′de kurulmuş. Adını işletmecisi olan İsviçreli çikolatacı Emil Gerbeaud’dan almış.
Biz de bu kafe de bir mola verdik. İçi gerçekten çok güzel. Fazla kalabalık değildi, soğukta uzun süre gezmiştik , bu sıcak mekana girince nasıl mutlu olduk . Hemen kahve ve pastalarımızı
ısmarladık. Tercihim espresso ve karamelli pastaydı. Ortalamanın üzerinde fiyatları var.
1858 yılında şekerlemeler satan bir dükkan olarak kurulan Gerbeaud, bugün Avrupa'nın en büyük kafelerinden biri.
Bu fotoğrafı Pelin kafenin dışına çıkıp çekti. Biz sol da cam kenarındayız.
İkinci durağımız New York Kavehaz...
Burası bizim kaldığımız otelin semtindeydi zaten. Blaha Luiza Ter durağında inince Erzsebet Caddesi üzerinde bulunan Boscolo Otelin altında bulunuyor. Süslemeleri ve mimarisi ile saraydan farksız.
Burada kahve ve pasta keyfi yaptık. Gittiğimiz üç kafeden en pahalısı burasıydı. Ve pastaları en kötü yeri. Yalnızca ortamında bulunmak için bir kahve içilir.
Pelin'le bir ara tuvalete gittik. Oldukça güzeldi..
Budapeşte'de güzel bir kafe kültürü var. Zamanında özellikle sanatçıların zaman geçirdiği yerlermiş. Birçok kafe, müdavimi olan sanatçılara şiirlerini yazmaları için ücretsiz kâğıt ve mürekkep verirmiş ve hatta onlara özel, uygun fiyatlı sanatçı menüleri olurmuş. Bunun haricinde şehirde bir dedikodu mu var buralarda yayılırmış; âşıklar ilk buluşmalarını buralarda yaşar, niyetlerini burada beyan eder, gösteriş yapmak isteyenler en güzel kıyafetlerini giyinip buralarda gezinirlermiş. Daha sonra gelen savaşlar ve yıkım ve son olarak da demir perde yılları bu kültürü sekteye uğratmış, yıkılmışlar, yasaklanmışlar…
Benim en çok beğendiğim kafeyi sona sakladım. Central Kavehaz..
Hem kafenin içi, hem çalışanları, hem de taze ve lezzetli pastaları tüm yorgunluğumuzu
aldı. Fiyat yönünden de en uygun yerdi. Zaten normal bir kafe de neredeyse yarı fiyata
daha güzel pasta ve kahve çeşitleri buluyorsunuz bence. Yine de mekan güzelliklerini
yaşamak için bunlara katlanıyorsunuz.
Gidip oturup kafeleri biraz paylaşmak istedim. Ama Budapeşte'nin en güzel taraflarını paylaştım kaç gündür. Asıl olan sokaktaki. O kadar çok evsiz, sarhoş ve deli gördük ki anlatamam. Özellikle yaşlı evsizleri betonlar üzerinde o soğukta yatarken görmek çok can sıkıcıydı. Şehir sanki dünya savaşından yeni çıkmış ve köhne çoğunluk.
Not almak lazım, yolum düşebilir :)
YanıtlaSilYazını okurken burnuma buram buram güzel kahve kokuları ulaştı. Dünyaya kahvenin yayıldığı ülke eski adıyla Habeşistan yeni adı ile Etiyopya'dan sevgiler...Figen
YanıtlaSilGerçekten tam bir saraymış. Ne güzel yerler. Kahve ve pasta nefis görünüyor.
YanıtlaSilBayıldım...
YanıtlaSil